Defi, hukuk sistemlerinde önemli bir yere sahip olan ve bir davada, bir talebe karşı ileri sürülen, talebin doğrudan reddini sağlamayan, ancak talebin yerine getirilmesini engelleyen veya geciktiren bir savunma aracıdır. Basitçe ifade etmek gerekirse, defi, borçlunun borcunu ödemekten kaçınmak için kullandığı bir yöntemdir, ancak bu kaçınma borcun varlığını inkar etmekten ziyade, borcun ifasını ertelemek veya tamamen ortadan kaldırmak yönündedir.
Defi, hukuk dilinde, bir alacak talebine karşı borçlunun ileri sürdüğü, borcun özünü etkilemeyen, ancak ifasını engelleyen veya geciktiren savunmadır. Defi, borcun varlığını kabul etmekle birlikte, borcun ifasını belirli şartlara bağlar veya erteler. Bir defi, alacaklının talep hakkını tamamen ortadan kaldırmaz, sadece geçici veya sürekli olarak talep hakkının kullanılmasını engeller.
Defiler, etki alanlarına ve ileri sürülme nedenlerine göre farklı türlere ayrılabilirler:
Borçlunun, borcunu zaten ödediğini iddia etmesidir. Bu durumda borçlu, borcun ödendiğini ispatlamakla yükümlüdür.
Borcun zamanaşımı süresinin dolduğu iddiasıdır. Zamanaşımı defi'i, borcun varlığını ortadan kaldırmaz, ancak borçlu, zamanaşımına uğramış bir borcu ödemek zorunda değildir.
Davanın, bakmakla görevli olmayan bir mahkemede açıldığını iddia etmektir. Bu defi, mahkemenin davaya bakma yetkisinin olmadığını ileri sürer.
Davanın, yetkili olmayan bir mahkemede açıldığını iddia etmektir. Görevsizlik defi'inden farklı olarak, yetkisizlik defi'i aynı yargı kolundaki bir mahkemenin yetkisinin sorgulanmasıdır.
Bir sözleşmede, taraflardan birinin kendi yükümlülüğünü yerine getirmeden karşı taraftan edimini talep etmesi durumunda, karşı tarafın kendi edimini yerine getirmekten kaçınma hakkıdır. Bu defi, Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Türk%20Borçlar%20Kanunu
Defi, genellikle davalı tarafından dava dilekçesine cevap dilekçesi ile veya duruşmada sözlü olarak ileri sürülür. Definin geçerli olabilmesi için, yasal süresi içinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmesi gerekir. Bazı durumlarda, defi ileri sürme hakkı, belirli bir süreyle sınırlı olabilir.
Defi'nin kabul edilmesi durumunda, alacaklının talebi ya tamamen reddedilir (örneğin, ödeme defi'i) ya da talep hakkının kullanılması geçici veya sürekli olarak engellenir (örneğin, zamanaşımı defi'i). Defi, davanın seyrini ve sonucunu önemli ölçüde etkileyebilir.
Türk hukukunda defi, özellikle Borçlar%20Hukuku ve Usul%20Hukuku alanlarında düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu, özellikle karşılıklı borç defi'i (ödemezlik defi'i) gibi konularda önemli hükümler içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ise, defi ileri sürme usulü ve sonuçları hakkında genel kurallar koymaktadır. Hukuk%20Muhakemeleri%20Kanunu
Defi kavramı, uluslararası hukukta da benzer bir anlama gelmektedir. Özellikle uluslararası ticari sözleşmelerde ve tahkim yargılamalarında, tarafların kendi yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmak için çeşitli defiler ileri sürmeleri mümkündür.
Defi ve itiraz sıklıkla karıştırılan iki kavramdır. Temel fark, itirazın talebin esasına yönelik olması, yani borcun hiç doğmadığı veya sona erdiği iddiasını içermesidir. Defi ise, borcun varlığını kabul etmekle birlikte, ifasını engelleyen veya geciktiren bir savunmadır.
Örneğin:
Bu makale, defi kavramını kapsamlı bir şekilde açıklamayı amaçlamaktadır. Ancak, hukuki konularda kesin bilgi almak için bir avukata danışmanız önemlidir.