Toplumsal eşitlik, belirli bir toplum veya yalıtılmış bir grup içerisindeki tüm insanların belli açılardan aynı statüye sahip olmaları durumu. Toplumsal eşitlik, yasalar önünde eşit haklar (güvenlik, oy kullanma hakkı, konuşma ve toplanma özürlüğü, mülkiyet hakkı gibi) ve toplumsal mal ve hizmetlere eşit seviyede erişmeyi içerir. Aynı zamanda ekonomik eşitlik kavramlarını da içerir; yani eğitim, sağlık ve diğer toplumsal güvenliklere erişimi. Bununla beraber eşit fırsatlar ve yükümlülükleri de içerir, böylece toplumun bütününü kapsar.
Toplumsal eşitlik, yasal olarak zorunlu sosyal sınıfların veya kast sınırlarının olmamasını ve kişinin kimliğinin devredilemez bir parçasından doğan ayrımcılığın olmamasını gerektirir. Örneğin; cins, cinsiyet, ırk, yaş, cinsel yönelim, köken, kast veya sınıf, gelir veya mülk, dil, din, mahkûmiyet, görüş, sağlık veya engellilik yasalar önünde eşit olmayan muameleye gerekçe olamaz ve haksız bir şekilde fırsatları azaltılmamalıdır.
Toplumsal eşitlik, ekonomi veya gelir eşitliğinden ziyade toplumsal meseleleri ifade eder. "Eşit fırsatlar", serbest piyasa ekonomisi ile uyumlu, yeteneğe göre yargılanma olarak yorumlanır. Yatay eşitsizlik bir sorundur; yani aynı köken ve yetenekteki iki insanın eşitsizliği.
Mükemmel toplumsal eşitlik, gerçekte meydana gelmeyen bir ideal durumdur. Karmaşıklık ekonomisinde, yatay eşitsizliğin karmaşık sistemlerde doğduğu bulunmuştur.
Marksist felsefeye göre toplumsal eşitlik, kişisel gereksinimler ve yaşam tarzı alanında eşitlikçilik değil, sınıfların kaldırılması anlamında bir eşitliktir. Marksist düşünür ve Vladimir Lenin'den sonra SSCB liderliğini yürüten Josef Stalin bu durumu İdeolojik-Politik Önderlik Sorunları adlı eserinde 3 maddede açıklar;1
Kapitalizmi savunan bazı yazarlar zaman zaman marksist sosyalizmi, her şeyin eşitlikçilik ‘ilkesine’ tabi olduğu, eski bir çarlık kışlası gibi göstermeye çalışmışlardır. Marksizm bu konuda, insanların zevklerinin ve gereksinimlerinin nitelik ya da nicelik bakımından, ne sosyalizm döneminde, ne de komünizm döneminde eşit olmadığı ve olmayacağından hareket eder. Bundan, sosyalizmin, toplum üyelerinin gereksinimlerinin eşitlikçiliğini, eşitleştirilmesini, aynılaştırılmasını, onların beğenilerinin ve kişisel yaşam tarzlarının aynılaştırılmasını talep ettiği, Marksistlerin planlarına göre herkesin aynı giysiyi giymesi ve her birinin, aynı yemekleri aynı miktarda yemesi gerektiği sonucu çıkarmak; marksist yöntemle uyuşmayan durumlardır.
Orijinal kaynak: toplumsal eşitlik. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Eserler, Cilt-13, s. 308-309, İdeolojik-Politik Önderlik Sorunları, İnter Yayınları ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page