sığırcık ne demek?

Sığırcık ya da bayağı sığırcık (Sturnus vulgaris); ötücü kuşlar (Passeri) takımından, sığırcıkgiller (Sturnidae) familyasına ait bir kuş türüdür. Yaklaşık 20 cm uzunluğunda ve metalik parıltılı parlak siyah tüylere sahip olan sığırcığın tüy örtüsünde, yılın bazı dönemlerinde beyaz benekler görülür. Genç bireylerin tüy örtüleri, erişkin bireylerinkinden daha kahverengi tonlardadır. Bacakları pembe olan türün gagası kışları siyah yazları ise sarı renklidir. Özellikle toplu tüneme durumlarında gürültücü olan bu kuşun şakıması, müzikal bir tonda olmasa da çeşitlilik arz eder. Türün taklitçilik yetisine, çeşitli edebi eserlerde atıflar verilmiştir.

On iki kadar alt türü bulunan sığırcık, doğal dağılım alanı olan Avrupa'nın ılıman bölgeleri ile Palearktik bölgeden Moğolistan'ın batısına kadar olan alanda, açık habitatta ürer. Tür ayrıca Avustralya, Yeni Zelanda, Polinezya, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Karayipler, Arjantin ve Güney Afrika Cumhuriyeti'ne sokulmuştur. Avrupa'nın güneyi ve batısı ile Asya'nın güneybatısında yaşayan türleri yerleşik iken kuzeydoğu popülasyonları kışları, üreme alanları içinde daha güneye ve batıya göç ederler. Yapay ya da doğal oyuklara düzensiz yuvalar yapan sığırcığın dişileri dört ila beş adet, parlak açık mavi renkte yumurta yumurtlarlar. İki haftalık kuluçka süresinden sonra yumurtadan çıkan yavrular yaklaşık üç hafta daha yuvada kalır. Her yıl bir ya da iki kere üreme denemesinde bulunurlar. Hepçil olan tür, çeşitli omurgasızın yanı sıra tohum ve meyvelerle de beslenir. Çeşitli memeli ve yırtıcı kuşlar tarafından avlandıkları gibi hem iç hem de dış parazitlerden muzdariptirler.

Omurgasız haşerelerle beslenmeleri nedeniyle sığırcık sürüleri tarım için faydalı, meyve ve tohumlarla da beslenmeleri açısından ise zararlı olarak sayılabilirler. Kentsel alanlarda oluşturdukları gürültü ve kargaşa da insanlar açısından rahatsız edici olabilir. Geçmişte insanlar tarafından sokuldukları bölgelerde itlaf gibi yöntemlerle kontrol altına alınmaya çalışılsalar da, Batı Avustralya'daki kolonileşmenin önlenmesi dışında başarılı olunamamıştır. Avrupa'nın batısı ve kuzeyindeki sığırcık popülasyonu, yavruların beslenmesi için gerekli olan omurgasızların sayılarının azalması nedeniyle 1980'lerden beri azalır; Kuzey Amerika'da da 1970 ile 2014 arasında sokulmuş olan popülasyonun azaldığı görüldüğünden global olarak popülasyonunun azalma eğiliminde olduğu belirtilmiş ancak buna karşın küresel çaptaki popülasyonlarının büyüklüğü nedeniyle Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından asgari endişe altındaki türler arasında listelenir.

Adlandırma

Sığırcık, ilk olarak Carl Linnaeus tarafından, kendisinin 1758'de yayımlanan Systema Naturae adlı eserinde Sturnus vulgaris adı ile tanımlanmıştır.1 Cins adı Sturnus Latince "sığırcık" ve epiteti vulgaris de Latincede "bayağı" demektir.2

Dîvânu Lugâti't-Türk{{'}}te bu kuş sıkırçık ya da sıkırçuk olarak geçer.3 Eski Türkçede "çığırmak, ötmek" anlamına gelen "sıkır-" kökü ile "-çuk" küçültme ekinin birleştirilmesiyle oluşturulduğu düşünülmekle birlikte "şakıma" anlamına gelen "sıkırça-" köküne "-ık" eki eklenmesiyle oluşturulduğuna dair yorumlar da bulunur ve kelimenin kökünün sığır kelimesiyle bir ilgisi yoktur.4 Osmanlı Türkçesinde sığırcuk / sığırcık;5 Farsçadan alıntılanmış olarak "anlayışlı kuş" anlamında mürg-i zîrek / mürg-i zeyrek;6 zürzür olarak kullanılırdı.

Anadolu'da sığırcığa çekirgekuşu, çoğurcuk, sakızgan, sar, sarec, sari ve zurzur denirken7 Kıbrıs ağzında Rumcadan gelen mavrobullo adı verilir.8

Taksonomi ve evrimi

Sığırcıkgiller (Sturnidae) familyası, sokulduğu bölgeler haricinde tamamen Eski Dünya'ya özgü bir familyadır ve en çok tür çeşitliliği Güneydoğu Asya ile Sahra Altı Afrika'da görülür. Polifiletik olan Sturnus cinsinin üyeleri arasındaki bağlantılar tam olarak çözümlenememiştir. Sığırcığın en yakın akrabası kara sığırcıktır (Sturnus unicolor).9 Parapatrik olan, göçmen olmayan kara sığırcık ile sığırcığın, Pleistosen'de, İber Yarımadası'nda buzulların çekilmesiyle birlikte ata türün ayrılmasıyla ortaya çıkan bir üst tür olmaları muhtemeldir.10 Kara sığırcık örneklerinde yapılan mitokondriyal DNA araştırmaları sonucunda bu türün, sığırcığın bir alt türü olarak sınıflandırılabileceği kanısına varılmıştır.11 Sığırcık popülasyonları arasında görülen genetik varyasyonlar, sığırcık ile kara sığırcık arasında görülenlerden daha fazladır.12 Her ne kadar Çibanyen'den kalma sığırcık fosilleri mevcut olsa da13 sığırcıkgiller familyasında bulunan türler arasındaki ilişkileri çözümlemenin önündeki sorunlardan biri bu fosil kalıntılarının daha sonraki dönemlerde kesintiye uğramasıdır.14

Alt türler

Sığırcığın, boyutlarının ve erişkin tüy örtüsünün renk tonlarının klinal olarak değiştiği alt türleri bulunur. Coğrafi alanda kademeli varyasyonların yaygın geçiş karakteristiklerinin görülmesi nedeniyle otoriteler arasında alt türlerin tanımlanması konusunda farklılıklar bulunur.1516

Alt türler
Alt tür
S. v. vulgaris
S. v. faroensis
S. v. zetlandicus
S. v. granti
S. v. poltaratskyi
S. v. tauricus
S. v. purpurascens
S. v. caucasicus
S. v. porphyronotus
S. v. nobilior
S. v. humii
S. v. minor

Fair Adası, St. Kilda ve Dış Hebridler'de bulunan kuşların boyutları, nominat alt tür ile S. v. vulgaris arasındadır ve alt tür sınıflandırmaları, otoriteye göre vulgaris ya da zetlandicus alt türünde olmak üzere değişiklik gösterir. Bu adalarda tipik olarak bulunan koyu renkli genç kuşlara zaman zaman İskoçya ve diğer yerlerde de rastlandığından, daha önceleri izole oldukları sanılan faroensis ile zetlandicus alt türleri arasında gen akışı olduğu sonucuna varılmıştır.1718

Çoğu, çeşitli alt türlerin dağılımlarının birleştiği yerlerde görülen başka alt türler de tanımlanmıştır, ancak bunlar günümüzde geçersiz kabul edilir. Bunların arasında Rusya'nın batısında vulgaris ile poltaratskyi alt türleri arasındaki geçiş ırkları olan S. v. ruthenus Menzbir, 1891 ve S. v. jitkowi Buturlin, 1904; Balkanların güneyinden Yunanistan ve İstanbul Boğazı boyunca Ukrayna'nın ortasına kadar vulgaris ile tauricus alt türlerinin geçiş ırkları olan S. v. graecus Tschusi, 1905 ve S. v. balcanicus Buturlin & Harms, 1909; İran'ın kuzeyinde caucasicus ve nobilior arasında geçiş ırkları olan S. v. heinrichi Stresemann, 1928 sayılabilir. İran'ın güneyinde, Fars Eyaleti'nde bulunan ve 1928 S. v. vulgaris alt türüne benzeyen S. v. persepolis Ticehurst olarak adlandırılan bireylerin ayrı bir popülasyon mu olduğu ya da Avrupa'nın güneydoğusundan göç eden kuşlar mı olduğu belirsizdir.19

Fiziksel özellikler

Sığırcık; 19 ila 23 cm boyunda, 31 ila 44 cm kanat açıklığına sahip kütlesi 58 ila 101 g arasında olan bir kuştur. Standart ölçüleri arasında kanat genişliği 11,8 ila 13,8 cm, kuyruğu 5,8 ila 6,8 cm, gaga uzunluğu 2,5 ila 3,2 cm, tarsus uzunluğu ise 2,7 ila 3,2 cm arasındadır. Tüy örtüsü mor ya da yeşil parıltılı olmak üzere yanardöner siyah renktedir ve özellikle kışın beyaz beneklidir. Erişkin erkek bireylerin alt tüyleri, erişkin dişi sığırcıklardan daha az beneklidir. Erkeklerin gösteriş sırasında kullandığı boğaz tüyleri, dişilere göre daha uzun ve daha seyrek iken dişilerin boğaz tüyleri daha kısa ve uçları sivridir. Tıknaz bacakları pembemsi kızıl ya da grimsi kızıl renklidir. Uçları sivri olan dar ve konik gagaları kışları kahverengimsi siyah iken yazları dişilerde limon sarısına, erkeklerde ise tabanı mavi ve gri olmak üzere sarıya dönüşür. Yılda bir kere, yaz sonunda üreme mevsimi bittikten sonra tüy değiştirirler ve yeni çıkan göğüs tüylerinin ucu beyaz olurken kanat ya da sırt tüylerinin ucu da ten rengi olur. Tüylerin uçlarının beyaz ya da ten rengi olması sığırcığa yeni tüyleri çıktığında benekli görünümünü sağlar. Üreme döneminde beneklerin azalmasının nedeni ise tüylerin ucundaki beyaz ve ten rengi kısımların yıpranmasıdır. Genç kuşların tüyleri gri-kahverengidir ve ilk kışlarından itibaren erişkinlerin tüy renklerine sahip olurlar, ancak özellikle kafada olmak üzere kısmen gençlere özgü kahverengi tüyleri korurlar.2021 Cinsiyetleri; erkeklerde koyu kahverengi, dişilerde de açık kahverengi ve gri olan iris rengine göre belirlenebilir. İris ile, her zaman koyu renkli olan göz bebeği arasındaki kontrastın tahmini, cinsiyeti belirlemede %97 doğru sonuç verir. Boğaz tüylerinin uzunluğu da hesaba katıldığında, ilk bakışta cinsiyeti doğru tahmin etme oranı %98'e çıkar.2223 Sığırcıklar yerde, zıplamak yerine yürüyerek ya da koşarak hareket ederler. Üçgen şekilli kanatlarını çarparak ve periyodik olarak çok fazla yükseklik kaybetmeden kısa kısa süzülerek ve tekrar kanat çırpmaya dönerek uçarlar. Sürü hâlindeyken kuşlar hemen hemen aynı anda kalkar, birlikte döner, yoğun bir şekilde uçar ya da araları açılarak geniş bir alana yayılıp tekrar birleşir ve aynı anda yere konarlar.24 Göç sırasında saatte 60 ila 80 km hıza ulaşırlar ve 1.000 ila 1.500 km mesafe katedebilirler.25

Aralarında Sturnus cinsinin de bulunduğu sığırcıkgiller familyasına ait bazı türlerin kafatasları ve kasları arayıcı beslenme şekline uygun olarak adapte olmuştur. Bu adaptasyon en çok kara sığırcık, ak yanaklı sığırcık (Spodiopsar cineraceus) ve sığırcıkta belirgin olup çenenin açılmasını sağlayan kaslar genişlemiş ve gözlerin gaganın ucuna bakacak şekilde yerleşebilmesi için kafatası daralmıştır. Bu şekilde sığırcık, gagasını toprağa sokup açarak saklı besinlere ulaşabilir. Sığırcığın bu beslenme yöntemi için gerekli olan fiziksel özelliklere sahip olması muhtemelen bu kadar geniş bir alana yayılmasına yardımcı olmuştur.

İber Yarımadasında, Akdeniz'in batısında ve Afrika'nın kuzeybatısında sığırcık, kara sığırcık ile karıştırılabilir. Yakından, özellikle de şakırken gözlemlendiğinde, kara sığırcığın boğaz tüylerinin daha uzun olduğu görülür.

Ses

Sığırcık, gürültücü bir kuştur. Şakıması hem melodik hem de mekanik sesler içeren seslerin ritüel şekilde birbirini izlemesinden oluşur ve çeşitlilik gösterir. Daha çok erkek bireyler şakır ve şakıması genellikle bir dakika ya da daha fazla sürer. Her bir şakıma tipik olarak ara vermeden birbirini takip eden dört çeşit şakıma türünden oluşur. Şakıma bir dizi arı notalardan oluşan ıslıklarla başlar ve bunları diğer kuş türlerinin şakımalarından ya da doğada duyulan insan yapısı seslerden taklit edilerek oluşan çeşitli sekanslarla devam eder. Taklit edilen sesin yapısı ve basitliği frekansından daha çok önem taşır. Her ses sekansı kuş tarafından birkaç kez tekrar edildikten sonra diğer sekansa geçilir. Çeşitlilik gösteren bu bölümden sonra bir dizi tekrar eden gaganın birbirine vurulması ile oluşan sesler gelir ve sonunda yine çeşitli sekanslardan oluşan yüksek frekanslı şarkı ile şakıma biter. Her kuşun kendine özgü bir repertuvarı vardır ve en yetenekli kuşların 35 kadar çeşide varan şarkı tipi ile 14 kadar gagaların vurulması ile çıkarılan farklı sesleri olabilir.26

Üreme mevsimi yaklaştıkça sürekli şakıyan erkekler, çiftlerini bulduktan sonra daha az şakımaya başlarlar. Dişi kuş ortalıkta iken erkek bazen yuvaya uçarak girişe konar ve şakıyarak dişiyi yuvaya davet eder. Yaşlı kuşların repertuvarı genç kuşlardan geniştir. Daha uzun ve çeşitli şekilde şakıyan erkek kuşların dişileri kendilerine çekmesi daha kolay olduğundan üreme başarıları da daha yüksektir. Dişilerin daha karmaşık şakıyan erkekleri tercih ettikleri görülür. Daha karmaşık şarkılara sahip olan sığırcıklar bu sayede daha genç ve tecrübesiz sığırcıklara karşı yuvalarını da daha kolay koruyabilirler.27

