Züht, İslam tasavvufunda ve ahlakında önemli bir kavramdır. Kelime anlamı olarak "dünyevi zevklerden, arzulardan ve gösterişten uzak durmak, kendini ibadete ve manevi gelişime adamak" şeklinde tanımlanabilir. Züht, bir nevi dünyadan el etek çekmek, ihtiyaçtan fazlasına sahip olmamak ve kalbi dünya sevgisinden arındırmaktır. Züht sahibi kişiye zahid denir.
Züht kavramı, İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren var olmuştur. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hayatı ve öğretileri, züht anlayışının temelini oluşturur. Sahabelerin birçoğu da dünyevi zevklere önem vermeyerek züht içinde bir yaşam sürmüştür.
Zamanla İslam dünyasının genişlemesi ve refah seviyesinin artmasıyla birlikte, züht anlayışı da farklı yorumlara tabi tutulmuştur. Özellikle tasavvuf düşüncesinin gelişmesiyle birlikte, züht daha derin ve kapsamlı bir anlam kazanmıştır.
Züht, temel olarak aşağıdaki ilkeler üzerine kuruludur:
Züht kavramı, farklı İslam alimleri ve mutasavvıflar tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bazılarına göre züht, dünyadan tamamen el etek çekmek ve inzivaya kapanmak anlamına gelirken, bazılarına göre ise dünya işleriyle meşgul olurken kalbi Allah'a bağlamak ve dünya sevgisinden uzak durmak demektir.
Günümüzde tüketim kültürünün ve maddeci anlayışın yaygınlaşmasıyla birlikte, züht kavramının önemi daha da artmıştır. Züht, insanları aşırı tüketimden, gösterişten ve dünya sevgisinden uzaklaşmaya teşvik ederek, daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.
İslam tarihinde birçok önemli zahid bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Züht, İslam ahlakında ve tasavvufunda önemli bir kavramdır. Dünyevi zevklerden uzak durmak, ihtiyaçtan fazlasına sahip olmamak, gösterişten kaçınmak ve kalbi dünya sevgisinden arındırmak zühtün temel ilkeleridir. Züht, insanları daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam sürmeye teşvik ederek, manevi gelişimlerine katkıda bulunur.