karya ne demek?

Karya (), Anadolu'nun güneybatısında günümüzde Muğla kuzey kısımları Denizli güneyi ve içerideki bölgeye denk gelen coğrafyanın eski çağlardaki ismi. Bölgenin oluşumu Antik Yunan kavimlerinin Anadolu'nun Ege kıyılarında koloniler kurmaya başlamalarından öncesine dayanmaktadır ve bir uygarlık düzeyi yaratmış olan Karyalıların Anadolu'nun yerli halkı olduğu konusunda tarihçiler arasındaki mutabakat genişlemektedir.

Herodot'a göre, Karyalılar adlarını verdikleri Karya bölgesine efsanevi kurucu kralları Kar önderliğinde yerleşmiştir. Dilbilim araştırmaları Karya dilinin komşu Lidya ve Likya ve daha kuzeydeki Misya dilleri gibi Hititlerin ardılı Luviceden türemiş yerli bir Anadolu dili olduğunun kanıtlarını ortaya koymuştur. Bizzat Karyalıların Anadolu'nun yerlileri olduğu inancını taşıdıkları yine Herodot tarafından belirtilmektedir.

Coğrafya

Karya bölgesi, günümüzde Aydın ve Muğla illerinin büyük bir bölümü ile Denizli ilinin batı uç kısmını kapsayan Anadolu'nun güneybatı ucunda yer almakta idi. Bu bölge genel olarak antik dönemde doğu ve güneydoğuda Frigya ve Likya, kuzeyde Lidya ve İyonya bölgeleri ile komşudur. Bölgenin batısı ve güneyini tümüyle Ege Denizi çevreler.

Bölgenin doğal sınırını kuzeyde Aydın Dağları ile Büyük Menderes Irmağı oluşturuyordu. Özellikle bereketli Büyük Menderes Ovası'nın farklı topluluklar tarafından iskân edilmiş oluşu sınır konusunda kimi karışıklıkların doğmasına neden olmuştur. Antik coğrafyacı Strabon bölgeyi "Magnesia'dan sonra yol Tralleis'e ulaşır. Messogis dağı solda ve yolun sağında Lidyalılar, Karyalılar, İyonyalılar, Miletoslular, Misyalılar ve Magnesia'nın Aioller'i tarafından işgal edilen Maindros ırmağının ovası bulunur. Aynı tür topografya Nysa ve Antioheia'ya kadar devam eder." şeklinde betimlemiştir.

Bu karışık etnik yapısına karşın, Lidya ile olan kuzeydeki sınırı, en azından MÖ 4. yüzyıla kadar Messogis dağlarının belirlemiş olduğu söylenebilir. Ancak Diodoros ve Strabon sınırın Maiandros ırmağı tarafından çizildiği görüşündedirler. MÖ 188 yılında imzalanan Apamea Antlaşması'ndan sonra sınır olarak Messogis yerine Maiandros kullanılmaya başlanmıştır.

Roma ve Bizans dönemlerinde bu yeni sınır benimsense de Hristiyanlık dönemi piskoposluk listelerinde Maiandros'un hemen kuzeyinde yer alan Tralleis, Nysa, Briula ve Mastaura gibi Karya kentleri Asya eyaletinin sınırları içerisinde geçmektedirler. Kuzeybatı uç kesimde ise sınırı en erken dönemden beri Maiandros çizmiş olmalıdır. Latmos Körfezi çevresi aslında Karya'ya dâhil olmakla birlikte Priene, Myus ve Miletos gibi İyon kentleri arasında paylaşılmıştır. Yani bu üç kent İyon kenti olmalarına karşın Karya bölgesinde yer alırlar. Güneydoğuda Likya ile olan sınır belirgin bir biçimde açık değildir. Burada, erken dönemlerde tam bir bağımlılık göstermese de sonraları bir Likya kenti görünümü kazanan Telmessos MÖ 4. yüzyıldan başlayarak sınır oluşturduğu söylenebilir. Buna karşın Livius, Telmessos Körfezi'nin bir yanının Karya'ya, öteki yanının Likya'ya ait olduğunu bildirmektedir. Ancak özellikle MÖ 2. yüzyıldan itibaren sınırın İndos çayı tarafından çizilmiş olduğu, hatta MS 5. yüzyılın ortalarından başlayarak kilise örgütlenmesinde Kaunos'a değin daraltıldığı anlaşılmaktadır. Erken dönemlerde Kaunos, gerek konumu ve gerekse halkının kökeni, hatta konuştukları dil açısından Karyalılar ve Likyalılardan farklı bir topluluğun yaşadığı yer olarak kabul edilmektedir.

