yapısalcılık ne demek?

Yapısalcılık

Yapısalcılık, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve dil, toplum, kültür gibi olguları, onları oluşturan temel yapılar ve sistemler aracılığıyla anlamaya çalışan bir düşünce akımıdır. Temelinde, her olgunun, parçalarının rastgele bir araya gelmesiyle değil, belirli kurallar ve ilişkiler çerçevesinde örgütlenmiş bir yapı olduğu fikri yatar.

Temel İlkeler:

  • Yapılar ve Sistemler: Yapısalcılık, her olgunun altında yatan temel yapıları ve sistemleri ortaya çıkarmayı hedefler. Bu yapılar, olguyu oluşturan parçalar arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin nasıl işlediğini belirler. Örneğin, bir dilin yapısı, dilin sesleri, kelimeleri ve gramer kuralları arasındaki ilişkilerden oluşur.

  • İlişkisellik: Anlamın, nesnelerin kendi içsel özelliklerinden değil, birbirleriyle olan ilişkilerinden kaynaklandığı savunulur. Bir kelimenin anlamı, diğer kelimelerle olan karşıtlığı ve benzerliğiyle belirlenir.

  • Eşzamanlılık (Senkroni): Yapısalcılık, bir olguyu belirli bir zaman diliminde, yani eşzamanlı olarak inceler. Geçmişteki değişimler (art zamanlılık - diakroni) yerine, o anki yapının nasıl işlediğine odaklanır.

  • Bilinçdışı Yapılar: Yapısalcılar, yapıların genellikle bireylerin bilinçli farkındalığı dışında işlediğini savunur. Bu yapılar, bireylerin davranışlarını, düşüncelerini ve algılarını şekillendirir.

Önemli Temsilciler:

  • Ferdinand de Saussure: Dilbilim alanındaki çalışmalarıyla yapısalcılığın temelini atmıştır. Dilin bir göstergeler sistemi olduğunu ve anlamın bu göstergeler arasındaki ilişkilerden doğduğunu savunmuştur.

  • Claude Lévi-Strauss: Antropoloji alanında yapısalcı yaklaşımı uygulamış ve farklı kültürlerdeki mitlerin, akrabalık sistemlerinin ve toplumsal kuralların altında yatan ortak yapıları ortaya çıkarmaya çalışmıştır.

  • Roland Barthes: Edebiyat, göstergebilim ve popüler kültür alanlarında yapısalcı analizler yapmıştır. Metinlerin ve kültürel ürünlerin anlamlarını, onları oluşturan göstergeler arasındaki ilişkiler aracılığıyla incelemiştir.

  • Jacques Lacan: Psikanaliz alanında yapısalcı bir yaklaşım benimsemiş ve bilinçdışını dilin yapısına benzer bir şekilde örgütlenmiş bir yapı olarak ele almıştır.

Eleştiriler:

Yapısalcılık, insan öznesini ve bireysel farklılıkları yeterince dikkate almadığı, tarihi ve kültürel bağlamı ihmal ettiği ve deterministik bir bakış açısına sahip olduğu yönünde eleştirilmiştir. Post-yapısalcılık, yapısalcılığın bu eksikliklerini gidermeye çalışan bir düşünce akımı olarak ortaya çıkmıştır.

Kategoriler