Tüy değiştirme dönemi dışında, tüm yıl boyunca kuşların şakıdığı görülür. Zaman zaman dişi bireylerin şakıdığı da gözlemlenir, ancak genellikle erkek bireyler daha çok şakır. Üreme mevsimi dışında yapılan şakımaların işlevi anlaşılamamıştır.28 Aralarında sürü çağrısı, tehdit çağrısı, saldırı çağrısı, homurtu çağrısı ve çiftleşme çağrısı gibi çağrılar bulunan on bir farklı çeşit şakıma tespit edilmiştir. Alarm çağrısı kulak tırmalayıcı bir çığlıktır ve bir arada yemek arayan sığırcık sürüsünden sürekli olarak bir hırıltı sesi duyulur.29 Tünerken ve yıkanırken sürekli karşılıklı şakırlar ve o kadar yüksek bir ses çıkarırlar ki çevredeki insanlar bu gürültüden rahatsız olabilir. Sığırcık sürüsü birlikte uçarken kuşların kanatlarının senkronize olarak hareket etmesinden çıkan belirgin rüzgâr sesi yüzlerce metre öteden duyulabilir.

Davranış ve ekoloji

Sığırcık, özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde olmak üzere çok sosyal bir kuştur. Sürüyü oluşturan kuş sayısı farklılık gösterse de, tünediklere yerlerin yakınlarında gürültücü sürüler oluştururlar. Bu sürülerin oluşmasının nedeninin, bayağı doğan (Falco peregrinus) ve bayağı atmaca (Accipiter nisus) gibi yırtıcı kuşlara karşı bir savunma mekanizması olduğu düşünülür.3031 Sıkışık, küre benzeri bir şekil oluşturan sürü, bir lideri olmadan hareket eder ve bu esnada sürekli olarak büyür, küçülür veya şekil değiştirir. Sürüdeki her bir birey, en yakınındaki bireyin hareketine göre yönünü ve hızını değiştirir.32 Şehir merkezlerinde, ağaçlıklarda ve sazlıklarda 1,5 milyona kadar bireyden oluşan sığırcık sürüleri dışkılarıyla birtakım sorunlara yol açabilir. Bu sürülerin bıraktığı dışkılar toplamda 30 cm kalınlığa kadar ulaşabilmekte ve içerdiği kimyasallar nedeniyle ağaçların ölümüne yol açar. Daha az miktarlardaki dışkılar ise gübre görevi görür. Dolayısıyla orman bekçileri, sürüleri bulundukları yerden kaldırıp ihtiyaç olan yere yönlendirmeye çalışarak bu etkiden yararlanmakta ve büyük toksik dışkı birikintilerinin oluşmasını engellemeye çalışmaktadırlar.33

İlkbaharda, Yutland'ın güneybatısındaki deniz tarafında bulunan bataklıkların üzerinde, günbatımından önce bir milyondan fazla sığırcığın oluşturduğu sürülerin uçuşu gözlemlenebilir. İskandinavya'nın kuzeyindeki kuşlar nisan ayının ortasında üreme bölgelerine göç etmek için ayrılmadan önce mart ayından itibaren sürüler hâlinde toplanmaya başlarlar. Sürü davranışının yarattığı gökyüzünde silüet olarak görülen karmaşık şekillerin oluşturduğu fenomene yörede sort sol ("kara güneş") adı verilir.34 Birleşik Krallık'ta kış ortasında beş ila elli bin arasında kuşun oluşturduğu sürüler güneş doğmadan hemen önce gözlemlenebilir. Yörede bu sürülere "mırıltı" anlamına gelen murmuration adı verilir.35

Beslenme

Büyük oranda böcekçil olan sığırcık, en çok haşereler ve eklem bacaklılarla (Arthropoda) beslenir. Yedikleri böcekler arasında örümcekler (Araneae), çayır sinekleri (Tipulidae), güveler (Heterocera), mayıs sinekleri (Ephemeroptera), yusufçuklar (Anisoptera), küçük kızböcekleri (Zygoptera), çekirgeler (Caelifera), kulağakaçanlar (Dermaptera), sinir kanatlılar (Neuroptera), evcikli böcekler (Trichoptera), sinekler (Diptera), kın kanatlılar (Coleoptera), yaprakarıları (Symphyta), arılar (Apoidea), yaban arıları ve karıncalar sayılabilir. Bu böceklerin hem erişkin hem de larvalarını yiyen sığırcıklar; ayrıca solucanlar, salyangozlar, küçük amfibiler ve kertenkelelerle de beslenirler.36 Başarılı bir üreme için omurgasızlarla beslenmeleri gerekli olsa da sığırcık hepçildir ve aynı zamanda tahıl, tohum, meyve, nektar ve fırsat bulduğu durumlarda besin atıklarıyla da beslenebilir.3738 Yüksek oranda sakkaroz içeren besinleri kolaylıkla metabolize edemeyen sığırcıkgiller, bu özellikleriyle çoğu kuş familyasından ayrılırlar.39 Azorlarda izole olarak yaşayan S. v. granti adlı alt tür, burada bulunan ve soyu tehdit altındaki pembe sumru (Sterna dougallii) yumurtaları ile beslenir. Bu tür, ilkbahar aylarında üreme kolonileri için Azorlara dönmeden önce yöredeki sığırcık popülasyonunun itlafı gibi önlemlerle sayılarının kontrol altında tutulmasına çalışılmaktadır.40

Sığırcıklar çeşitli yöntemlerle beslense de, yerde dolaşarak toprak üstünde ya da hemen altında bulunan böcekleri avlamak en çok kullandıkları yöntemdir. Genellikle kısa otların arasında dolaşmayı tercih ederler ve sıklıkla otlayan memelilerin arasında ya da üstünde,41 bu hayvanların dış parazitleri ile beslenirken görülürler. Sürüler toplu olarak yerde beslenirken sürünün arkasındakilerin sürekli olarak beslenme fırsatlarının daha iyi olduğu ön kısma uçarak beslenmesi "silindir beslenme" olarak adlandırılır. Sürü ne kadar büyükse, bir arada beslenen kuşlar birbirlerine o kadar yakındır. Sıklıkla bir yerde bir süreliğine beslenen sürü, topluca daha önce beslendikleri başka yerlere uçarak beslenmeye devam ederler.

Sığırcıklarda üç farklı besin arama davranışı gözlemlenmiştir. En yaygın olan arama davranışında kuş, bir böcek bulana kadar gagasını sürekli olarak rastgele bir şekilde toprağa saplar ve gagasını açarak toprakta bir delik bırakır. İlk olarak 1949 yılında Konrad Lorenz tarafından tanımlanan ve Almancada zirkeln olarak adlandırdığı bu davranış, aynı zamanda plastik çöp torbalarını delmek ve delikleri genişletmek için de kullanılır.42 Genç sığırcıklar, bu tekniği geliştirmeleri için zamana ihtiyaçları olmalarından dolayı genellikle daha az böcekle beslenir. İkinci yöntem, havada uçan böcekleri gagalarıyla kapmaktır. En az kullanılan üçüncü yöntem ise yerde hareket hâlindeki bir omurgasızı yakalamak için ileriye doğru hâmle yaparak bunların topraktan çekilerek yenilmesidir. Besine erişimi kısıtlı olan ya da beslenme için gün ışığının azaldığı dönemlerde sığırcıklar, yağ depolayarak vücut kütlelerini artırırlar.43

Yuvalama

Eşleşmemiş olan erkek sığırcık uygun bir oyuk ya da kovuk bularak dişi sığırcıkları çekebilmek için yuva yapmaya başlar. Bu esnada sıklıkla çiçekler ya da taze yeşil bitkilerle yuvayı süslese de, erkek kuşu eşi olarak kabul eden dişi kuş daha sonradan bu süsleri yuvadan kaldırır.44 Yuvada bulunan yeşil bitkilerin miktarı önemli değildir, ancak dişiyi çekebilmek için yuvanın süslenmesinde kokulu otların kullanılmasının önem taşıdığı görülür. Civanperçemi (Achillea millefolium) gibi bitkilerin kokusu dişiler için çekici olabilir.4546

Erkekler yuvayı yaparken sürekli olarak şakırlar ve dişilerin yuvaya yaklaştığını gördüklerinde şakımaları artar. Çiftleşme gerçekleştikten sonra ise erkek ile dişi kuş yuvayı birlikte yapmaya devam ederler. Yuvalar, herhangi bir oyuk ya da kovuk içerisinde olabilirken en çok kullanılan yerler içi oyuk ağaçlar, binalar ve kesik ağaç gövdelerinin yanı sıra insan yapımı kuş yuvalarıdır. Nominat alt türde nadir olarak görülenin aksine S. v. zetlandicus, tipik olarak kayalıklarda bulunan yarık ve oyuklarda yuvalanır.47 Yuvalar genel olarak saman, kuru ot ve ağaç dalcıklarından yapılır ve içine tüy, yün ve yumuşak yapraklar gibi malzemelerle döşenir. Dört ila beş gün kadar süren yuva yapımı, kuluçka süresince devam edebilir.

Sığırcıklar hem tek eşli hem de çok eşli olabilirler. Her ne kadar çoğunlukla yavrular bir erkek ve bir dişi kuştan oluşan çift tarafından büyütülse de zaman zaman bu çifte yardımcı başka bir sığırcık da olabilir. Çiftler, bir koloninin parçası olduklarında aynı ağaçta ve çevredeki ağaçlarda başka yuvalar da bulunur. Erkekler ilk çiftleştikleri dişi kuş hâlâ yuvadayken başka bir dişi ile de çiftleşebilirler. Tek eşli kaldıklarında daha yüksek üreme başarısına sahip olan erkekler, aynı zamanda birinci yuvalarında da ikinci yuvalarındakine oranla daha yüksek üreme başarısına sahiptir.48

Üreme

Üreme dönemi ilkbahar ve yaz aylarıdır. Eşleşmeden sonra dişi kuş, birkaç günlük süre boyunca günlük olarak yumurtlar. Bu süre içinde kaybolan yumurtanın olması durumunda dişi kuş onun yerine tekrar yumurtlar. Normalde, açık mavi ya da bazen beyaz olmak üzere, parlak görünüme sahip oval şeklindeki dört ya da beş yumurta yumurtlanır. Mavi rengin, az ışık altında görece iyi görünmesi nedeniyle yumurtaların renginin mavi olarak evrimleştiği düşünülür.49 26,5 ila 34,5 mm boyundaki yumurtalar maksimum çapı 20,0 ila 22,5 mm arasındadır.

Kuluçka süresi on üç gün kadar sürse de, son yumurtlanan yumurta ilk çatlayan yumurtadan 24 saat kadar sonra çatlayabilir. Ebeveynlerin ikisi de kuluçkaya yatar, ancak dişi sığırcık erkekten daha fazla kuluçkada kalır. Geceleri, erkeğin toplu tünemeye dönmesiyle birlikte kuluçkada yalnızca dişi kalır. Yavrular, yumurtadan çıktıklarında gözleri kapalıdır ve tüysüzdürler. Yedi günün ardından yumuşak hav tüyleri çıkar ve dokuz gün içinde de görmeye başlarlar. Yumurtadan çıktıktan yaklaşık altı gün sonra yavruların vücut sıcaklıklarını kontrol edebilmeye başlamalarının ardından,50 erişkinler yuvadan kuş dışkılarını temizlemeyi bırakır. Bu süreden önce ise ebeveynler, hem yavruları hem de yuvanın içindeki malzemeyi ıslatması nedeniyle ısı yalıtımını azaltarak yavruların üşümesi riskini artıracağı için yuvadaki dışkıları temizlerler.5152 Yavrular yuvada üç hafta kadar kalır ve bu süre zarfında hem erkek hem de dişi kuş tarafından beslenirler. Palazlanmış kuşlar bir iki hafta kadar daha ebeveynler tarafından beslenmeye devam eder. Bir sığırcık çifti, aynı yuvayı kullanarak ve içini tekrar yumuşak malzeme ile döşeyerek yılda üç kere kuluçkaya yatabilir. Ancak tipik olarak iki kere kuluçkaya yatarlarken 48<sup>o</sup>K enleminin kuzeyinde ise bir kere kuluçkaya yatılır.53 İki ay içerisinde genç yavrular ilk tüylerine kavuşurlar ve takip eden yılda da erişkin rengi tüylerine bürünürler.

Sığırcık yuvalarında türiçi kuluçka parazitleri yaygın olarak görülür. Üreme döneminde eşleşmemiş ama kolonide bulunan dişiler, sıklıkla diğer çiftlerin yuvalarına yumurtlarlar.54 Palazlanmış sığırcıkların da kendi yuvalarını ya da komşu yuvaları işgal ederek yeni kuluçkadan çıkan yavruları dışarı attıkları gözlemlenmiştir. Sığırcık yuvalarında yavruların palazlanma başarısı %48 ila %79 arasındadır, ancak üreme yaşına gelme başarıları %20 olup erişkinlerin hayatta kalma başarıları ise %60'a yakındır. Sığırcıkların ortalama yaşam süreleri 2 ila 3 yıl iken55 kaydedilmiş en uzun yaşam süresi 22 yıl 11 aydır.56

Yırtıcılar ve parazitler

Sığırcıkların en yaygın avcıları yırtıcı kuşlardır. Avcılara karşı sığırcık sürülerinin tipik tepkisi, uçarken kıvrılan şekillere girerek ortak bir görüş alanına sahip olmak ve uçarak kaçmaktır. Uçuş becerilerine yırtıcı kuşlar nadiren karşılık verebilir.5758 Erişkin sığırcıklar; bayağı çakır kuşu (Accipiter gentilis) ve bayağı atmaca (Accipiter nisus) gibi atmacalar, bayağı doğan (Falco peregrinus), delice doğan (Falco subbuteo) ve bayağı kerkenez (Falco tinnunculus) gibi doğan ve kerkenezler tarafından avlanırlar.59 Kara çaylak (Milvus migrans), kızıl çaylak (Milvus milvus), şah kartal (Aquila heliaca), bayağı şahin (Buteo buteo) ve Circus approximans gibi daha yavaş olan yırtıcı kuşlar ise daha kolay yakalanabildikleri için palazlanmış ya da genç sığırcıkları tercih eder.6061 Geceleri gruplar hâlinde tünediklerinde; kukumav (Athene noctua), kulaklı orman baykuşu (Asio otus), kır baykuşu (Asio flammeus), bayağı peçeli baykuş (Tyto alba), alaca baykuş (Strix aluco) ve bayağı puhu (Bubo bubo) gibi baykuşlar tarafından avlanmaya müsaittir.6263

Kuzey Amerika'da 20'den fazla tür atmaca, baykuş ve doğanın sığırcıkları avladığı bilinmekte olup erişkin sığırcıkları en çok avlayan yırtıcı kuşlar bayağı doğanlar ve boz doğanlardır (Falco columbarius).6465 Çiğdecilerin (Acridotheres tristis) bazen sığırcık yumurtalarını, yavrularını ve hatta erişkinlerini yuvalarından çıkarttığı bilinmekte ve kuluçka paraziti olan küçük balkılavuzu (Indicator minor), yumurtalarını sığırcık yuvalarına bırakır.66 Yuvalara tırmanabilen kakımlar (Mustela erminea), rakunlar (Procyon lotor)6768 ve sincaplar (Sciurus spp.) gibi memeliler tarafından yuvaları talan edilebilmekte iken69 kediler de dikkatsiz yavruları avlayabilirler.70 Diğer yandan sığırcıklar ise yaygın olarak, özellikle diğer sığırcıklar ve ağaçkakangiller (Picidae) olmak üzere başka kuşları yuvalarından dışarı atarlar.7172

Sığırcıklar, çeşitli parazitlerin konağıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nin altı eyaletinde, 300 sığırcık üzerinde yapılan bir araştırmada, bireylerin her birinde en azından bir çeşit parazit bulunduğu tespit edilmiştir. Bunların %99'u pireler (Siphonaptera), akarlar ve keneler (Ixodida) gibi dış parazitler taşırken %95'inde de çeşitli kurt tipi iç parazit bulunmaktaydı. Kan emici dış parazitler konağı öldüğünde ayrılırlar, ancak diğerleri öldükten sonra da ceset üzerinde kalırlar. Deforme olmuş gagası olan bir sığırcığın üzerinde muhtemelen ayıklayamadığı için yüksek miktarda ısırıcı bit (Mallophaga) bulunmuştur.73

Kuş piresi (Ceratophyllus gallinae), sığırcık yuvalarında en sık görülen pire türüdür. Muhtemelen diğer türlerin yuvalarını kullanması nedeniyle C. fringillae de sıklıkla sığırcık yuvalarında görülür. Görülen bitler arasında Menacanthus eurystemus, Brueelia nebulosa ve Stumidoecus sturni sayılabilir. Diğer eklem bacaklı parazitler arasında Analgopsis passerinus, Boydaia stumi, Dermanyssus gallinae, Omithonyssus bursa, O. sylviarum, Proctophyllodes türleri, Pteronyssoides truncatus ve Trouessartia rosteri gibi kene ve akar türleri sayılabilir. D. gallinae, yine bir parazit olan Androlaelaps casalis tarafından avlanır. Parazit türlerinin sayıları üzerinde bu şekilde bir kontrol olması neden kuşların eski yuvaları kullanmaya hazır olduğunu gösterir.74

Sığırcıklara musallat olan dış parazitlerden uçan böcekler arasında bit sineklerinden (Hippoboscidae) Omithomya nigricornis ve saprotrof sineklerden Camus hemapterus sayılabilir. C. hemapterus, konağının tüylerini kırarak yeni çıkan tüy örtüsünün ürettiği yağlarla beslenir. kahverengi güve (Hofmannophila pseudospretella) türü güvenin larvaları, yuvalardaki dışkı ya da ölü yavrular gibi atıklarla beslenir. Haemoproteus cinsi tek hücreli kan parazitleri sığırcıklarda yaygın olarak görülse de, yuvarlak solucanlardan kırmızı solucan (Syngamus trachea) türü parazit daha yaygındır. Bu solucan, akciğerlerden soluk borusuna ilerler ve konağının boğulmasına yol açabilir. Britanya'da en çok parazit barındıran yabani kuşlar ekin kargası (Corvus frugilegus) ile sığırcıktır. Tespit edilmiş diğer iç parazitler arasına diken başlı solucan (Acanthocephala) türü Prosthorhynchus transverses de sayılabilir.

Dağılım ve yaşam alanları

Sığırcıkların küresel popülasyonunun 2008 yılında 38.400.000 km<sup>2</sup>'lik üreme alanına yayılmış olarak 150 milyon kuştan oluştuğu tahmin edilmiştir.75 Kuzey yarımkürede yaygın olarak bulunan sığırcık Avrasya kökenlidir ve Avrupa, Afrika'nın kuzeyi (Fas'tan Mısır'a kadar), Hindistan (asıl olarak kuzey bölgelerde ama düzenli olarak güneye doğru ilerler,76 Maldivler77), Nepal, Suriye, İran ve Irak dahil olmak üzere Orta Doğu ve Çin'in kuzeybatısında yaşar.78

Avrupa'nın güneyi ve batısı ile 40°K enleminin güneyindeki sığırcıklar genel olarak göçmen değildir;79 ancak diğer popülasyonlar kışın görece sert geçtiği, toprağın donduğu ve besin bulmanın zorlaştığı bölgelerden göç ederler. Sığırcıklar; Avrupa'nın kuzeyi, Rusya ve Ukrayna'dan güneybatı ve güneydoğuya doğru göç eder.8081 Sonbaharda Avrupa'nın doğusundan göç eden sığırcıklar, Britanya'ya vardığında Britanya'da yaşayan popülasyonun çoğu İber Yarımadası ve Afrika'nın kuzeyine doğru yola çıkar. İngiltere Merseyside'da yuvada iken halka takılan 15.000 sığırcık içinden bazı bireylere yılın farklı zamanlarında Norveç, İsveç, Finlandiya, Rusya, Ukrayna, Polonya, Almanya ve Hollanda gibi yerlerde rastlanmıştır.82 Japonya ve Hong Kong'da da görece az sayıda sığırcık gözlemlenmiş, ancak bu kuşların nereden geldiği bilinmemektedir.83 Kuzey Amerika'da kuzeyde yaşayan popülasyonlar belirli bir göç modeli geliştirmiştir ve Kanada'da yaşayan popülasyonları kışları buradan göç ederler.84 Kanada'nın doğusundaki kuşlar güneye doğru göç ederken daha batısındaki kuşlar Amerika Birleşik Devletleri'nin güneybatısına göç eder.

Sığırcıklar insan yapısı yapıların ve ağaçların yeterli miktarda yuva yapma ve tüneme imkânı sağladığı kentsel ve banliyö bölgelerini tercih ederler. Sazlıklar da tercih edilen bir tüneme yeridir ve kuşlar tarlalarda, otlaklarda, golf sahalarında ve havaalanlarında kısa çimlerin besin aramayı kolaylaştırdığı yerlerde beslenirler. Ara sıra açık ormanlık alanlarda ve Avustralya'da fundalıklarda da bulunurlar. Sığırcıklar nadiren yoğun ve nemli ormanlık alanlarda yaşar ancak deniz kıyılarında kayalıklarda yuva yaptıkları ve sahilde yosunlar arasında besin aradıkları görülür. Çok geniş ve farklı habitatlara uyum sağlayabilme yetileri sayesinde çok geniş bir alana yayılmış ve deniz kıyısından 1.900 m rakıma kadar farklı alanlarda yaşayabilirler.

Sokulmuş popülasyonlar

Sığırcık; Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika, Kuzey Amerika, Fiji ve Karayipler'deki bazı adalara sokulmuş ve buralarda başarıyla üremiştir. Bunun bir sonucu olarak kuşlar; Tayland, Güneydoğu Asya ve Yeni Gine'ye de göç edebilir.

Güney Amerika

İngiltere'den gemiyle getirilen beş sığırcık, Kasım 1949'da Venezuela'daki Maracaibo Gölü yakınlarında salınmış, ancak sonrasında ortadan kaybolmuşlardır.85 1987'da, Arjantin'in başkenti Buenos Aires'teki parklarda yuvalanmış bir sığırcık popülasyonu gözlemlenmiştir.8687 Bu tarihten sonra, başlarda popülasyonu yok etmek için bazı girişimler yapıldıysa da sığırcık, Atlas Okyanusu kıyısının 30 km kadar yakınında kalmaya devam ederek yaşam alanını her yıl ortalama 7,5 km genişletir. Arjantin'de sığırcıklar, özellikle ağaçkakanların açtığı kovuklar gibi doğal ve insan yapısı oyuklarda yuva yaparlar.88

Okyanusya

Avustralya'ya, tarım ürünlerine musallat olan haşerelerle mücadele etmek amacıyla sokulmuştur. İlk göçmenler sığırcıkların, ketenin döllenmesine de yardımcı olacağına inanarak gelmesini beklemiş ve yeni gelen kuşların kullanması için tarlaların yanına kuş yuvaları koymuşlardır. Sığırcıklar Melbourne'e 1857 yılında, Sidney'e de bundan yirmi yıl sonra getirilmiştir. 1880'lerin sonuna gelindiğinde ülkenin güneydoğusunda popülasyonlar, özellikle alıştırma komitelerinin çalışmalarıyla yerleşebilmeyi başarmıştır.89 1920'lere gelindiğinde sığırcıklar Victoria, Queensland ve Yeni Güney Galler'de yaygın olarak yaşamakta; ancak artık zararlı tür olarak görülmekteydi. Her ne kadar Batı Avustralya'da ilk sığırcık 1917 yılında görüldüyse de eyalete yayılmaları engellenebilmiştir. Kurak Nullarbor Ovası doğal bir bariyer teşkil eder ve Batı Avustralya'da otuz yıl boyunca 55.000 sığırcığı itlaf eden kontrol yöntemleri uygulanmıştır.90 Sığırcıklar ayrıca Lord Howe Adası le Norfolk Adası'nda da koloniler oluşturmuştur.91

Yeni Zelanda'ya gelen ilk göçmenler tarım yapmak için araziyi temizledikten sonra, önceki besin kaynaklarından mahrum kalan tırtıl ve diğer böcek sürülerinin ekinleri yediklerini gördüler. Yörede yaşayan yerel kuşlar ise insana yakın yaşamaya alışık olmadığından dolayı zararlı böceklerle mücadele etmek için Avrupa'dan sığırcıklar getirilmiştir. İlk olarak sığırcık 1862 yılında Nelson Alıştırma Derneği tarafından getirilmiş ve sonraları başka kuşların getirilmesine devam edilmiştir. Günümüzde sığırcıklar, ülkenin en kuzeyindeki Kermadec Adaları ile en güneyindeki Macquarie Adası dahil ülkenin tamamına yayılmışlardır.9293

Fiji'deki ilk sığırcıklara 1925 yılında, Ono-i-Lau ve Vatoa adalarında rastlandığı kaydedilmiştir. Muhtemelen Kermadec Adaları'nda bulunan Raoul Adası'ndaki kuşlar bu adalara gelmiştir. Fiji'deki popülasyon sınırlı olarak yayılmıştır ve 1990'da soyunun tükendiği kaydedilmiştir.94 Sığırcıklar, Tonga'da da hemen hemen aynı zamanlarda kolonileşmiş ve 1980'lerin başında adalar grubunun kuzeyine doğru yayılmışlardır.9596 Ancak Tonga'da 1988 yılında 50 kadar kuşluk bir sürü gözlemlenmiştir 97 bu da soyun sürdürülmesine yeterli miktar olmadığı için durumu şüphelidir.

Kuzey Amerika

Başarısız iki girişimden sonra98 William Shakespeare'in eserlerinde geçen her kuş türünü Amerika Birleşik Devletleri'ne getirmeye çalışan Eugene Schieffelin'in 1890'ta, New York'taki Central Park'a 60 kadar sığırcık saldığı belirtilse de,99100 bunun doğruluğu şüphelidir.101102 Hemen hemen aynı tarihlerde Portland Ötücü Kuşlar Kulübü de Portland, Oregon'da 35 çift sığırcığı doğaya saldı. Yöreye yerleşen bu kuşlar, 1902 yılında ortadan kayboldu. 1940'ların ortasında Pasifik Kuzeybatısı'nda tekrar ortaya çıkan sığırcıkların 1890 yılında Central Park'a salınan sığırcıkların soyundan geldikleri düşünülür.103 Günümüzde Alaska ile Kanada'dan başlayıp Meksika'nın güneyine kadar uzanan bölgede on milyonlara ulaşan Kuzey Amerika'daki sığırcık popülasyonu, Kuzey Amerika Kuş Üremesi Gözlemi verilerine göre 1966 ile 2015 yılları arasında %51 oranında azalmıştır.104

Karayipler

Sığırcık, Jamaika'ya 1903 yılında sokulmuş ve Bahamalar ile Küba, Amerika Birleşik Devletleri'nden doğal yollarla gelen sığırcıklarla kolonize olmuştur.105106 Sığırcık Jamaika, Büyük Bahama ve Bimini'de oldukça yaygın olup Bahamaların diğer kısımlarında, Küba'nın doğusunda107 Cayman Adaları, Porto Riko ve St. Croix'da görece nadir görülür.108

Güney Afrika

Güney Afrika'ya sığırcık, Cecil Rhodes tarafından 1897 yılında sokulmuştur. Zamanla yayılan sığırcık popülasyonu, 1954 yılında ülkenin batısında Clanwilliam, doğusunda da Port Elizabeth kadar ulaşmıştır. Günümüzde, ülkenin güneyinde daha yaygın bulunan sığırcıkların sayısı Johannesburg'e doğru azalır. Batı Kap, Doğu Kap ve Özgür Devlet eyaletleri ile Lesotho'nun alçak kesimlerinde yaşayan sığırcıklar; KwaZulu-Natal, Gauteng ve Namibya'nın Oranjemund şehri yakınlarında görece daha nadir görülür. Göçmen olmayan Güney Afrika popülasyonu, insanlarla iç içe ve antropojenik habitata sahiptir. Daha kurak ve böcek aranamayacak kadar sert topraklı bölgelerden uzak durarak sulanmış arazileri tercih ederler. Yöreye endemik kuşlar ile oyuklarda yuva yapma konusunda rekabet içindedirler; ancak endemik kuşlar için doğal yaşam alanlarının yok olması daha büyük bir tehdittir. Üreme mevsimi eylül ile aralık ayları arasındadır ve üreme dönemi dışında özellikle sazlıklarda olmak üzere büyük sürüler hâlinde toplanırlar. Kentsel ve tarımsal alanlarda en yaygın kuş türüdür.109

Korunma durumu

Sığırcık, sayısının azalma trendi içinde olmasına rağmen global popülasyonunun büyüklüğü nedeniyle Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından asgari endişe altındaki türler arasında listelenir. Avrupa'nın tamamında 19. yüzyıldan 1950 ve 1960'lara kadar sayıları önemli derecede artış göstermiştir. Yaklaşık 1830'larda S. v. vulgaris, Britanya Adaları'ndaki alanını genişletmiş ve daha önceleri bulunmadığı İrlanda ile İskoçya'ya yayıldı. S. v. zetlandicus alt türü ise Shetland ve Dış Hebridler'de zaten varlıklarını sürdürmekteydi. 1850'den itibaren İsveç'in kuzeyinde, 1935'ten itibaren ise İzlanda'da üremeye başladı. Üreme alanı Fransa'nın güneyinden İspanya'nın kuzeydoğusuna, İtalya, Avusturya ve Finlandiya'ya genişledi.110 Kara sığırcığın üreme alanının kuzeye doğru genişlediği İber Yarımadası'nda sığırcık, 1950'lerden itibaren üremeye başladı. Burada görülen yıllık 4,7 km'lik alan genişleme hızının görece yavaş olmasının nedeni, dağlık ve ormanlık alanların bulunmasıdır. İki benzer türün arasındaki doğrudan rekabet nedeniyle özellikle Fransa'nın güneybatısı ve İspanya'nın kuzeybatısında ilerlemeleri yavaşlamıştır.111

İsveç, Finlandiya, Rusya'nın kuzeyi (Karelya) ve Baltık devletlerinde 1980'lerden itibaren önemli ölçüde popülasyonlarının azalmasının yanı sıra orta ve kuzey Avrupa'da daha az ölçüde popülasyonları azalmaya başladı.112 Bu bölgelerdeki kuşlar yoğun tarımdan kötü etkilenmişler ve çeşitli ülkelerde popülasyonları %50'den fazla azaldığı için korunma listelerine alınmışlardır. Kuzey İrlanda gibi yerlerde bulunan popülasyonların sabit kalmasına rağmen Birleşik Krallık'taki popülasyon 1966 ila 2004 yılları arasında %80 oranında azalmıştır. Genel olarak popülasyonların azalmasının nedeni tarım uygulamalarındaki değişiklikler nedeniyle genç kuşların hayatta kalma oranının düşmesi olduğu sanılmaktadır.113 Avrupa'nın kuzeyindeki yoğun tarım daha az otlak kalmasına dolayısıyla da yeni doğmuş yavruların yaşaması için gerekli olan otlaklarda yaşayan omurgasızların sayısının azalmasına neden olmuştur.114

İnsanlarla ilişkileri

Yararları ve sorunları

Sığırcıklar, telkurtları gibi zararlı böceklerle beslendikleri için Avrasya'nın kuzeyinde yararlı bir tür olarak kabul edilir ve bu davranışı, başka coğrafyalara sokulmasının nedenlerinden biridir. Yeni Zelanda'da Costelytra zealandica türü böceklerle mücadelede etkili olduğu görülmüştür. Avustralya'ya sokulmasında kuş yuvalarının yapılması, kuşların üreme başarılarını artırmıştır. Sovyetler Birliği'nde sığırcıklar için 25 milyon kuş yuvası yapılmıştır. Zararlı bir tür olarak görüldüğü Amerika Birleşik Devletleri'nde Tarım Bakanlığı, çok sayıda böceğin sığırcıklar tarafından yendiğini belirtir.115

Avustralya ve Kuzey Amerika gibi Sturnus cinsinin diğer üyelerinin bulunmadığı yerlere sokulan sığırcıkların yuva olarak kullanılan oyuk ve kovuklar için yerel türlerle rekabet içine girmiş olmaları mümkündür. Kuzey Amerika'da sığırcıkların gelmesinden Poecile cinsi kuşlar, sıvacı kuşları, ağaçkakanlar, mor kırlangıçlar ve diğer kırlangıç türleri etkilenmiş olabilir.116117 Avustralya'da yuva yerleri için rekabet içinde olduğu türler arasında koyu kırmızı yassıkuyruk ile doğu yassıkuyruğu sayılabilir.118 Yerel türlerin popülasyonlarının azalmasındaki rolleri ve tarıma verdikleri zararlar nedeniyle sığırcık IUCN'in en kötü 100 istilacı tür listesinde yer alır.119

Sığırcıklar; üzüm, şeftali, zeytin, frenk üzümü ve domates gibi meyve ve sebzeleri yiyerek yeni ekilmiş tohumlara ve yeni filizlere ise bunları kazarak zarar verebilir.120121 Ayrıca hayvan besinlerini yer ve dışkılarıyla tohumları dağıtırlar. Avustralya'nın doğusunda Asparagus asparagoides, böğürtlen ve Chrysanthemoides monilifera gibi bitkilerin sığırcıklar tarafından yayıldığı düşünülür.122 Amerika Birleşik Devletleri'nde sığırcıkların tarıma verdiği zararın yıllık yaklaşık US$800 milyon olduğu tahmin edilir.123 Sığırcıklar, Güney Afrika'da tarıma zararlı olarak kabul edilmez.124

Sürülerin büyüklüğü de sorunlara neden olabilir. Uçakların jet motorlarına yakalanabilen sığırcıkların bu şekilde yol açtığı en büyük kaza 1960'ta, Boston'da meydana gelmiştir. Bu kazada sığırcık sürüsüne dalan turboprop uçak denize çakılmış ve 62 kişi kazada yaşamını yitirmiştir.125

Sığırcık dışkılarında, insanlarda akut pulmoner histoplazmozise neden olan Histoplasma capsulatum mantarı bulunabilir. Sığırcıkların tünedikleri yerin altında birikmiş olan dışkılarda bu mantar yaşamını sürdürebilir. Sığırcıklardan insanlara başka hastalıkların da bulaşma potansiyeli bulunur.126127

Kontrol

Verdikleri zararlar nedeniyle sığırcık popülasyonlarının kontrol altında tutulması için çeşitli girişimler vardır. Doğal üreme alanı içinde bu mücadele yöntemleri, zaman zaman kanunlarla belirlenmiştir. Örneğin sığırcığın ticari amaçla yiyecek olarak avlandığı İspanya'daki avlanma dönemi, yasalar ile düzenlenir. Zararlı bir tür olarak görüldüğü Fransa'da ise yılın büyük bir bölümünde avlanması serbesttir. Büyük Britanya'da, 1981 Yaban Hayatı ve Taşra Kanunu ile korunan sığırcıkların "kasti olarak öldürülmesi, yaralanması ya da alıkonulması; etkin kullanım hâlindeki yuvalarının alınması ya da yuvalara zarar verilmesi" yasaya aykırıdır. Kuzey İrlanda'da ise 1985 tarihli Yaban Hayatı Kanunu, "yetkili bir kişinin, tarıma yönelik ciddi zararları önleme ya da kamu sağlığı ve güvenliğini koruma amacıyla sığırcıkları kontrol altında tutmasına" olanak verir.128 Sığırcıklar, göçmen olduğu için mücadele edilen popülasyon çok geniş bir alandan gelmiş olabilir ve dolayısıyla da üreme popülsyonları çok büyük oranda etkilenmeyebilir. Avrupa için değişkenlik gösteren yasalar ve göçmen olan popülasyonlar nedeniyle mücadele girişimleri uzun vadede sınırlı olarak başarılı olabilir.129 Korkuluklar gibi öldürücü olmayan yöntemlerle kuşları kaçırmak ise yalnızca geçici olarak etkili olabilir.130

Şehirlerde bulunan sürüler, yaptıkları gürültü ve dışkılarının kokusu ile pisliği nedeniyle sorunlara neden olabilir. 1949 yılında Londra'daki Big Ben'in akrep ve yelkovanına o kadar çok kuş tünemiştir ki saat durmuştur. Bunu engellemek için ağlarla sürülerin konmasını engelleme, saçaklara kimyasal madde sürme ve sığırcık alarm çağrılarının hoparlörlerle yayınlanması gibi yöntemler başarılı olamamıştır.131

Sığırcık sokulduğu yerlerde yasalarla koruma altında değildir ve yaygın mücadele yöntemleri uygulanabilir. Kurulan kuş yuvalarının girişlerinin, sığırcıkların gerek duyduğu boyut olan 1,5 cm çapından küçük yapılmasıyla bu yuvaları kullanmaları engellenir. Ayrıca kuşları beslemek için kurulan kuş yuvalarından tüneme için yapılan çıkıntıların iptal edilmesi de sığırcıkların bunları ziyaret etmesini engeller.132

Batı Avustralya hükûmeti, 1895 yılında sığırcıkların eyalete getirilmesini yasaklamıştır. Doğudan gelen sürüler rutin olarak öldürülmüş, genç kuşlar tuzaklarla ve ağlarla yakalanmıştır.133 Bir kuşun işaretlenerek GPS ile takip edilmesi ve sürünün bulunması gibi yeni mücadele yöntemleri geliştirilmiştir.134 Bir başka yeni teknik ise Avustralya sığırcıklarının DNA'sının analizi ile göç eden kuşların nereden geldiğinin tespiti ile daha iyi önleme stratejilerinin geliştirilmesidir.135 2009 yılına gelindiğinde Batı Avustralya'da kalan sığırcık sayısı 300 kuş kadardı ve eyalet hükûmeti o yıl dahi sığırcıklarla mücadele için A$400.000 bütçe ayırmıştı.136

Amerika Birleşik Devletleri'nde sığırcıklar, göçmen kuşların avlanmasını yasaklayan yasanın kapsamı dışındadır.137 Yuvaları bozmak, yumurtaları toplamak, genç ve erişkin kuşları yakalamak ya da öldürmek için hiçbir izin gerekmez.138 1966 yılında sığırcıklar tarafından yenebilecek ve onları öldürebilecek; ancak memeliler için çok zehirli olmayan ve ölü kuşları yiyen evcil hayvanların ölümüne neden yol açmayan bir kuş zehrinin üretimi için çalışmalara başlanmıştır. Bu kriterlere en çok uyan kimyasal, günümüzde Starlisit adıyla pazarlanan DRC-1339 adlı kimyasaldı.139 2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri hükûmeti, yaklaşık 1,7 milyon sığırcığı zehirledi, yakaladı ya da tüfekle vurdu ki bu mücadele edilen türler arasında sayıca en fazla yok edilen türdür.140

Bilimde ve kültürde yeri

Sığırcıklar evcil hayvan olarak kullanılabildiği gibi bilimsel araştırmalarda da kullanılır. Çok sayıda bireyin aynı kümeste bir arada tutulabilmesi, boyutlarının küçük olması dolayısıyla da kolaylıkla tutulabilmeleri gibi çeşitli açılardan kullanılmaları pratiktir. Esaret altında kalmaya kolayca alıştıkları ve şakıma, üreme ve uçma gibi doğal davranışları da göstermeye devam ettikleri için tercih edilirler. Edimsel koşullanma deneylerine de iyi cevap verirler.141

Sığırcıklar asıl olarak etoloji, davranışsal ekoloji, nörobiyoloji alanlarında öğrenme, üreme fizyolojisi ve biyolojik ritmler, uçuş aerodinamiği ya da şarkı öğrenme ve üretme gibi konularda yapılan araştırmalarda denek olarak kullanılırlar.142143

Laboratuvar araştırmalarında kullanılan sığırcıklar genellikle doğal ortamlarında yakalanılan hayvanlardır.144145 Açık alanda büyük kafeslerde tutulmalarının dışında laboratuvarlarda üretilmeleri nadiren başarılı olabilir çünkü gençlerin beslenmesi için uygun besinler laboratuvar ortamında bulunamaz. Dolayısıyla denek olarak kullanılan sığırcıklar ya erişkin olarak ya da yumurtadan çıktıktan birkaç gün sonra yakalanırlar. Yeni doğmuş yavrular yakalandıktan sonra kendi başlarına beslenebilene kadar bakıcılar tarafından elde beslenir. Elde beslenerek büyütülen yavruların esarete uyum sağlamaları yetişkin olarak yakalanan bireylere göre daha fazladır.146. Tek dezavantajları dışkıları ile ortalığı kirletmeleri ve insanlara geçebilecek hastalıklara karşı önlem alınması gerekliliğidir. Sığırcıklar laboratuvar araştırmalarında güvercinden sonra en çok kullanılan ikinci kuş türüdür.147

Konrad Lorenz, Hz. Süleyman'ın Yüzüğü (King Solomon's Ring) adlı kitabında yeni doğmuş sığırcık yavrularının "kolaylıkla yuvadan alınabilmesi" ve "dikkatli bir şekilde büyütüldükten sonra bakımının kolay olması" nedeniyle sığırcıktan "fakirin köpeği" ve "sevilesi bir şey" olarak söz eder.148

Sığırcığın taklitçilik yeteneği çok uzun zamandan beri tanınır. Orta Çağ'dan kalma Galce yazılmış Mabinogion{{'}}daki kahramanlardan Branwen, evcilleştirdiği sığırcığa "kelimeler öğretir" ve İrlanda Denizi'nin ötesine kendisini kurtarmaya gelen kardeşlerine mesaj gönderir.149 Gaius Plinius Secundus bu kuşlara Latince ve Yunanca tüm cümleler öğretilebileceğini iddia etmiştir ve William Shakespeare, IV. Henry (Henry IV) adlı oyununda sığırcığa bazı kelimeleri söylemesinin öğretilebileceğinden söz eder.150

Wolfgang Amadeus Mozart'ın sol majör piyano konçertosunun (KV.453) bir bölümünü şakıyabilen evcil bir sığırcığı vardı.151 Mozart altı hafta önce yazdığı ama henüz çalınmamış bir eserinden bir bölümü şakıyan sığırcığa bir dükkânda rastlayınca satın almıştı. Kuşa çok bağlanan Mozart, üç yıl sonra kuş ölünce ona görkemli bir cenaze töreni de düzenlemiştir. Ein musikalischer Spaß (K. 522) adlı eserinin de sığırcığın tuhaf ve alakasız şakıma stiline benzer bir tarzda yazıldığı ileri sürülmüştür.152 Evcil hayvan olarak sığırcık beslemiş olan başka insanlar da bu kuşun ne kadar kolaylıkla bazı kelimeleri öğrenebildiğinden bahseder. Kelimelerin sığırcıklar için hiçbir anlamı olmadığı için bazen insanlara uygunsuz gelen bir biçimde şakımalarının arasına sokarlar. Taklitçilik yetenekleri öyle başarılıdır ki sığırcığı duyan yabancılar az önce konuştuğunu sandıkları insanı aramadan duramazlar.153

Bazı Akdeniz ülkelerinde tuzakla yakalanan sığırcıklar besin olarak kullanılır. Eti sert ve düşük kaliteli olduğu için genellikle güveçte pişirilir. Bir tarifte ne kadar zaman alırsa alsın eti yumuşayana kadar kısık ateşte kaynatılması gerektiği söylenir ancak ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlanılsın sığırcık eti zamanla kazanılabilen bir zevk olarak kabul edilir.154155156

Kaynakça

Özel

Genel

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: sığırcık. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

Kategoriler