postmodernite ne demek?

Postmodernite (diğer söyleniş biçimleriyle post-modernite ya da postmodern durum), postmodernizmin toplumsal ve kültürel yansımalarını ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bu terim, 20. yüzyıl sonu ve 21. yüzyıl başlarında yaşanan hayatın eşsiz niteliklerinin bir sonucu olan çağdaş sanat, kültür, ekonomi ve toplumsal durumun aldıkları görünüme atfen filozoflar, sosyal bilimciler ve sanat eleştirmenleri tarafından kullanılır. Postmodern durumu yaratan bu nitelikler arasında küreselleşme, tüketimcilik, otoritenin küçük parçalara ayrılması ve bilginin metalaştırılması sayılabilir.

Postmodernizm ve postmodernite

Postmodernite ve postmodernizm aynı anlama gelmez. Postmodernite bir varoluş hali veya koşulunu betimlerken ya da kurumlar ve koşullardaki değişimlerle ilgiliyken (Giddens 1990); postmodernizm estetik, yazınsal, siyasi ve sosyal bir felsefeyi ifade eder. Postmodernizm "kültürel ve entelektüel bir fenomendir"; postmodernite ise bu felsefenin toplumdaki sosyal ve siyasi yansımalarına odaklanır.

Terimin kullanımı

Postmodernite terimi birkaç farklı anlama gelecek biçimde kullanılır. En yaygın kullanımında postmodernite, -özellikle postmodern sanat ve postmodern mimariye atıfta bulunulurken- postmodern olma durumu veya koşulu (modern olana ardıl olan ya da ona tepki olarak ortaya çıkan) olarak tanımlanır. Felsefe ve eleştirel teoride postmodernite, moderniteden sonra var olan toplumun durum veya koşullarını ifade eder. Bununla ilişkili başka bir terim, modernizme tepki olarak ya da postmodern duruma yanıt olarak ortaya çıkan hareketler ve felsefî görüşlerle ilgilenen postmodernizmdir.

Birçok postmodernite kuramcısı, postmoderniteyi (Sanayi Devrimi veya Aydınlanmayla özdeşleşmiş bir dönem/durum olarak tanımlanan) modernitenin sona erme nedenlerine işaret eden tarihsel bir durum olarak görür. Modernitenin projelerinden birinin -toplum ve sanat hayatının farklı cephelerine akılcılık (rasyonalite) ve hiyerarşi ilkelerinin katılmasıyla başarılabileceği düşünülen- ilerlemeyi teşvik etmek olduğu söylenir. Terimin bu biçimde kullanımı Jean-François Lyotard ve Jean Baudrillard'e atfedilir. Lyotard moderniteyi, “ilerleme peşinde sürekli değişim” olarak nitelendirilen kültürel bir durum olarak anlar ve postmodernite de bu sürecin doruğa -sürekli değişimin statüko halini aldığı ve ilerleme fikrinin modası geçmiş hale geldiği bir noktaya- varmasını temsil etmektedir. Ludwig Wittgenstein'in mutlak ve tam bilginin olanaklılığı üzerine yaptığı eleştirinin ardından, Lyotard da pozitivist bilim, Marksizm ve yapısalcılık gibi ilerlemenin çeşitli büyük anlatılarının; ilerleme yaratan yöntemler olarak ‘‘ölmüş’’ olduklarını tartışır.

Edebiyat eleştirmeni Fredric Jameson ve coğrafyacı David Harvey post-moderniteyi geç dönem "kapitalizm"i ya da "esnek kümülasyon"; başka bir deyişle finansal kapitalizmi takip eden kapitalizm evresi ile tanımlamışlardır. Bu kapitalizm evresi, yüksek derecede sermaye ve emek hareketliliği ve Harvey’in "zaman ve mekân sıkıştırması" olarak adlandırdığı fenomenle ifadesini bulur. Bu evrenin İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik düzeni tanımlayan Bretton Woods sisteminin çöküşüyle aynı zamana denk geldiğini ileri sürerler.

Birçok filozof, özellikle de kendilerini "modern projenin" içinde görenler, post-modernite terimini karşıt bir biçimde "post-modern fikirlere sahip olmanın varsayılan sonuçları" anlamında kullanırlar. En belirgin biçimde Jürgen Habermas ve post-modernitenin uzun süredir var olan Aydınlanma karşıtı fikirlerin yeniden dirilişini temsil ettiğini savunan diğer filozoflar bu görüştedir. "Post-modernite" terimi aynı zamanda Uluslararası Biçeme yanıt olarak 1950’lerde başlayan mimari dönemi ya da türler arasındaki keskin ayrımların terk edilmesi, "yüksek" ve "düşük" sanat ve global köy fikrinin ortaya çıkışı ile betimlenen sanatsal bir dönemi ifade etmek için kullanılır. Postmodernitenin; şehir mimarisinde çevredeki binalardan, dekoratif biçimlerde tarihten esinlenmek üzere dış cephe süslemelerinin yeniden gündeme gelmesi ve Sidney Opera Binası ve Frank Gehry’nin binalarındaki gibi dikey olmayan açıların kullanımı ile belirlendiği söylenmektedir.

Bazı eleştirilerde, "post modernizm" tamamen kinik (şüpheci) bir inanç, neden ve sonucun sona ermesi ve düzen yokluğu olarak tanımlanır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  • Anderson, Perry (1998) The Origins of Postmodernity, London: Verso
  • Giddens, Anthony (1990) The Consequences of Modernity, Cambridge: Polity Press.
  • Giddens, Anthony (1991) Modernity and Self Identity, Cambridge: Polity Press.
  • Bauman, Zygmunt (2000) Liquid Modernity. Cambridge: Polity Press.
  • Beck, Ulrich (1986) Risk Society: Towards a New Modernity.
  • Benhabib, Seyla (1995) "Feminism and Postmodernism" in (ed. Nicholson) Feminism Contentions: A Philosophical Exchange. New York: Routledge.
  • Judith Butler Butler, Judith] (1995) "Contingent Foundations" in (ed. Nicholson) Feminist Contentions: A Philosophical Exchange. New Yotk: Routledge.
  • Manuel Castells (1996) The Network Society.
  • Hicks, Stephen R. C. (2004) Explaining Postmodernism: Skepticism and Socialism from Rousseau to Foucault (ISBN 1-59247-646-5).
  • Harvey, David (1990) The Condition of Postmodernity. An enquiry into the origins of cultural change, Oxford: Blackwell.
  • Ihab Hassan, From Postmodernism to Postmodernity: the Local/Global Context (2000), text online.
  • Jean-François Lyotard (1979), "La Condition postmoderne: Rapport sur le savoir" (The Postmodern Condition: A Report on Knowledge)

Orijinal kaynak: postmodernite. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler