muhammes ne demek?

Muhammes, beş dizelik bölümler halinde söylenen nazım şeklidir.

Bir muhammesin ilk beşliğindeki son dizenin, aynı beşlikteki diğer dört dize ile kafiyeli olması şart değildir. Beşlik sayısı bir kayda bağlı değildir. Bend sayısı 4-8 arasında değişir. Aruz ölçüsüyle yazılır.

İlk bendin 5 dizesi birbirleriyle, sonraki bendlerin son bir ya da iki dizesi ilk bend ile uyaklıdır. Son bir ya da iki dize, her bendin sonunda aynen tekrarlanıyorsa bu muhammese "muhammes-i mütekerrir", bu dizelerin ilk bend ile yalnızca uyak yönünden uyuştuğu muhammeslere ise "muhammes-i müzdeviç" adı verilir. Muhammeslerde çoğunlukla felsefi düşünceler, tasavvuf konuları ele alınır. En çok Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman) eser vermiştir.

Muhammes her konuda yazılabilir. Felsefî bir fikir, bir düşünce, bir dünya görüşü, övgü, aşk, sevgiliyi özleyiş muhammeslerin konusu olabilir. Son bendde şair­ler mahlaslarını söylerler.

Muhammesler de murabbâlar gibi edebiyatımızda çok kullanılan musammatlardandır. Hemen her şair bu nazım şeklini denemiştir. Bu arada Fuzulî (ölm. 1556) ve Taşlıcalı Yahya Bey (ölm. 1582), divanlarında, İbrahim Hakkı (ölm. 1772), Esrar Dede (ölm. 1797), Şeyh Gâlib (ölm. 1797-98), Hoca Neş’et (ölm. 1807-08), Enderunlu Vâsıf (ölm. 1824-25) gibi şairlerin di­vanında ikisi münâcât ve na’t olan ve Şeref Hanım (ölm. 1861)’da muhammes vardır. Muhibbi(Kanini Sultan Süleyman - ölm. 1566) 18 muhammesle bu nazım şeklini en çok kullanan şairlerdendir.

Muhammeslerde kafi­ye

Muhammes, “beşli” demektir.5 dizelik bentlerden oluşur. Edebiyatta beş mısralık bendlerden oluşan nazım şekline de Muhammes denilmektedir. Genellikle 4-8 bend arasında yazılmışlardır. Az görülmekle birlikte daha uzun, 12-13 bende kadar uzayan muhammesler de vardır. Muhammeslerde kafi­ye örgüleri şöyledir:

Muhammes-i müzdevic

aaaaa / bbbba / cccca (Örnek 1)

Ten bozuldu eşk-i çeşm-i hûn-feşânumdan menüm
Köydi can gönlümdeki sûz-ı nihânumdan menüm
Tâ eser var cism ü cân-ı nâtüvânumdan menüm
Gâm kem etmez göz ü gönlüm cism ü canumdan menüm

Bu başumdan savulup ol gitse yanumdan menüm.

Meyl-i vasi eğmiş kadümi çeng-i bezm-i yâr tek
Reglerüm sızlar el ursam çeng üzere târ tek
Çeng ne mümkin kim ide zârlıg men zâr tek
Bes ki memlûyem hevâ-yı aşka mûsikâr tek

Min figân her dem çıkar her üstühânumdan menüm.

Ey hayâlün halveti nakd-ı revânum mahzeni
Gözyaşı olur revân her dem hayâl itsem seni
Lutf umup senden ser-i kuyunda tutdum meskeni
Gel gözüm nûru Fuzulî tek çok ağlatma meni

İncimez mi hâtırun munca figânımdan menüm.

(Fuzûlî)

Muhammes-i mütekerrir

aaaaa / bbbba / cccca (Örnek 2)

Şâdmân olsun ki sultan oglı sultândur gelen
Bahr u berrün pâdişâhı Al-i Osmândur gelen
Nâlb-i şer-i Muhammed zıll-ı Yezdândur gelen
Şark u garbı seyr iden hurşîd-i rahşândur gelen

Alemün sâhibkırânı Hân Süleymândur gelen

Bir kemîne bendesini Mısra sultân eyleyen
Kerbelâ seyrini her dervişe âsân eyleyen
Sâyeveş düşmenlerin hâk ile yeksan eyleyen
Dembedem bağnn Kızılbaşun kızıl kan eyleyen

Âlemün sâhibkırânı Hân Süleymândur gelen

Sâhib-i seyf ü kalem şâh-ı ulu’l-elbâb olan
Âlemi feth eylemekde mihr-i âlem-tâb olan
Evliyâullah içinde zübde-i aktâb olan
Rûy-ı ma’nâda bugün ser-leşker-i ashâb olan

Alemün sâhibkırânı Hân Süleymândur gelen

(Yahya Bey)

Tardiyye kafiyeli

aaaaa / bbbaa / cccaa (Örnek 3)

Son iki mısrası nakarat olan muhammeslere edebi­yatımızda çok az rastlanmıştır.

Bu kafiye şekilleri dışında, daha çok Tanzimattan sonra görülen değişik kafiye düzenlerinde:

“aaaaa / b b b a a / c c c a “ kafiyeli,

“aaaav / b b b b v / ccccv” tardiyye kafiyeli ya da murabbâlarda da olduğu gibi “aaaaa bbbbb ccccc” şeklinde de her bendi ayrı kafiyeli muhammesler de yazılmıştır.

Örnek 3:

aaaaa / bbbaa / cccaa

Eyler ise sana bu çarh-ı felek gaddarlık
Kuşanup gaddâreni göster ana cebbârlık
Hatm olupdur mushaf-ı hüsnünde meh-ruhsârlık

Pâdişehlerde müsellemdür sana hünkârlık
Gelmedi mislün cihâna feyz olaldan varlık.

Kullanın saf saf turup şol dem ki şöhret göstere
Atılup top u tufeng ftl ıcybet göstere
Erlik oldur bekleye yirin şecâ’at göstere

Pâdişehlerde müsellemdür sana hünkârlık
Gelmedi mislün cihâna feyz olaldan varlık.

Bir nefesde cem-i küffârı perîşân eyledün
Ceng-i tâbûrun selâtin içre destân eyledün
Rûhını Sultan Murâdun şâd u handân eyledün

Pâdişehlerde müsellemdür sana hünkârlık
Gelmedi misliin cihâna feyz olaldan varlık.
(Nev’i)

Kaynakça

Dış kaynaklar

  • Pala, İskender (1999 27.bas. 2016), Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul:Kapı Yayınları, ISBN 9758950218, Sayfa:390-391
  • İpekten, Haluk (1994, 14.bas.2011), Eski Türk Edebiyatı Nazım şekilleri ve Arûz, İstanbul:Dergah Yayınları, ISBN 9759953539
  • Dilçin, Cem (1983) Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara:Türk Dil Kurumu Yayınları ISBN 9789751604897
  • Muallim Nâci,(haz. M. A. Yekta Saraç), (2004) Edebiyat Terimleri: Istılahât-ı Edebiyye, İstanbul:
  • Tural, Sadık Kemal (ed.) (2001, 2003, 2004, 2005, 2006), Türk Dünyası Edebiyat Terimleri ve Kavramları Ansiklopedik Sözlüğü 5 Cilt, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, ISBN 3990000025722

Dış bağlantılar

  • Kılıç, Filiz ve Pala, İskender (2010) "Musammat", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. c.31 say.233-235 Online: 1

Orijinal kaynak: muhammes. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler