kibira ne demek?

Kibyra; Burdur ili’ne 110 km uzaklıktaki Gölhisar ilçesinin batısındaki Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde bulunan Likya antik kentidir.

Coğrafya

Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1100–1300 m arasında değişen kentin, Gölhisar Gölü ve ovayı baştan başa geçen Dalaman (İndus) Çayı’nın yanı sıra Böğrüdelik ve Deliyaraz Yaylaları’ndan gelen su kaynaklarına sahiptir. Tarım ve hayvancılığın gelişmiş olduğu bölge, aynı zamanda ovayı çevreleyen dağlar üzerinde geniş orman örtüsüne sahiptir.

Kibyra; Kabalis ve daha sonraki adlandırılmasıyla Kibyratis bölgesinin merkezidir. Kuzeyde Frigya, batıda Karya ve Likya, doğuda Pisidya ile çevrelenen bu bölge, antik dönemden günümüze güneydeki limanları iç bölgelere bağlayan bir kavşak konumundadır.

Tarih

Kibyra ismi her şeyden önce Helence değildir. Anadolunun en eski halklarından olan Luvi diline ait bir isimdir. Amasyalı gezgin Strabon'un kayıtlarında, Kibyralıların Lidya'lı olduklarını söyler. Kibyra kent merkezi, birbirinden küçük yarlarla ayrılan, üç egemen tepelik üzerindedir. Tepelikler, küçük çakıl taşlarının zamanla birleşerek kaynaştığı konglomera özlüdür ve dolayısıyla kısmen aşınmışlardır. Kamu, sivil ve dini yapıların bu alan üzerinde belli bir bütünlük oluşturacak biçimde düzenlendiği görülür. Yaklaşık 405 hektar alana yayılmış kalıntılara sahip olan kentin siyasi ve ekonomik gücü, Helenistik dönem’den başlayarak Roma İmparatorluk Dönemi’yle doruk noktasına ulaşmıştır. Bugün büyük bölümü ayakta duran, Stadion, Tiyatro ve Meclis Binası, Agora önemli kamu yapılarıdır.

Kabalia Bölgesi, antik kaynaklara göre; Pers egemenliği sırasında Kral Dareios’a, Lidya, Lasonia ve Hytenneia ile birlikte beş yüz talant gümüş vergi vermekle yükümlü olan Sardes Satraplığı’na bağlıdır. Kserkses’in Hellenistan Seferi sırasında ise, Maionia’da oturan ve Lasonia’lı diye çağrılan Kaba’lerin, Kilikia’lılar gibi donatıldıklarını ve Lydia’lıların eskiden Maionia’lılar adını taşıdıkları ve daha sonra eski adlarını unuttuklarını öğreniyoruz . Strabon ise; Kibyra’lıların Lydia’lıların soyundan olduklarını ve bunların Kabalis bölgesine gelerek Pisidia’lıları ele geçirip oraya yerleştikten sonra kenti, çevresi yaklaşık yüz stadion olan başka bir yere taşıdığını söyler.

Antik kaynaklar; MÖ 189’da Roma’nın Magnesia Zaferi sonrası Roma’lı general Manlius Vulso’nun Antiokhos’a yardım eden Galatlar’a karşı çıktığı ceza seferinin, bir tür haraç seferine dönüp, C. Helvius komutasında 4000 piyade ve 300 süvariden oluşan bir birliği Kibyra tyranının boyun eğip eğmeyeceğini anlamak için bölgeye yollamasından bahseder. Roma’nın Kibyra tyranından 500 talent istemesine karşın, Moagetes kontrolündeki Alimme ve Sylleum kentlerinin kötü durumu nedeniyle 25 talent verebileceğini söyler. Ancak C. Helvius tehtidkar davranması ve yapılan pazarlıklar sonucu 100 talent ve 10.000 medimni buğday vermeye mecbur kalır. Alimme ve Sylleum şehirlerinin isimlerinden ve varlıklarından şüphe edilmektedir. Tetrapolis’in o zamanlar ortada olmadığı açıktır. İkinci yüzyılın sonlarına doğru belirgin olmayan bir tarihte kurulduğu düşünülmektedir. Bubon, Balbura ve Oineanda şehirlerinden oluşan Tetrapolis’te, Kibyra’nın iki oy, diğerlerinin ise bir oy hakkı vardı. Çünkü Kibyra 30.000 piyade 2000 at çıkarabiliyordu. Burası daima tyranlar tarafından idare edildi. Ancak MÖ 84'te Sulla’nın teğmeni olan Murena, Kibyra tyranı Moagetes II’nin hükümdarlığına son verdi. Bubon ve Balbura’yı Likya'ya bağlamasıyla, Kibyra Asia Eyaleti’ne dahil edildi. Olayı anlatan Strabon, Oineanda'ya değinmese de bu şehir de diğerleri gibi Lykia’ya bağlanmış olmalıdır, zira imparatorluğun Lykia Eyaleti’nde yer almıştır.

Augustus’tan itibaren Province Asia’daki eyaletlerin daha iyi yönetimi için dokuz Conventus’a (yargı bölgesi ya da dini merkezler) bölündü . Başşehri Laodikeia olan ve yirmibeş şehrin yargı merkezi konumundaki Kibyra Conventus’unun, kaza yetkisi Asia’dakilerin en genişi sayılmaktadır. Kibyra Conventus’una dahil olan bazı önemli kentler; Laodikeia, Hydrelitae, Themisones, Hierapolitae, Keretapa, Takina, Erizeni, Phylakaion, Kolossai, Mossyna, Attaudda, Kidramos, Adada, Sebastopolis’tir.

Asia Eyaletinin önemli bir parçası olan kent, M.S. 23’de geçirdiği büyük depremle önemli ölçüde tahrip olmuşsa da, İmparator Tiberius’un yardımlarıyla tekrar imar edilmiş ve kent imparatora şükranlarını belirtmek için ismini “Caiseria Cibyra” olarak değiştirmiştir. MÖ 43‘de Likya bir Roma eyaleti olduğunda, daha önce Asia Eyaleti sınırlarında olan kentin, Likya Eyaletin bir parçası haline geldiği anlaşılmaktadır.

Strabon; Kibyra’lıların Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleri olmak üzere dört dil kullandıklarını, demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını aktarır. Ayrıca epigrafik ve arkeolojik araştırmalar sonucunda, dericilik ve seramik üretiminde önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır.

Araştırma ve kazılar

Geç Antikçağ mimari yapılar

2006 yılında başlayan Kibyra kazı ve araştırmalarının geçmiş on sezonluk çalışmaları sonucunda özellikle Geç Antikçağ’a ait epeyce yeni veri ele geçmesine karşın, kentin MS IV. yüzyıl ve sonrasının resmini ancak genel hatlarıyla tasavvur edebiliyoruz. Bugüne değin ele geçen veriler, geç dönem kentinin MS V. ve VI. yüzyıllardaki değişimini daha anlaşılır kılmakta olup, MS VII. yüzyıl ve sonra-sına ait veriler henüz oldukça zayıf ve çok yetersizdir. Ele geçen maddi kültür verileri, MS 417 depremi sonrası, Kibyra’da kentsel yaşamın MS VI. yüzyıl boyunca nispeten yoğun, sonrasında ise belli belirsiz ya da oldukça eğreti biçimde, tarihlendirme yöntemi çok güvenilir olmayan birkaç küçük buluntuya dayanarak ancak MS IX. yüzyıl sonlarına kadar sürdürüldüğünü göstermektedir.1

Mimarisi

Mimari yapılar

Hamam

Geç dönem hamam yapısı MS 417 depreminden itibaren kentin Agora merkezli olarak küçüldüğünü ifade etmiştik. MS V. yüzyıl ve sonrasında kent peyzajındaki bu değişim ve dönüşüm artarak devam etmiş görün-mektedir. Nitekim daha sonraki dönemlerde, bir surla çevrilmesi sonucu Agora, Geç Antikçağ kent merkezini oluşturmuş, yakın civarına ise neredeyse tamamı moloz örgü konutlar, hamam yapısı ya da atölyeler gibi üretim birimleriyle, stadion önündeki tekil örnekle belgelenebilen anıt mezar yapıları yerleştirilmiştir. Özellikle Agora’nın kuzey eteğinde yoğunlaşan Roma İmparatorluk Dönemi yamaç evlerinin, antikçağ boyunca kullanımının devam ettiği yüzeyde görülebilen izlerden anlaşılmaktadır. Geç Antikçağ’daki seramik üretimini belgeleyen atölyelere ait bazı birimler, Odeion kazıları esnasında, yapının ön kısmında açığa çıkarılmış ve belgelenmişlerdir.2 Seramik işliği, havuzları ve diğer birimlerine ait oldukları belirlenen bu grubu, küçük moloz taşlar ve devşirme bloklar kullanılarak inşa edilmişlerdir. Kazı çalışmaları sonucunda ele geçen buluntulara göre MS V-VI. yüzyıllar arasında aktif kullanıldıkları tespit edilmiştir67. Aynı alanda açığa çıkarılan ve kısmi onarımları tamamlanarak ziyarete açık hale getirilen bir geç dönem Hamamı ise özellikle iyi korunmuş olmasıyla dikkat çekmektedir. Hamam, Odeion’un önündeki stoa ile güney doğu köşedeki tapınak kalıntıları arasında inşa edilmiştir. Yapının güney bölümündeki ilk iki mekânın duvarları, doğu yandaki tapınağın stylobatına teğet geçmektedir ve her iki yapı arasında sadece dar bir koridor yer almakta ve burada da hamamın kanalizasyon sistemi uzanmaktadır. Yapı, kuzey-güney doğrultusunda uzanan art arda sıralanmış beş mekândan oluşmaktadır. Toplam uzunluğu 23,3; genişliği ise en dışa taşkın bölümünde 7,57 metredir. Kuzey uçtan itibaren mekânların işlevi; ilk bölüm apodyterium (soyunma/giyinme ve hazırlık bölümü), ikinci bölüm frigidarium (soğuk bölüm), üçüncü bölüm tepidarium (ılık bölüm), dördüncü ve beşinci bölümler caldarium (sıcak bölüm ve terleme odası) olarak belirlenmiştir. Hamamın giriş kapısı apodyterium batı duvarı ortasına yerleştirilmiştir. Hamamın doğu duvarına dışına bitişik nizamda apodyterium boyunca inşa edilmiş olan dikdörtgen planlı ve iki küçük odalı mekân sonraki bir evrede eklenmiş ve hamamın gündelik ihtiyaçlarına yönelik bir depo olarak kullanılmış olmalıdır.3

Kaynakça

Genel

Thomas Corsten:

Kibyra 1997, in: 16. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 1999) I 387-390.

Kibyra 1998, in: 17. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2000) I 215-216.

Kibyra 1999, in: 18. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2001) I 255-256.

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 7 (2001) 17.

Die Inschriften von Kibyra, 1. Die Inschriften der Stadt und ihrer näheren Umgebung. Bonn, Habelt 2002 (Inschriften griechischer Städte aus Kleinasien 60) ISBN 3-7749-3034-1

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 8 (2002) 20.

Kibyra 2001, in: 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2003) II 83-84.

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 9 (2003) 26-27.

Kibyra 2002, in: 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2004) I 229-234.

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 10 (2004) 22-23.

Kibyra 2003, in: 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2005)

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 11 (2005)

Estates in Roman Asia Minor: the case of Kibyratis, in: St. Mitchell/C. Katsari (Hrsg.),

Patterns in the Economy of Roman Asia Minor, Swansea 2005, 1-52.

Kibyra 2004, in: 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2006) I 19-20.

George E. Bean: Notes and inscriptions from the Cibyratis and Caralitis, in: Annual of the British School at Athens 51 (1956) 136-149. Daria De Bernardi Ferrero: Teatri classici in Asia Minore, 1: Cibyra, Selge, Hierapolis. Rom 1966.

Rosalinde A. Kearsley: A Leading Family of Cibyra and some Asiarchs of the First Century, in: Anatolian Studies 38 (1988) 43-46.

S. S. Başer: 1988-89 Yılları Kibyra Kurtarma Kazıları [Rettungsgrabung in Kibyra, 1988-89], in: I. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, Ankara 19 - 20 nisan 1990 (Ankara 1991) 235-260 Rosalinde A. Kearsley: The Asiarchs of Cibyra again, in: Tyche 11 (1996) 129-155.

N. P. Milner: An Epigraphical Survey in the Kibyra-Olbasa Region conducted by A. S. Hall, British Institute of Archaeology at Ankara Monograph No. 23, London 1998. ISBN 1-898249-10-5 Dirk Erkelenz: Zur Provinzzugehörigkeit Kibyras in der römischen Kaiserzeit, in: Epigraphica anatolica 30 (1998) 81-95 Sarah Japp: Die lokale Keramikproduktion von Kibyra. In: Rei Cretariae Romanae Fautores Acta 39 (2005) 237-241.

Ş. Özüdoğru - E. Dündar, "Kibyra Geç Roma -Erken Doğu Roma Mühürlü Unguentariumları", OLBA XV, 2007.

H. A. Ekinci- Ş. Özüdoğru - E Dökü - G. Tiryaki, "Kibyra 2006 Kazı Çalışmaları", ANMED 2007/5.

Özüdoğru Ş., Dökü F. E., ‘‘Kibyra 2009 Yılı Çalışmaları’’, Anmed 2010 - 8, (2010), 37 – 45.

Kaya C.M., Kibyra Kenti Mimari Bezemeleri, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Antalya,2011

Tarkan, D.,Kibyra Kabartmalı Sunakları, Tip, Biçem ve Atölye, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Antalya, 2011

Metin, H.,Kibyra Kandilleri Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Erzurum, 2012

Özel

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: kibira. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

Kategoriler