Uğal, Sümer mitolojisinde önemli bir yere sahip olan, fırtınaları ve kötü hava koşullarını temsil eden bir iblis olarak kabul edilir. Adı, Sümercede "büyük adam" veya "büyük canavar" anlamına gelir. Uğal, yıkıcı gücü ve kaosu sembolize ederken, aynı zamanda tanrıların gazabının bir aracı olarak da görülürdü.
Uğal'ın kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Sümer inancında evrenin başlangıcındaki kaotik güçlerle ilişkilendirilir. Genellikle aslan başlı, insan vücutlu ve kuş ayaklı olarak tasvir edilir. Elinde bir asa veya silah tutar ve sıklıkla fırtınalar içinde betimlenir. Uğal'ın bu korkutucu görünümü, onun yıkıcı gücünü ve tehlikeli doğasını vurgular.
Uğal, Sümer mitolojisinde çeşitli roller üstlenir:
Uğal, Sümer mitolojisinde birçok hikayede yer alır. En bilinen hikayelerden biri, Gılgamış Destanı'dır. Bu destanda, Gılgamış ve Enkidu, Humbaba'yı öldürmek için ormana giderler. Bazı yorumlara göre, Humbaba, Uğal'ın bir tezahürü veya hizmetkarı olarak kabul edilir. Başka bir hikayede ise, Uğal'ın İnanna'nın yeraltı dünyasına inişi sırasında ona eşlik ettiği anlatılır.
Uğal'ın imgesi ve mitleri, Sümer kültüründe derin izler bırakmıştır. Onunla ilgili ritüeller ve dualar, uzun süre boyunca devam etmiştir. Uğal'ın tasvirleri, mühürlerde, tabletlerde ve diğer sanatsal eserlerde sıklıkla görülür. Uğal, Sümer mitolojisinin önemli bir parçası olarak, sonraki Mezopotamya kültürlerini de etkilemiştir.