molloy ne demek?

Molloy, Samuel Beckett'ın ilk defa 1951'de yayımlanmış romanı.

Fransızca yazılmış olan roman İngilizce'ye Beckett ve Patrick Bowles tarafından çevrildi. Paris'te yazılan roman, Malone Ölüyor ve Adlandırılamayan ile birlikte, 1946 - 1950 yılları arasında tamamlanmış olan bir üçlemenin parçasıdır. 20. yüzyılın en önemli eserleri arasında sayılan bu üçleme aynı zamanda Becektt'ın da en önemli dram dışı eseridir.

Konu özeti

Romanın geçtiği yer belirsizdir, ancak Beckett'ın doğum yeri olan İrlanda olduğu düşünülür. Kitap iki farklı karakterin iç monologlarından oluşur. Öykü ilerledikçe bu iki karakterin geçmişlerinin ve düşüncelerinin birbirine benzer olduğu görülür; aralarındaki tek fark isimleridir.

Romandaki kısıtlı olay örgüsü bu iki karakterin iç monologları ile anlatılır. Bu monologların ilki iki paragraftan oluşur. Bu iki paragraftan ilki ikinci sayfada sona erer. İkincisi ise 80 sayfa devam ederek ilk bölümün sonunda biter.

İlk monolog Molloy adında eski bir serseriye aittir. Molloy artık "annesinin evinde yaşamakta" ve "geride bıraktığı şeylerden, örneğin vedalarından bahsederek ölmeyi bitirmek" için yazmaktadır. Annesini bulmak için geri dönmeden önce yaptığı bir yolculuğu anlatır. Büyük bölümünü bisikletiyle yaptığı bu yolculukta, bisiklet üzerinde dinlenmesi ahlaksızca bulunduğu için tutuklanır ancak gayriresmî şekilde serbest bırakılır. İsimsiz bir ülkede, isimsiz şehirler arasında dolaşırken garip karakterlerle karşılaşır: asası olan yaşlı bir adam, bir polis memuru, bir hayır kurumu çalışanı, bisikletiyle çarparak öldürdüğü bir köpeğin adını hatırlayamadığı sahibi (""Bayan Loy... ya da Lousse, unuttum, ilk adı Sophie gibi bir şeydi"), âşık olduğu bir başka kadın ("Ruth ya da belki Edith"). Bisikletini bırakır ve herhangi bir yön belirlemeden yürümeye başlar. Ormanda kömür yakan "genç bir yaşlı adama" rastlar, kafasına sertçe vurarak onu öldürür. Sonunda, onu bulunduğu odaya götüren biriyle karşılaşır.

İkinci monolog ise, patronu olan gizemli Youdi tarafından Molloy'u bulmakla görevlendirilen, Jaques Moran adında bir özel dedektifte aittir. Moran, adı kendisi gibi Jacques olan inatçı oğlunu da yanına alarak yola çıkar. Kırlık alanda dolaşmaya başlarlar, ancak yolculukları kötü hava şartları, tükenen yiyecek kaynakları ve Moran'ın güçten düşmesiyle git gide zorlaşır. Oğlunu bisiklet satın almaya gönderen Moran bu sırada birden karşısında beliren bir adama rastlar. Romanın bu noktasında Moran pek çok garip teolojik soru sorar ve bu durum delirmeye başladığını gösterir. Evine geri getirilmiş olan perişan ve işe yaramaz durumdaki Moran, şimdiki halinden bahsetmeye başlar. Tıpkı Molloy'un romanın başında kullandığı gibi, Moran da artık koltuk değnekleri kullanmaktadır. Ayrıca romanın burasında zaman zaman ortaya çıkan bir ses, Moran'a ne yapması gerektiğini söylemeye başlar. Roman Moran'ın bu raporu yazmaya nasıl başladığını anlatmasıyla sona erer. Ortaya çıkan bu ses ona, oturup yazmaya başlamasını söylemiş ve ilk baştaki şu cümleleri yazdırmıştır:

"Gece yarısı. Yağmur cama vuruyor."

Ancak Moran'ın sonraki cümleleri şöyledir:

Gece yarısı değildi. Yağmur yağmıyordu.

Böylece Moran sesin emrine girerek gerçeklikten uzaklaşmış olur. Bu durum Molloy karakterinin de nasıl ortaya çıktığının göstergesi olabilir.

Kitaptaki akışın birinci bölümden ikinci bölüme doğru oluşu, okuru romandaki zaman sırasının da böyle olduğunu düşünmeye yönlendirir. Ancak ikinci bölümün zamansal açısından birinciden daha önce olduğunu düşünen okurlar da vardır.

Karakterler

Molloy artık yatalak olan deneyimli bir serseridir. "Hiçbir şeyi olmayana, pisliğin tadına varmamak yasaktır." der. Şaşırtıcı biçimde iyi eğitimlidir. Başka konularla birlikte coğrafya da okumuştur ve "yaşlı Geulincx" hakkında bilgilidir. Bazı acayip alışkanlıkları vardır. Bunlardan birisi olan çakıl taşı emme huyunu Beckett uzun bir paragraf boyunca anlatır. Ayrıca Molloy (ölmüş olup olmadığı belli olmayan) annesine karşı tuhaf ve hastalıklı bir bağlılık gösterir.

Moran ise bir özel dedektiftir. İkisine de hor davrandığı Martha adında bir hizmetçisi ve Jacques adında bir oğlu vardır. Ukaladır, aşırı düzenli ve disiplinlidir. Kiliseye saygısı ve yerel rahibe itaati samimiyetsizdir. Takip etmekte olduğu iş onu saçmalığın eşiğine getirir. Roman ilerledikçe vücudu sebepsiz yere gittikçe halsizleşir ve bu durum onu şaşırtır. Ayrıca adım adım deliliğe yaklaşmaktadır. Bu fiziksel ve zihinsel çöküş okuyucuya, Moran ve Molloy'un aynı kişiliğin iki farklı yüzü olduklarını, ya da Molloy'un anlattığı bölümü aslında Moran'ın yazmış olduğunu düşündürür.

İmalar ve diğer eserlere göndermeler

Molloy'da Beckett'ın diğer eserlerine, o eserlerdeki karakterlerin isimleri anılarak yapılan göndermeler vardır: "Ah tüm o hikâyeleri huzurlu olsam da size anlatsam. Kafamın içindeki nasıl bir kalabalık, nasıl bir can çekişen insan güruhu. Murphy, Watt, Yerk, Mercier ve tüm diğerleri." (II. bölüm)

Beckett'ın birçok eserinde olduğu gibi Molloy'da da Dantevari görüntüler bulunur. Birinci bölümde Molloy kendini Belacqua (Purgatorio, Kanto IV) ve Sordello (Purgatorio, Kanto VI) ile karşılaştırır. Ayrıca Purgatorio'daki pasajlara benzer şekilde, Molloy sık sık güneşin çeşitli konumlarını anlatır.

Molloy'un Ulysses'in gemisinden bahsetmesi de James Joyce'un aynı isimli romanına göndermedir. Beckett yakın arkadaşı ve akıl hocası olan Joyce'a Finnegans Wake'i tamamlamasında yardımcı olmuştu.

Dış bağlantılar

Kaynakça

Orijinal kaynak: molloy. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler