sığınma ne demek?

İşte sığınma hakkında kapsamlı bir makale:

Sığınma

Sığınma, bir kişinin kendi ülkesinde zulüm görme korkusu nedeniyle başka bir ülkeye iltica etmesi ve bu ülkenin hükümeti tarafından koruma altına alınmasıdır. Uluslararası hukukta temel bir insan hakkı olarak kabul edilir ve 1951 tarihli Mülteci Statüsüne İlişkin Sözleşme ve 1967 tarihli protokolü ile düzenlenmiştir.

İçindekiler

  1. Tanımlar ve Temel Kavramlar
  2. Sığınma Nedenleri
  3. Sığınma Süreci
  4. Uluslararası Hukuk ve Sığınma
  5. Sığınmacıların Hakları ve Yükümlülükleri
  6. Sığınma Veren Ülkelerin Sorumlulukları
  7. Türkiye'de Sığınma
  8. Sığınma ile İlgili Yanılgılar
  9. Ayrıca Bakınız
  10. Kaynakça

1. Tanımlar ve Temel Kavramlar

  • Sığınmacı (İltica Eden): Zulüm korkusu nedeniyle kendi ülkesinden ayrılan ve başka bir ülkeden koruma talep eden kişidir. Sığınma başvurusu değerlendirme aşamasındadır.
  • Mülteci: Sığınma başvurusu kabul edilmiş ve ilgili ülke tarafından mülteci statüsü tanınmış kişidir.
  • Zulüm: Kişinin temel insan haklarını ciddi şekilde ihlal eden, ayrımcılığa, şiddete veya insanlık dışı muameleye maruz bırakılmasıdır.
  • Geri Göndermeme İlkesi (Non-Refoulement): Bir ülkenin, bir sığınmacıyı zulüm göreceği veya hayatının tehlikede olacağı bir ülkeye geri göndermeme yükümlülüğüdür. Uluslararası hukukun temel ilkelerindendir.
  • Geçici Koruma: Toplu halde yaşanan şiddet olayları nedeniyle ülkesinden ayrılmak zorunda kalan kişilere sağlanan geçici bir statüdür. Genellikle mülteci statüsü belirleme sürecinden farklı olarak daha hızlı bir şekilde uygulanır.
  • Uluslararası Koruma: Mülteci statüsü veya ikincil koruma statüsü gibi, bir ülkenin kendi vatandaşı olmayan kişilere sağladığı korumadır.
  • İkincil Koruma: Mülteci statüsü şartlarını taşımayan, ancak kendi ülkesine döndüğünde ölüm cezası, işkence veya insanlık dışı muamele gibi ciddi zararlara maruz kalma riski taşıyan kişilere verilen koruma türüdür.
  • Vatansız: Hiçbir ülkenin vatandaşı olmayan kişidir.

2. Sığınma Nedenleri

Sığınma nedenleri oldukça çeşitli olabilir, ancak genellikle şunları içerir:

  • Siyasi Zulüm: Siyasi görüşleri nedeniyle baskı, şiddet veya ayrımcılığa maruz kalma.
  • Dini Zulüm: İnançları nedeniyle ayrımcılığa, şiddete veya baskıya maruz kalma.
  • Etnik Zulüm: Etnik kökeni nedeniyle ayrımcılığa, şiddete veya baskıya maruz kalma.
  • Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Zulüm: LGBTİ+ bireylerin cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa, şiddete veya baskıya maruz kalmaları.
  • Savaş ve İç Çatışmalar: Ülkesindeki savaş veya iç çatışmalar nedeniyle hayatının tehlikede olması veya insanlık dışı muameleye maruz kalma riski.
  • Cinsiyet Temelli Şiddet: Kadınların veya kız çocuklarının, cinsiyetleri nedeniyle şiddete, tacize veya ayrımcılığa maruz kalmaları. Örneğin, zorla evlendirme veya kadın sünneti gibi uygulamalar.
  • Grup Üyeliği: Belirli bir sosyal gruba (örneğin, belirli bir meslek grubu, sendika üyesi, aktivist vb.) mensup olması nedeniyle zulüm görme korkusu.

3. Sığınma Süreci

Sığınma süreci, ülkelere göre değişiklik gösterebilir, ancak genellikle aşağıdaki adımları içerir:

  1. Başvuru: Sığınmacı, sığınma talebini ilgili ülke makamlarına (genellikle göçmenlik bürolarına veya polis merkezlerine) iletir.
  2. Mülakat: Sığınmacı, yetkililer tarafından mülakata alınır ve zulüm korkusuna ilişkin detaylı bilgi verir.
  3. Delil Sunma: Sığınmacı, zulüm korkusunu destekleyecek kanıtlar sunar. Bu kanıtlar, kendi ülkesinden gelen belgeler, tıbbi raporlar, tanık ifadeleri veya insan hakları örgütlerinin raporları olabilir.
  4. Değerlendirme: İlgili ülke makamları, sığınmacının başvurusunu ve sunduğu delilleri değerlendirir.
  5. Karar: Başvuru kabul edilirse, sığınmacıya mülteci statüsü veya ikincil koruma statüsü verilir. Başvuru reddedilirse, sığınmacının karara itiraz etme veya temyiz etme hakkı olabilir.
  6. Entegrasyon: Mülteci statüsü verilen kişiler, yerleştikleri ülkenin toplumuna entegre olmaya çalışırlar. Bu süreçte dil öğrenme, eğitim alma, iş bulma ve sosyal hayata katılma gibi adımlar yer alır.

4. Uluslararası Hukuk ve Sığınma

  • 1951 Mülteci Sözleşmesi: Sığınma hukukunun temelini oluşturur. Mülteci tanımını yapar, sığınmacıların haklarını ve sığınma veren ülkelerin yükümlülüklerini belirler.
  • 1967 Protokolü: 1951 Sözleşmesi'nin coğrafi ve zaman sınırlamalarını kaldırarak, daha geniş bir uygulama alanı sağlamıştır.
  • İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: Herkesin zulümden kaçma ve başka ülkelerde sığınma arama hakkını güvence altına alır.
  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi: Özellikle işkence yasağı (Madde 3) ve yaşam hakkı (Madde 2) gibi maddeleri, sığınma taleplerinin değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar.

5. Sığınmacıların Hakları ve Yükümlülükleri

Sığınmacıların hakları, sığınma sürecinde bulundukları ülkeye göre değişiklik gösterebilir. Ancak genellikle aşağıdaki haklara sahiptirler:

  • Sığınma başvurusunda bulunma hakkı.
  • Geri göndermeme ilkesi gereğince zulüm görecekleri bir ülkeye geri gönderilmeme hakkı.
  • Hukuki yardım alma hakkı.
  • Kendilerini ifade etme hakkı.
  • Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim hakkı (sınırlı olabilir).
  • Çalışma izni alma hakkı (sınırlı olabilir).
  • Dini özgürlük hakkı.

Sığınmacıların yükümlülükleri ise genellikle şunlardır:

  • Bulundukları ülkenin yasalarına uymak.
  • Sığınma süreciyle ilgili olarak yetkililere doğru ve eksiksiz bilgi vermek.
  • Kimlik belgelerini ibraz etmek.
  • Yetkililerle işbirliği yapmak.

6. Sığınma Veren Ülkelerin Sorumlulukları

Sığınma veren ülkelerin, uluslararası hukuktan kaynaklanan çeşitli sorumlulukları vardır:

  • Sığınma başvurularını adil ve etkin bir şekilde değerlendirmek.
  • Mülteci statüsü veya ikincil koruma statüsü alan kişilere gerekli hakları sağlamak.
  • Mültecilerin ve sığınmacıların temel ihtiyaçlarını karşılamak (barınma, yiyecek, sağlık vb.).
  • Mültecilerin yerel topluma entegrasyonunu desteklemek.
  • Mültecileri zulüm görecekleri bir ülkeye geri göndermemek (geri göndermeme ilkesi).

7. Türkiye'de Sığınma

Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca önemli bir sığınma ülkesi olmuştur. Türkiye'deki sığınma sistemi, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile düzenlenmektedir. Türkiye, 1951 Mülteci Sözleşmesi'ne coğrafi sınırlama koyarak taraf olmuştur, bu nedenle sadece Avrupa ülkelerinden gelen kişilere mülteci statüsü vermektedir. Avrupa dışından gelen kişiler ise "şartlı mülteci" veya "ikincil koruma" statüsü alabilirler. Suriyeli sığınmacılar için ise "geçici koruma" mekanizması uygulanmaktadır.

8. Sığınma ile İlgili Yanılgılar

Sığınma ile ilgili birçok yanılgı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Sığınmacılar ekonomik nedenlerle geliyor: Sığınmacılar genellikle kendi ülkelerindeki zulüm veya şiddetten kaçmak zorunda kalırlar. Ekonomik nedenler, sığınma başvurusunda bulunmak için geçerli bir sebep değildir.
  • Sığınmacılar suç oranlarını artırıyor: Araştırmalar, sığınmacıların suç oranlarını artırmadığı, hatta bazı durumlarda yerel nüfusa göre daha düşük suç oranlarına sahip olduklarını göstermektedir.
  • Sığınmacılar işlerimizi elimizden alıyor: Sığınmacılar, genellikle vasıfsız işlerde çalışırlar ve yerel halkın yapmak istemediği işleri yaparlar. Ayrıca, kendi işlerini kurarak ekonomiye katkıda bulunabilirler.
  • Sığınmacılar ülkemizin kültürünü bozuyor: Kültürel çeşitlilik, toplumu zenginleştirir. Sığınmacılar, yeni bakış açıları ve deneyimler getirerek topluma katkıda bulunabilirler.

9. Ayrıca Bakınız

10. Kaynakça

  • 1951 Mülteci Sözleşmesi
  • 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
  • UNHCR web sitesi
  • IOM web sitesi
  • Çeşitli akademik makaleler ve raporlar
Kendi sorunu sor