Edebiyatta tezat, birbirinin zıddı olan duygu, düşünce ve durumları; aralarında bir ilgi kurarak aynı cümlede, mısrada veya beyitte dile getirme sanatıdır. Hem nazımda hem de nesir de görülebilir.1 Ayrıca tıbak, mutâbakat, tatbîk ve tekâfu isimleriyle de bilinir.2
Tezat sanatının gerçekleşmesi için mutlaka birebir karşıt anlamlı sözcüklerin kullanılması gerekmez. Benzer şekilde, içinde karşıtanlamlı sözcükler olan her satırda da tezat sanatı yoktur. Tezat, şair veya yazarın bilinçli olarak kullandığı bir sanattır ve genellikle eserin bütününe yayılır.
Aşağıdaki örneklerde tezat sanatını meydana getiren sözcükler kalın yazılmıştır:
Aşk derdiyle hoşem elçek ilacımdan tabib
Kılma derman ki helâkim zehri dermanındadır -Fuzulî
<!-- -->Ben şairim o kamet-i mevzunu doğrusu
Sevmem desem de bil ki yalan söylerim sana -Nedim
<!-- -->Kani ol gül gülerek geldiği demler şimdi?
Ağlarım yadıma geldikçe gülüştüklerimiz -Mâhir
<!-- -->Bu harabatta Sâbit olamam sultanım
Dil-i viranımı yapsan da yıkılsam gitsem -Sâbit
<!-- -->Yağsın nesi varsa kâinatın
Yalnız şu derin sükût dinsin -Abdülhak Hâmid
<!-- -->Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları -Necip Fazıl Kısakürek
Tezat sanatına düzyazıda da rastlanır:
Orijinal kaynak: tezat. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.