aisu ne demek?

AİDS (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu)

AİDS ya da AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome), HIV (Human Immunodeficiency Virus - İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) virüsünün neden olduğu, bağışıklık sistemini zayıflatarak fırsatçı enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale getiren bir sendromdur. AİDS, HIV enfeksiyonunun en ileri aşamasıdır.

Tarihçe

AİDS ilk olarak 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) genç, sağlıklı erkeklerde nadir görülen bir zatürre türü (Pneumocystis carinii pnömonisi) ve Kaposi sarkomu vakalarının artmasıyla fark edilmiştir. Bu vakaların bağışıklık sistemlerinin çökmüş olduğu tespit edilmiştir. 1983 yılında ise HIV virüsü, AİDS'e neden olan etken olarak tanımlanmıştır.

Etyoloji (Nedenler)

AİDS'in temel nedeni HIV virüsüdür. HIV, bağışıklık sisteminin önemli hücrelerinden olan CD4 T hücrelerine saldırır ve onları yok eder. CD4 hücreleri, bağışıklık sisteminin koordinasyonunda ve diğer bağışıklık hücrelerinin aktive edilmesinde kritik bir rol oynar. CD4 hücrelerinin sayısının azalması, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve AİDS'e yol açar.

Bulaşma Yolları

HIV virüsü, vücut sıvıları (kan, sperm, vajinal sıvılar, anne sütü) yoluyla bulaşır. En sık görülen bulaşma yolları şunlardır:

  • Cinsel İlişki: Korunmasız vajinal, anal veya oral ilişki.
  • Kan Transfüzyonu: Kontamine kan veya kan ürünlerinin transfüzyonu (gelişmiş ülkelerde tarama yöntemleri sayesinde bu risk çok düşüktür).
  • Enjektör Paylaşımı: Uyuşturucu madde kullanımı sırasında kontamine enjektörlerin paylaşımı.
  • Anneden Bebeğe: Hamilelik sırasında, doğum sırasında veya emzirme yoluyla anneden bebeğe geçiş.
  • Dövme ve Piercing: Steril olmayan ekipmanlarla yapılan dövme ve piercing işlemleri.

HIV virüsü, tükürük, ter, gözyaşı veya idrar yoluyla bulaşmaz. Ayrıca, aynı ortamda bulunmak, tokalaşmak, sarılmak, aynı tuvaleti kullanmak veya aynı havuzu paylaşmak gibi sosyal temaslarla da bulaşmaz.

Belirtiler

HIV enfeksiyonu ve AİDS'in belirtileri, enfeksiyonun evresine göre değişiklik gösterir.

  • Akut HIV Enfeksiyonu: Virüsün vücuda girmesinden sonraki ilk haftalarda grip benzeri belirtiler (ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kas ağrıları, lenf bezlerinde şişme, döküntü) görülebilir. Bu evrede virüs yükü çok yüksektir ve bulaşıcılık riski de yüksektir.
  • Kronik HIV Enfeksiyonu (Asemptomatik Evre): Akut enfeksiyon belirtileri geçtikten sonra, yıllarca belirti görülmeyebilir. Bu evrede virüs aktif olarak çoğalmaya devam eder, ancak bağışıklık sistemi bir süre daha virüsü kontrol altında tutabilir.
  • AİDS: Bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıfladığı evredir. Fırsatçı enfeksiyonlar (örneğin, pnömoni, tüberküloz, kandidiyazis) ve bazı kanser türleri (örneğin, Kaposi Sarkomu, lenfoma) ortaya çıkar. AİDS evresindeki hastalarda kilo kaybı, kronik ishal, gece terlemeleri, sürekli yorgunluk, hafıza problemleri gibi belirtiler de görülebilir.

Tanı

HIV enfeksiyonunun tanısı, kan testleri ile konulur. En sık kullanılan testler şunlardır:

  • ELISA (Enzyme-Linked Immunosorbent Assay): HIV antikorlarını tespit eder.
  • Western Blot: ELISA ile pozitif sonuç alınan örneklerin doğrulanması için kullanılır.
  • PCR (Polymerase Chain Reaction): Virüsün genetik materyalini tespit eder. Özellikle erken dönemde veya bebeklerde antikor oluşumu yeterli olmadığında kullanılır.

CD4 hücre sayısı da enfeksiyonun ilerlemesini takip etmek için önemlidir.

Tedavi

AİDS'in kesin bir tedavisi henüz bulunmamaktadır. Ancak, antiretroviral tedavi (ART) ile HIV virüsünün çoğalması kontrol altına alınabilir, bağışıklık sistemi güçlendirilebilir ve AİDS'e ilerleme yavaşlatılabilir. ART, farklı mekanizmalara sahip birçok ilacın kombinasyonundan oluşur. Erken tanı ve tedavi ile HIV ile yaşayan insanlar sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilirler. ART, aynı zamanda HIV'in başkalarına bulaşmasını da önler (TEDAVİ=ÖNLEME).

Önleme

AİDS'i önlemenin en etkili yolları şunlardır:

  • Cinsel İlişkide Korunma: Her türlü cinsel ilişkide kondom (prezervatif) kullanmak.
  • Enjektör Paylaşımından Kaçınma: Uyuşturucu madde kullanımı sırasında kesinlikle enjektör paylaşmamak.
  • Kan Transfüzyonunda Güvenlik: Kan transfüzyonunun gerekli olduğu durumlarda, kanın güvenilir ve taranmış olduğundan emin olmak.
  • Anneden Bebeğe Bulaşmayı Önleme: HIV pozitif hamile kadınların antiretroviral tedavi alması ve doğum şeklinin (sezaryen) belirlenmesi.
  • PEP (Post-Exposure Prophylaxis): HIV ile temas sonrası (örneğin, şüpheli cinsel ilişki veya iğne batması) ilk 72 saat içinde başlanan antiretroviral ilaç tedavisi.
  • PrEP (Pre-Exposure Prophylaxis): HIV riski yüksek olan kişilerin (örneğin, HIV pozitif partneri olanlar) HIV enfeksiyonunu önlemek amacıyla düzenli olarak antiretroviral ilaç kullanması.

Toplumsal Algı ve Damgalama

AİDS, tarih boyunca büyük bir toplumsal damgalama ve ayrımcılığa yol açmıştır. Bilgi eksikliği ve korku, HIV ile yaşayan insanların sosyal hayattan dışlanmasına, iş bulmakta zorlanmasına ve hatta şiddete maruz kalmasına neden olmuştur. Doğru bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları, bu damgalamayı azaltmak ve HIV ile yaşayan insanların daha iyi bir yaşam sürmelerine yardımcı olmak için kritik öneme sahiptir.

Araştırma ve Gelişmeler

HIV ve AİDS konusunda yapılan araştırmalar, virüsün daha iyi anlaşılması, daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve nihayetinde bir aşı bulunması hedeflerine yöneliktir. Son yıllarda, uzun etkili antiretroviral ilaçlar, gen terapisi ve bağışıklık temelli tedaviler gibi alanlarda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

Kaynaklar

Kendi sorunu sor