tâlût ne demek?
Tâlût, Şaul veya Şaul Ben Kiş (שאול המלך, Şaul HaMelekh,
Kral Şaul) (:שָׁאוּל, Şaul,
:طالوت ,Tālūt),
'taki kitaplardan olan ve
ve 'da adı geçen MÖ 1047 ile MÖ 1007
yılları arasında 'nın ilk
kralıydı. Hakim tarafından krallığa
seçilen Şaul zamanında başkent 'tı. ile yaptığı savaş sonucu yaralandı ve oğlu
'ı kaybetti. Bunun üzerine savaş meydanında
öleceğini anlayan Şaul, düşmanın kılıcıyla ölmektense intihar etmeyi
yeğledi.
Şaul öldükten sonra yerine oğlu ve
hasımı taht için mücadele etti. Krallığının
ikinci senesinde öldürülünce yerine
geçti.
Şaul'un yaşamı ve hükümdarlığıyla ilgili hikâyeler
'ın 'nda yer alır.
Kur'an'da bahsi geçen âyetler
- Mûsâ’dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi (ne
yaptılar)? Hani, peygamberlerinden birine, “Bize bir hükümdar gönder
de Allah yolunda savaşalım” demişlerdi. O, “Ya üzerinize savaş farz
kılındığı halde, savaşmayacak olursanız?” demişti. Onlar,
“Yurdumuzdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz
halde Allah yolunda niye savaşmayalım” diye cevap vermişlerdi. Ama
onlara savaş farz kılınınca içlerinden pek azı hariç, yüz
çevirdiler. Allah zalimleri hakkıyla bilendir. (2, 246)
- Peygamberleri onlara, “Allah size Tâlût’u hükümdar olarak gönderdi”
dedi. Onlar, “O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz
hükümdarlığa ondan daha lâyığız. Ona zenginlik de verilmemiştir”
dediler. Peygamberleri şöyle dedi: “Şüphesiz Allah onu sizin
üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı.” Allah
mülkünü dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla
bilendir. (2, 247)
- Peygamberleri onlara şöyle dedi: “Onun hükümdarlığının alameti size
o sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur
ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar
vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanmış kimselerseniz bunda
şüphesiz, sizin için kesin bir delil vardır.” (2, 248)
- Tâlût ordu ile hareket edince, “Şüphesiz Allah sizi bir ırmakla
imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu
tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka.” dedi.
İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve onunla
beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) “Bugün bizim
’a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz
yok.” dediler. Allah’a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı
geçenler) ise şu cevabı verdiler: “Allah’ın izniyle büyük bir
topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah
sabredenlerle beraberdir”. (2, 249)
- (Tâlût’un askerleri) Câlût ve askerleriyle karşı karşıya gelince
şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı
sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et.” (2, 250)
- Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar.
, Câlût’u öldürdü. Allah ona (Davud’a)
hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer
Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı,
yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf
sahibidir. (2, 251)
Kaynakça
Dış okumalar
[Kategori:MÖ
- yüzyıl liderleri](Kategori:MÖ_11._yüzyıl_liderleri "wikilink")
Orijinal kaynak: tâlût. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Kategoriler