Bölgenin güneydoğu sınırını Salbakos oluşturmaktaydı. Strabon, Frigya ile Karya arasındaki sınırın Karura'dan geçtiğini bildirmektedir. Doğuda ise Kabalis yöresi ile komşu idi. Burada kuzeyden güneye doğru sıralanan Tabae, Attoudda, Apollonia Salbacae, Afrodisias, Herakleia, Apollonia ve Kidrama, Karya'nın en doğu uçtaki kent ve kasabalarını oluşturuyordu.

Tarihçe

Son yıllarda yapılan araştırmaların ışığında bölgenin tarihini Herakleia'da bulunan tarihöncesi duvar resimlerinden dolayı Tarihöncesi'nden yani MÖ 8. binyıldan itibaren başlatmak mümkündür. Latmos Dağı'ndaki bu tarihöncesi resimler, Neolitik ile Kalkolitik dönemlere tarihlenmektedirler.

Bölgenin iç kesiminde yer alan ve bir İyon kenti olan Miletos, İasos'ta yürütülen kazılarda ve Torba'da ele geçen buluntular Kalkolitik Çağ'a aittir. Aynı merkezlerde ve başka kentlerde Bronz Çağı'na ait eserler de ele geçtiği görülür. Özellikle MÖ 2. bin ortalarından itibaren bir İyon kenti olan Miletos, daha güneyde İasos ve Knidos çevresinde Girit eserlerine rastlanır. MÖ

  1. ve 13. yüzyılda Miletos ve İasos dışında Halikarnassos yarımadasında Balbura çevresinde ve içeride Stratonikeia sınırlarında Miken seramiği mevcuttur.

Aiolis ve İyonlardan sonra MÖ 900 yıllarına doğru göçe başlayan Dorlar, Karyalıların oturduğu bölgeye yerleşmeye başlayınca zaman zaman yerli halkın büyük direnişi ile karşılaşmışlardır. Buna karşı zamanla Dor Heksapolisi yani Dor Altı Kenti adı verilen bir birlik oluşturarak kendilerini güçlendirmeye çalışmışlardır. Rodos'tan Lindos, İalisos, Kamiros ve Kos, Anadolu'dan Halikarnassos ve Knidos kentlerinin katıldığı bu birliğin dinî yönü ağır basmaktaydı.

İlk önce Karyalılardadan Homeros bahseder:

Homeros'a göre Karyalılar güneybatı Anadolu'ya yerleşmişlerdi. Ayrıca Homeros Karyalılardan; Paionlar, Lelegler, Kaukolar, Pelasglar, Likyalılar, Misyalılar, Frigler gibi Troya'nın yandaşı olarak bahseder.

MÖ 7. yüzyılda ve 6. yüzyılın ilk yarısında Karya'nın, Lidya topraklarına dâhil olduğu anlaşılmaktadır. Pers Kralı II. Kiros MÖ 545 yılında Lidya'yı egemenliği altına alınca Karya bölgesi de Perslerin egemenliğine girmiştir. Herodot'un bildirdiğine göre, Pers işgali sırasında kıyıda ve iç kesimdeki Karya ve Dor kentleri, Pidasa dışında hiçbir direniş göstermeyerek satraplık sistemi içine alınmışlardır. Bununla birlikte yerli prensler kendilerini kabul ettirmişler ve üstünlüklerini Helen kentleri üzerinde bile etkin kılmışlardır.

İyonyalıların MÖ 499 yılında başlayan ayaklanmasına kısa bir kararsızlıktan sonra katılmış olsalar da yenilgiden kurtulamamışladır. MÖ 480 yılında Pers Kralı I. Serhas'ın Yunanistan seferine 60 gemilik bir donanma ile destek vermişlerdir.

MÖ 395 yıllarından sonra başlı başına bir satraplık hâline getirilen Karya yerli bir sülalenin yönetimine bırakılmıştır. İlk Karya satrabı Hissaldomos'tur ve onu oğlu Hekatomnos izlemiştir. Strabon'un bildirdiğine göre, Hekatomnos Karya kralıydı. Mausolos, İdrieos ve Piksodaros adlı üç oğlu ve iki kızı vardı. Erkek kardeşler arasında en büyüğü olan Mausolos, büyük kız kardeşi Artemisia ile evlenmiştir. Aslında bir satrap olan Mausolos, MÖ 377'de Karya bölgesinin gerçek kralı durumuna gelmiştir. Hekatomnos sülalesi zamanında özellikle Hekatomnos'un çocukları Mausolos, İdrieos, Piksodaros, Artemisia ve Ada zamanında bölge büyük bir gelişime sahne olmuştur. Karya bölgesi Mausolos ve Artemisia zamanında Pers yönetiminden ayrılmaya başlar.

Önceleri satraplık başkenti olan Milasa'da oturan Mausolos, MÖ 4. yüzyılın ortasına doğru deniz kıyısındaki elverişli konumu nedeniyle Halikarnassos'u başkent yapmıştır. Etki alanı kuzeyde Tralleis'ten güneyde Ksanthos'a kadar uzanıyordu. Helen kültürüne hayran olan Mausolos, başkenti olduğu kadar diğer Karya kentlerini de sanat yapıtları ile süslemek üzere ünlü Helen mimar ve heykeltıraşları bölgeye davet etmiştir. Mausolos'tan ötürü "mausoleum" sözcüğü Roma devrinde Augustus ve Hadrianus'un mezarları gibi en gözde anıt mezarlar için kullanılmıştır. Günümüzde de bu terim modern dünyanın anıtsal mezarları için de kullanılmaktadır.

Mausolos çocuksuz ölünce krallığı karısı Artemisia'ya kalır. Onun da ölümünden sonra kardeşi İdrieos yönetime geçer. İdrieos hastalanıp ölünce yerini karısı Ada alır ancak Hekatomnos'un üçüncü oğlu Piksodaros, Ada'yı Halikarnassos dışına sürgün eder. Piksodaros Pers yanlısı biri olduğundan yönetimi paylaşacağı bir satrap gönderilmesini ister. Piksodaros'un ölümüyle Persli Satrap Orontobates Halikarnassos'a egemen olur.

Hekatomnos'un kızı Ada, Halikarnassos'dan sürüldükten sonra Alinda kraliçesi olmuştur. İskender MÖ 334 yazında Karya'ya gelince, Halikarnassos'u yerle bir eder ve bu kenti Ada'ya geri verir. İskender'in erken ölümü üzerine Karya bölgesi önce I. Antigonos'un, MÖ 301 yılından sonra Lisimahos'un, MÖ 281 yılı sonrasında ise Seleukos'un eline geçer. Bu arada Kaunos, Halikarnassos ve Mindos gibi kıyı kentler Ptolemaioslar tarafından işgal edilir. MÖ 190 yılında Roma ve müttefiki Rodos ile Pergamon ve III. Antiohos arasında Magnesia yöresinde yapılan ve Antiohos'un yenilgisiyle sonuçlanan savaştan sonra imzalanan Apamea Antlaşması ile Maiandros'un güneyindeki tüm Karya ve Kuzey Likya Rodos'a, kuzeyindeki dar şerit ise Pergamon'a bırakılmıştır. Bu antlaşmaya göre Herakleia, Euromos, İasos, Milasa, Bargilia, Mindos, Halikarnassos, Pedasa ve Knios gibi kentler ise özgür bırakılmıştır.

Karya'daki Rodos egemenliği huzursuzluklara neden olmuş ve Üçüncü Makedonya Savaşı'nın bitmesiyle birlikte MÖ 167 yılında Karya, Roma'nın isteği üzerine yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Pergamon Kralı III. Attalos'un MÖ 133 yılında vasiyet yoluyla bütün topraklarını Roma'ya bırakması ile Karya bölgesi, Roma'nın Asya eyaletinin bir parçası olmuştur. Romalı diktatör Lucius Cornelius Sulla zamanında ise Pisidia korsanlarını cezalandırmak üzere Roma bölgeye hâkim olur. Karya bölgesi bir süre ayrı bir eyalet olarak yönetilir.

MS 4. ve 5. yüzyıllarda Karya bölgesinin iç kısımlarının Hristiyanlaşmaya başladığı ve Hristiyanların gizlendiği kentler olarak da Afrodisias ve Amyzon çevresi görülür. Bu kentler piskoposluk merkezi olarak bilinmektedir. MS 6. yüzyıldan itibaren bölge Hristiyanlaşmış Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde yer alır. MS 10. yüzyıldan itibaren Arap akıncılarının istilasına ve yağmasına maruz kalır. Yine MS 10. yüzyıldan itibaren Rodos ve Rodos ile birlikte Venedik ve Ceneviz hâkimiyeti görülür. Öyle ki bu hâkimiyet belli bazı noktalarda II. Mehmed'in fethine kadar sürer. İç kesimde özellikle dağlık kesime Türkmenlerin yerleştiği ve daha sonra Menteşe Beyliği'ni oluşturdukları bilinmektedir.

Dil ve yazı

Kimi günümüz bilim insanları Karyalıları Luvilerin devamı olarak görmek isterler. Ancak Karya yer adları ve dinleri bu halkın Luviler gibi Hint-Avrupa karakterli bir dil konuşmadıklarına işaret ederler. Karya'da konuşulan dil Karca hakkında bilgiler çok kısıtlıdır ve bu dil henüz çözülememiştir.

Batı Anadolu halklarından Karyalıların dillerine ve yazılarına ilişkin erken dönem örnekleri Anadolu dışında Mısır'da ele geçmiştir. MÖ 591 yılında II. Psamtik'in Nübye seferinde görevlendirdiği Karyalı paralı askerler, Mısır'daki kayalar ve mabetler üzerine yazdıkları yüzlerce grafitti bırakmışlardır. MÖ 6. yüzyıla tarihlenen Karca yazıtlı vazo ve çömlek parçalarına Anadolu'da da rastlanır ancak bu yazıtlar sıklıkla MÖ 5.- 4. yüzyıllar arasına tarihlenirler. Karya bölgesinde ise Euromos, Khalketor, Labranda, Kyndia, Kaunos ve Milas yakınlarında Sinuri kutsal alanında bulunan örnekler mevcuttur.

1996 yılında Kaunos Apollon kutsal alanında üzerinde Karca ve Grekçe olarak iki dilde yazılmış metin bir stel bulunmuştur. Bu stelde Grekçedeki "Kaunos" yerine Kar dilinde kentin yerel ismi olan "Kbid" okunmaktadır. Bu yazıt sayesinde Karca çözümlenmiş sayılmaktadır. En azından söz konusu yazıt bu dilin çözümlenmesini daha emin bir koşula taşımıştır. Ancak dilin çözümleme düzeyi, kişi, yer adları analizlerinden ve çift dilli yazıtların getirdiği kazanımlardan öteye geçmemektedir.

Hint-Avrupa kökenli olan Karcada sözcük ve dil bilgisi yapısında Luvi etkisini gösteren unsurlar bulunur. Fenike alfabesindekilere benzer harflerle yazılmış Karcanın ellinin üzerinde yazım işareti bulunmaktadır.

Din

Bu bölgede en çok saygı gören tanrılar Zeus ve Apollon, tanrıçalar ise Leto, Artemis ve Afrodit'tir. Ana tanrıça inancı, Artemis ve Afrodit kültünden gelişir. Bu tanrıçalar öylesine Anadolu'ya özgü ve farklıdır ki tamamen toprağın bereketini temsil ederler. Zaman zaman da Anadolulu ana tanrıça, toprak ana Kibele, Luvicede "kadın" demek olan ana tanrıça Lada, Grekçedeki Leto ile özdeşleşir.

Artemis, Bargylia ve Kindya'da Artemis Kindyas adı altında tapım görürken, İasos'ta Artemis Astias olur. Tanrıça, Afrodit Karios olarak Afrodisias'ta, Afrodit Euploia olarak ise Kaunos'ta tapım görür.

Artemis'in kardeşi Apollon aynı şekilde yörede saygınlık gören tanrılardan biridir. Hitit ve Luvilerin baş tanrısı Teşup ile özdeşleşen Apollon, Anadolu Zeus'u gibi bazen çift başlı balta taşır. Apollon Alabanda'da "saygınlıkta eşit" anlamına gelen Apollon İsotimos olarak adlandırılır. Çoğu Karya kentinde bu iki kardeş tanrı Apollon ve Artemis'e Hydai, Amyzon ve Olimpos'ta olduğu gibi beraberce tapınılır. Homeros'un İlyada'sında bu tanrılar (Apollon, Artemis ve Afrodit), Troyalıların yanında çarpışırlar.

Bölgede Karyalıların ulusal tanrısı olan Zeus'a birçok farklı ad altında tapınılıyordu. Milasa'da Zeus Karios, Labraunda'da Zeus Labrandeus veya Zeus Stratios ve ayrıca Zeus Osogos, Alabanda, Keramos ve Stratonikeia'da Zeus Hrisaoris, İasos'ta Zeus İdrieus ve Zeus Megistos, Panamara'da Zeus Panamareus, Hidissos'ta Zeus Areios, Afrodisias'ta ise Zeus Nineodios adı altında tapınılıyordu. Karya'da her Karya şehir tanrısının başına bir "Zeus" ilave edilmiş, böylece de Zeus baştanrı olarak şekillendirilmiştir.

Kaynakça

Orijinal kaynak: karya. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler