kolera ne demek?

Kolera, Vibrio cholerae isimli bakteri türünün bazı suşlarının neden olduğu bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığıdır.12 Hiç belirti göstermeyebileceği gibi hafif ya da ağır seyredebilir.3 Klasik belirtisi birkaç gün süren büyük miktarlarda sulu ishaldir.4 Kusma ve kas krampları da eşlik edebilir.5 İshalin şiddetine bağlı olarak saatler içinde dehidratasyon ve elektrolit dengesizliği oluşabilir.6 Bu durum gözlerin içe çökmesi, ciltte soğukluk ve elastikliğin azalması ile el ve ayak derisinde buruşmaya yol açar.7 Dehidratasyon deri renginin maviye dönmesine sebep olabilir.8 Belirtiler bakterinin vücuda alınmasından iki saat ile beş gün sonrasında başlar.9

Koleranın etkeni olan Vibrio cholerae bakterisinin hastalık yapma özelliği alt tiplerine göre değişiklik gösterir.10 Kolera çoğunlukla bakteriyi içeren insan dışkısının su ve yiyeceklere karışması ile yayılır.11 İyi pişmemiş deniz ürünleri önemli bir bulaş sebebidir.12 İnsan kolera bakterisinin tek konağıdır.13 Risk faktörleri arasında yetersiz sanitasyon, temiz içme suyuna ulaşım zorlukları ve yoksulluk bulunur.14 Kolera tanısı dışkı (gaita) testi ile konabilir.15 Hızlı test çubukları mevcutsa da kesinliği daha düşüktür.16

Koleradan korunma yollarının başında sanitasyon ve temiz su temini gelir.17 Ağız yoluyla verilen kolera aşıları yaklaşık altı ay koruma sağlar.18 Bu aşılar aynı zamanda E. coli bakterisinin sebep olduğu ishali de önlemektedir.19 Ağızdan sıvı tedavisi (oral rehidratasyon tedavisi) koleranın başlıca tedavi yöntemidir. Bu tedavide kaybedilen su ve elektrolitlerin hafif şekerli ve tuzlu çözeltilerle yerine konması amaçlanır.20 Çinko takviyesi çocuklarda fayda sağlar.21 Ağır vakalarda Ringer laktat çözeltisi gibi damar içi sıvı takviyeleri ile antibiyotik tedavisi de gerekebilir.22 Hangi antibiyotiğin koleraya etki ettiğinin test edilmesi ilaç seçimine yardımcı olmaktadır.23

Kolera yılda 3-5 milyon insanı etkilemekte ve 28.800-130.000 ölüme yol açmaktadır.2425 Bir pandemi olarak sınıflandırılsa da yüksek gelirli ülkelerde nadir görülür.26 Çoğunlukla çocuklar etkilenmektedir.2728 Kolera salgınları kısa sürede hızla yayılabildiği gibi (epidemi) belli bölgelerde sürekli ve sabit yoğunluklu bir şekilde (endemik) seyredebilir. Afrika ve Güneydoğu Asya halen hastalık riskinin bulunduğu bölgelerdir.29 Ölüm riski genel olarak %5'in altındadır, ancak %50'ye kadar çıkabilir.30 Tedaviye ulaşılamaması ölüm oranlarının artmasına sebep olmaktadır.31

Koleranın en eski anlatımları MÖ 5. yüzyıldaki Sanskrit metinlerinde bulunmuştur.32 İngiliz hekim John Snow'un 1849-1854 yıllarında yaptığı kolera araştırması epidemiyoloji alanında önemli gelişmelerin sağlanmasına neden olmuştur.3334 Son 200 yılda yedi büyük salgına yol açan kolera milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştır.35 1817′de Japonya’da, 1826′da Moskova’da, 1831′de Berlin’de, Paris’te ve Londra’da salgınlar başlamıştır. Sonrasında Londra’dan göçmenlerle Kanada’ya ulaşan salgınlar birçok insanın ölümüne neden olmuş ve ardından 1892 yılında Hamburg’da salgın yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en büyük kolera salgınları36 1892-1894 salgını ile37 1912-1913 Balkan Savaşları sırasında yaşanmıştır, ordu personeli ve muhacirler arasında ciddi zayiata sebep olmuştur.38

Tedavi

Ölüm riski çok yüksek olan ve bugün hâlâ binlerce insanın ölümüne yol açan koleranın tedavisi aslında fazlasıyla basittir. "Oral rehidrasyon tedavisi" (ağızdan sıvı tedavisi) olarak da adlandırılan tedavi ile kolera hastaları kısa sürede sağlıklarına kavuşabilirler. Bu tedavide, kaybedilen su ve elektrolit (sodyum, potasyum, klor, bikarbonat) kaybını yerine koyabilmek ve normal beslenemeyen hastaya enerji sağlayabilmek amacıyla, hastaya vücudun normal sıvı-elektrolit dengesine eşdeğer (izotonik) bir tür tuz ve glikoz karışımı içirilir. Herhangi bir şey içemeyecek durumda olan daha ağır hastalara (toplam hastaların yaklaşık %10-20'si) ise karışım damardan verilir. Durumu çok ağır ve acil olan hastalara ise tetrasiklin ve tetrasiklin benzeri antibiyotiklerle antibakteriyel tedavi uygulanır.

Antibakteriyel ilaç tedavisi

Erken dönemde ağızdan uygulanacak etkin bir antibakteriyel ilaç ile 48 saat içinde Vibrio cholerae basillerinin yok edilmesi, dışkı hacminin %50’ye varan oranlarda azaltılması ve ishalin durdurulması mümkündür. Hangi ilacın seçileceğini hastalığa yakalananların dışkı örneklerinden yalıtılan V. cholerae suşunun hangi antibakteriyel(ler)e duyarlı olduğu belirler.

Salgın Sebebi Olan V. Cholerae Suşlarının Genellikle Duyarlı Olduğu Antibakteriyel İlaçlar Şunlardır:

Kalıcı dişlerinin tamamını henüz çıkarmamış (genellikle 8 yaşından küçük) çocuklara yönelik tedavide tetrasiklin, düşük olasılıkla da olsa dişlerde kalıcı renk bozukluklarına yol açmak gibi bir yan etkisi olduğu için, tercih edilmeyebilir.

Önlem

Her şeyden önce su kaynaklarının ve içme suyunun temiz olması çok önemlidir. Eğer kullanılacak suyun temizliğinden şüphe varsa, suyun önce kaynatılıp sonra kullanılması daha sağlıklı olacaktır. Dışkıların hijyenik bir biçimde yaşama ortamından uzaklaştırılması, düzgün bir kanalizasyon sistemi çok önemli bir faktördür. Pişmemiş yiyeceklerin yenmemesi, çiğ gıdalardan uzak durmak ve özellikle çiğ balık ve kabuklu deniz ürünlerinin tüketilmemesi koleraya karşı korunmak için önemlidir.

Aşı

Her ne kadar bazı ülkelerde kolera aşıları mevcut olsa ve uygulansa da (Dukoral, Mutacol vs.), bu aşıların hastalığa karşı güçlü bir bağışıklık geliştirdikleri söylenemez. Geçmişteki kolera aşılarından daha iyi bir bağışıklığı sağlasalar ve daha az yan etki barındırsalar da, bu aşılar hâlâ ideal seviyeye ulaşamamıştır ve bu yüzden de birçok ülkede kullanılmamaktadır. İdeal bir kolera aşısı için yapılan araştırmalar hâlâ devam etmektedir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Orijinal kaynak: kolera. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Halaçoğlu, Ahmet, Balkan Harbi Sırasında Rumeli'den Türk Göçleri (1912-1913), 3. Baskı, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 2014, ISBN 978-975-16-2958-6 s. 142

Kategoriler