türkler ne demek?

Türkler, Türkiye Türkleri veya Anadolu Türkleri, Türk vatandaşı veya çoğunlukla Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu'nun eski topraklarında yaşayan bir Türkî halk. Türkiye Anayasası Türkiye'de yaşayanları Türk vatandaşı olarak tanımlar.1

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından önceki dönemlerde elinde bulundurduğu coğrafi alanlar (başlıca Kosova, Kuzey Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Kıbrıs, Gürcistan, Irak, Suriye) üzerinde yaşayan ve Osmanlı yıkıldıktan sonra bu bölgelerde kalan büyük Türk azınlıklar da Türkler sınıfına girer. Bununla birlikte Avrupa'ya Türkiye'den göç ederek yerleşmiş olan Türk göçmen toplulukları (özellikle Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Avusturya, Belçika ve Danimarka'da bulunanlar) ile Kuzey Amerika ve Avustralya'daki Türk göçmenler de Türkler grubuna girmektedirler.

Milliyet tanımı

Millet ya da ulus, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluktur. Milliyet, bir millete veya devlete dahil olma durumudur. Bir devletin sınırları dahilinde doğmakla, ana-baba aracıyla veya vatandaşlık işlemleri sonucunda milliyet belirlenir.

Son değişikliklerden sonra, 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda vatandaşlığın tanımı 66. maddede aşağıdaki şekilde yapılmıştır:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10. maddesine göre

Etimoloji

Türk adının bilim çevrelerince kabul edilen ilk kullanımı 1. yüzyılda Pomponius Mela ve Plinius adlı Romalı tarihçilerce kaydedilmiştir. Azak'ın doğusunda yaşayan insanlar Turcae/Tyrcae adı ile kayda geçmiştir.234567 "Türk" (veya Türük, Török, Törk) adı Türkçe belgelerde ilk defa Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında 𐱅𐰇𐰼𐰜 (Türk)89 veya 𐰜𐰇𐰚:𐱅𐰇𐰼𐰜 (Kök Türük)1011 şeklinde geçer.

Türk adı, ilk dönemlerde belirli bir toplumun kavmî ismi olmak yerine siyasi mensubiyeti belirleyen bir isim olarak ortaya çıkar. Bu kelimenin "türe-" eyleminden, "töre" isminden türetildiği ve türeyen, töreli, tüzüklü (kanunlu) anlamına geldiği düşünülmektedir.12 Kelime zamanla güçlü, kuvvetli ve güzel anlamlarına da gelmiştir.1314 Türkî-i Çeşm (Güzel Göz), Türkî-i çin (güzel güneş) terkiplerinde de gördüğümüz Türk kelimesi özellikle Fars ve Arap şiirlerinde ortaya çıkar. Bir görüşe göre de Türk kelimesi hakanlar sülalesi olan Aşinaoğulları'nın unvanıdır ve bu sülaleye mensubiyet Türklükle anılır. Türk kelimesi ilk olarak Göktürk Devleti vasıtasıyla bir devletin adı olur ve bu devlete mensubiyeti bildirir.15

Altay dağlarının eteklerinde demircilik, maden işlemeciliği ve hayvan yetiştiriciliği yapan bir Türk boyuna Çinliler tarafından T'uküe denmiştir. Bu kelime içinde çoğul haliyle Türük kelimesini barındırmasıyla önemlidir. Nihayetinde bu kabile adı şimdiki kullanımı olan Türk ya da Türük şekliyle, 8. yüzyıla ait başlıca yazılı eserlerde geçer. Türk kelimesi "güçlü" ya da "güçlüler" anlamına gelmektedir. Müslüman halklar çok kez karşılaştıkları Tu-kiulerden başka boyların da aynı dili konuştuğunu fark edince hepsini Türk olarak adlandırmışlardır.16

Divanu Lugati't Türk'te Kaşgarlı Mahmud Türk kelimesini açıklarken, Nuh'un oğullarından birine Allah tarafından verilmiş bir isim olduğunu ifade eder ve Türk'ün halkının da bu isimle anıldığını eklemiştir. Allah'ın ordusuna Türk dediğini ve memnun olmadığı halklara cezalandırıcı olarak gönderdiğini eserinde yazmıştır.17 Ünlü Türkolog Arminius Vambery ve Jean Deny tarafından 1879'da Türk "türemek" yani "aniden beliren", "türeyenler" anlamında ifade edilmiştir. Türkolog Gerhard Doerfer Orhun Yazıtları'nda kullanıldığı anlamda Türk kelimesine "devletine bağlı" anlamını vermiştir.

Göktürkler, sadece devletlerini değil kendilerini de Türk diye tanımlayan ilk topluluktur. Orhun Yazıtları'nda Türk; güçlü, savaşçı, Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi, sadık gibi ifadelerle anılır.

Tarihçe

Türk tarihinin başlangıcı

Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının milletleşme süreci onların avcı-toplayıcılıktan çiftçi-çobanlığa geçmesi ile başlar.18 Türkleri oluşturacak insan topluluklarının MÖ 6000'lerde koyun yetiştiriciliğine başladığı düşünülmektedir.19 Bu tarih atlı göçebe Türk kültürünün başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu değişiklikler ile Anav kültürü ortaya çıkmıştır.

Türklerin atalarının MÖ 2500 ile MÖ 1700 yılları arasındaki Afanasiyevo kültürü ile başlayan ve MÖ 1700 ile MÖ 1200 yılları arasındaki Andronovo kültürü ile devam eden dolikosefal mongolitlerle ortak yönleri bulunmayan Brakisefal ırka dayandığını savunurlar. Bu ırkın savaşçı ve göçebe kültüre sahip olduğu, MÖ 1700 yılları sonrasında kitleler hâlinde Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasındaki bölgeye yayıldığı bilinmektedir.

Botai kültürünü Türklerle ilişkilendiren kaynaklara göre, süvari tekniğini bulan, yani modern anlamda at binen ilk kavim Türklerdir.2021 Çinliler de ata binmeyi MÖ 3. yüzyılda Hunlardan öğrenmişlerdir.22

Orta Asya dönemi

Göktürk Kağanlığı, Gök Türkler veya Kök Türkler,23 Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında (Türük) veya (Türk)2425 veya (Kök Türük2627 veya bazı yabancı kaynaklarda Türk) şeklinde geçer (Çince: 突厥 Pinyin: Tūjué; Wade-Giles: T'u-chüeh, Guangyun: dʰuət-kĭwɐt), 552-744 yılları arasında Orta Asya ve Çin'de hükümdarlık sürdüren kağanlık.

Türk adı ilk ortaya çıktığında günümüzdeki gibi bir ırk kavramını karşılamıyordu. Türk adı, t’ou-kiue biçiminde çevrilerek ilk olarak 6. yüzyıl Çin kaynaklarında görülür. Bunun aslının Moğolca çoğul biçiminde "Türk-üt" olduğu kabul edilir. Türkçedeki karşılığı ana kök güçtür. Dîvânu Lugâti't-Türk'te, olgunluk zamanı, olgunluk, gençlik çağının ortasındaki genç, sert ve cesur anlamlarına gelen türküt kelimesidir.28

6. yüzyıldaki ilk yazılı belge Bugut Yazıtı'dır. Eserin dili Soğdcadır ve yazıtın yüzeyinde dişi kurttan süt emen kolları kesilmiş bir çocuk canlandırılır. Anıt, 6. yüzyılın olaylarını anlatır ve Ergenekon destanını canlandırır. Anıttaki anlatılar, ayrıca bir Türk büyüğünün Çinli Han kayıtçısına anlatısına göre Çin belgelerinde de yer alır.29

Türk adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez 8. yüzyılda Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları'nda geçmektedir. "Türk" adıyla kurulmuş ilk ve Türk adını resmî devlet ismi şekliyle kullanan ilk Türk devletidir.3031 Devletin kurucusu ve ilk önderi Bumin Kağan'dır. Bumin Kağan'ın kardeşi İstemi Kağan ülkenin batı kanadını yönetirdi. Göktürkler komşuları olan Çin, Sasani (İran) ve Bizans İmparatorluğu ile askerî, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurdular.

Batı dünyasında ise 6. yüzyılda Yunan çevirisi ile Menandros Protekorda "tourkus" olarak geçmiştir.32

Oğuzlar, Oğuz Kağan Destanı'na göre 24 boydan ve Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk eserine göre 22 boydan oluşan en kalabalık Türk boyu.

Oğuz Kağan Destanı'na göre Oğuz boyları; 24 Oğuz boyunu önce iki kolda (Bozoklar ve Üçoklar) daha sonra Oğuz Han'ın 6 oğluna ve son olarak da onların 4 oğluna ayırmaktadır. Listelerin kaynakları, Kaşgarlı Mahmud ve

  1. yüzyılda yaşayan Reşideddin'e dayanmaktadır. Reşidüddin 24, Kaşgarlı Mahmud ise 22 boy saymaktadır.

Balkanlar dönemi

Hunlar

Türk boylarının Avrupa kıtasında, Balkanlardaki tarihleri MS 3. yüzyıla kadar kanıtlanmıştır. Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna'yı geçmişlerdir. Romalılardan karşılık görmeksizin Trakya'ya kadar ilerlemişlerdir. Roma imparatoru I. Theodosius'un ölüm yılı olan 395’te Hunlar yeniden Balkanlar’da hareketlenmişlerdir.33 Hunlar, MS 380 yılından itibaren Balkanlar’a egemenlik kurmuşlardır. Bölgenin büyük bir kısmında hâkim olan Hunlar, Slavlardan daha önemlidir.34

Balkanlar’da yerleşen Hun idari yapılanması, idarede ve devlet içindeki Türk kavimlerinin yanında, birçok Ural kavmi, Germen kavimleri (Gotlar, Gepidler vb.), Slavlar, Sarmatlar gibi birçok kavmin beraber yaşadığı bir yapı olmuştur.

MS 453 yılında Attila'nın ölümü ile beraber Balkanlar’da Hun gücü zayıflamış ve sonrasında da Hunların idaresi ortadan kalkmıştır.

Tuna Ön Bulgarları

VII. yüzyılda Türk asıllı Ön Bulgar kabileleri, hükümdarları Asparuh'un kumandasında Tuna'yı geçerek Batı Karadeniz ile Tuna nehri arasındaki bölgeye yerleşen Slavları hâkimiyetleri altına almışlardır.35

Balkanlar’ın doğusuna yerleşen Ön Bulgar boyları, devletleri içinde yaşayan büyük Slav nüfusuyla beraber yaşarken, bir süre sonra bu Slav boylarının kültürlerine doğru yönelip Slavlaşmışlardır.36

Doğudan, Asya içinden, Kuzey Karadeniz step bölgesi yoluyla birbiri ardından gelen atlı göçebe Türk kavimleri, ya burada Dac, Trak ve Slav aslından yerli halkla karışmış, ortadan kaybolmuş (11. yüzyılda Oğuz aslından Peçenekler ve Uzlar gibi), yahut askerî egemen sınıf olarak Kuzeydoğu Balkanlar’da güçlü devletler kurmuşlardır. Bu sonuncular arasında, bir Türk boyu olan Kutrigurların 7. yüzyılda kurmuş oldukları Bulgar Hanlığı özellikle anımsanmalıdır. Ön Bulgarların Dobruca'da bıraktıkları kitabelerde, hükümdar, “Han” unvanı ile anılır ve On iki Hayvanlı Türk Takvimi kullanılır. Bulgar Hanları 9-11. yüzyıllarda (1018'e kadar) Balkanlar'da Bizans İmparatorluğu'nun yerini almıştır. 13. ve 14. yüzyıllarda, yine Bulgaristan'da Kıpçak/Kuman aslından Slavlaşmış Terteri ve Şişman Hanedanları hâkim oldu.37

Peçenek ve Kuman Türk boyları

Ön Bulgarların Balkanlara gelişinden daha sonra 11. ve 12. yüzyıllarda Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz Türkleri, Balkanlara göç etmişler ve bunların bir kısmı 15. yüzyıla kadar toplu olarak varlıklarını korumuşlardır. O dönemde Kumanlarla ticaret yapan Avrupalılar için 2500 kadar kelimeyi içine alan bir Kumanca sözlüğün (Codex Cumanicus) hazırlanmış olduğu bilinmektedir.38

9. yüzyılın ilk yarısında, Hazar-Oğuz ittifakı baskısına dayanamayarak, kalabalık kitleler hâlinde İdil’i geçip yurtlarından çıkardıkları Macarların yerine, Don-Kuban havalisine gelmişlerdi (860-880 sıraları). Bu, büyük göçün ilk hareketi olmuştur. Macarları önlerinden süren Peçeneklerin gerisinde Oğuzlar, onların da gerisinde Kumanlar, Karadeniz'in kuzeyinden batıya yönelmişlerdir. İmparator K. Porphyrogennetos tarafından yazılan De Administrando Imperio’da (948-952’lerde) kaydedildiğine göre, Peçenekler 8 boy hâlinde idiler.39 10. yüzyıl ortalarında, Karadeniz’e dökülen nehirlerin kıyılarında olmak üzere, şöyle sıralanmışlardı: Çoban (Don), Tolmaç (Don’un denize döküldüğü bölgede), Külbey (Donets), Çor (Özi Nehri doğusu), Karabay (Özi-Bug arası), Ertim (Dinyester), Yula (Prut), Kapan (aşağı Tuna). İlk üçü Uzlar, Hazarlar, Alanlar ve Kırım bölgesi ile temas hâlinde; Yula boyu Macaristan, Kapan da Tuna Ön Bulgarları ile sınırdaş bulunuyordu.4041

Osmanlı Türkleri Balkanlara girmeden önce, 12-14. yüzyıllarda Kıpçak/Kumanların bölgede üstün tarihî rolü yeterince vurgulanmamıştır. Özellikle, Dobruca'dan Akkerman'a kadar step bölgesinde yerleşmiş ve Hristiyan dinine geçmiş olan Kıpçak/Kumanlar çeşitli hanedanlar kurmuşlardır. Bunlardan bir grup, 14. yüzyıl ikinci yarısında Dobruca-Varna bölgesinde bir beylik kurmuştur (Merkezi Kalliakra); Dobrotiç ve bir Kuman adı taşıyan kardeşi Çolpan'ın Dobruca Beyliği, 1388'de I. Murad'ı metbu tanımış, 1393'te I. Bayezid bu beyliği Osmanlı ülkesine katmıştır. Özetle, Deliorman ve Varna'dan Tuna'ya kadar giden bölge daha Osmanlılardan önce gerçek bir Türk yerleşim alanı olmuştur.42

Anadolu'dan Türklerin geçişi

Balkanların güneyinden, Anadolu'dan Türklerin Balkanlara gelip yerleşmesi, 1260'lara kadar iner. Kuzey Karadeniz bölgesinden gelen Türk orakları, zamanla Hristiyanlığı kabul edip yerli Slavlarla karıştıkları hâlde, Anadolu'dan gelen Müslüman Türkler, kendi din ve kültürlerini saklamayı başarmışlardır. İlk yerleşme, 1261'de Moğollardan kaçıp Bizans'a sığınan Selçuk Sultanı İzzeddin Keykavus'la gerçekleşmiştir. Moğol idaresinden kaçan otuz-kırk Türkmen obası, kutsal kişi Sarı Saltuk Baba ile İzzeddin Keykavus'un yanına gelmiş ve Bizans imparatoru tarafından Kuzey Dobruca’ya yerleştirilmiştir (1263). Başlangıçta, Müslüman Altın Ordu emiri güçlü Nogay'ın himayesi altına giren bu Anadolu Türkmen grubu, burada Baba-Saltuk kasabası ile başka kasabalar kurmuşlardır. 1332'de buradan geçen İbn Battuta, Baba kasabasını "Türklerin oturduğu bir şehir" olarak anar.43

Anadolu'da ilk dönem

  1. yüzyılda Orta Asya'dan, çoklukla İran üzerinden Anadolu topraklarına yerleşen Oğuz-Türkmen başta olmak üzere pek çok boy Türk adı altında toplanmıştır. Türk adı Orta Asya'da Türk ırkına mensup ve Türkçe konuşan toplulukların Göktürkler döneminden beri ortak adıdır. Anadolu'da gittikçe azalan yerli nüfus yerini Türklere bırakmaya başlamış ve 10. yüzyılda kurulan Türkmen beylikleri sayesinde tüm Anadolu'da Türkçe konuşan topluluklar egemen toplum olmuştur.

Anadolu'ya ilk olarak Hun, Sabir, Hazar gibi Türk kavimleri akın yapmış olsa da bu akınlar genelde askerî amaçlı olmuştur. Ancak 9. ve 10. yüzyılda Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlar'a gelen Kıpçak, Peçenek, Uz adlı Türk kavimleri Anadolu'ya Bizans eliyle geçirilmiş ve yerleştirilmiştir. Asıl Anadolu'nun Türk yurdu hâline dönüşmesi, doğudan gelen Oğuz-Türkmen göçleriyle olmuştur.

Büyük Selçuklu dönemi

Göçmen Türklerde bozkırdaki ırmakları geçiş büyük önem arz ediyordu. Oğuzname'de salı keşfeden kişi boyun önemli bir atası sayılmaktadır. Hanedanın atası olan Selçuk Bey tarafından temeli atılan bu devlet Bağdat'ı kendine başkent yaparak Abbasi halifesinin koruyucusu konumuna erişti. 1092 yılında Selçuklu hükümdarı Melikşah'ın ölümünden sonra bölünmeye uğradı. Selçuklular tarafından kurulan diğer devletler Kirman Selçuklu Devleti, Irak Selçuklu Devleti, Suriye Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti'dir. 1040-1157 yılları arasında hüküm süren Büyük Selçuklular, en güçlü oldukları dönemde Harezm, Horasan, İran, Irak, Suriye, Arap Yarımadası ve Doğu Anadolu Bölgesi'ne egemen olmuş bir Türk devletidir. Kapladıkları alan doğuda Balkaş ve Issık Gölleri, Tarım Havzası; batıda Ege ve Akdeniz sahilleri, kuzeyde Aral Gölü, Hazar Denizi, Kafkasya, Karadeniz; güneyde Arabistan dâhil Umman Denizi'ne kadar ulaşıyordu (10.000.000 km<sup>2</sup>).

Haçlı savaşları ve Moğol istilası, Anadolu'da Oğuz-Türkmen yerleşmelerini yoğunlaştırmıştır. Selçuklu döneminde Çağrı Bey döneminde yapılan ilk keşif ve akınlarda yurt arayan binlerce Türkmen aşireti Doğu Anadolu'ya girip Batı Anadolu'ya doğru yerleşmeye başlamıştır.

1071 Malazgirt Savaşı ve 1099 Bizans’ın Türk bölgelerine baskınlarında Bizans emrinde olan binlerce Türk unsuru zamanla Anadolu Selçuklu saflarına geçmiştir. Anadolu Selçuklu döneminde Orta Asya ve Azerbaycan üzerinden Anadolu'ya gelen Türkmen aşiretleri Batı Anadolu'ya yerleşmeye başlamıştır.

Beylikler döneminde doğudan gelen çok sayıda Türkmen aşireti, Anadolu'da Türk nüfusunun devam etmesine neden olmuştur. Germiyanoğulları, Osmanoğulları Karesioğulları ve Hamitoğulları gibi batıdaki Türkmen beylikleri, Türkmen göçlerinden beslenmişlerdir.

1200'lü yılların başında Orta Asya'da yaşayan Harzemşah Türkmenleri Moğol baskınından kaçarak Anadolu beyliklerine sığınmıştır. Orta Asya'da Hotan, Semerkant, Kaşgar, Cent gibi şehirlerde yerleşik olarak yaşayan Türk boylarının pek çoğu Moğol istilasından kaçarak Anadolu'ya yerleşmişlerdir.

1243 yılında Anadolu'nun Moğol istilasına uğramasıyla ve Azerbaycan'da kurulan İlhanlılar devleti aracılığıyla pek çok Türk ve Moğol unsuru Anadolu'ya yerleşmiştir.

I. Anadolu Beylikleri dönemi

Alp Arslan'ın 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra İran üzerinden gelen Türk boyları Anadolu'ya yerleşmeye başlamışlardır. Selçuklu devlet teşkilatının ikta sistemine göre bir Türk komutanı hâkim olduğu toprağı yönetme hakkına sahip bulunmaktaydı. Buna göre Mardin civarını fetheden Artuk Bey 1102 yılında burada Artuklu Beyliği'ni kurdu. Sivas, Tokat, Malatya civarlarında hâkim olan Danişment Gazi 1080 yılında Niksar merkezli olarak Danişmentliler devletini kurdu. Erzincan ve çevresinde Mengücekliler, Erzurum ve çevresinde Saltuklular, İzmir dolaylarında da Çaka Beyliği hüküm sürdü.

Bu beyliklerden Çaka Beyliği denizcilik faaliyetlerinde bulunmuş ve böylece Türk tarihinde ilk kez bir beylik denizcilikle meşgul olmuştur. Çaka Bey'in kurduğu donanma Türk tarihine ait ilk deniz kuvvetleridir.

Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri zamanla Anadolu Selçuklu Devleti ile mücadelede zayıf düşecek ve bu devletin hâkimiyeti altına gireceklerdir. Ancak bu beylikler Bizans Devleti'ne ve özellikle doğudaki Ermeni ve Gürcü nüfusuna karşı Anadolu'nun Türkleşmesinde etkili olacaklardır.

Anadolu Selçuklu Devleti

Anadolu Selçuklu Devleti, Selçuklu Hanedanı'nın Anadolu'da kurduğu devlettir.

Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi 1071'deki Malazgirt Savaşı'ndan sonra hızlandı. Özellikle Malazgirt Savaşı'ndan itibaren Müslüman Türkler Anadolu'ya akın etmiştir; ancak İslam'dan önce de Anadolu ve Balkanlarda Türkler vardır.44 Selçuklu komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu’daki fetihleri batıya yayarak 1075'te İznik’i Bizans’tan aldı ve burayı başkent yaparak bağımsızlığını ilan etti.45 Böylece kurulan Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlıların son Anadolu Selçuklu sultanını tahttan indirdikleri 1308'e kadar varlığını sürdürdü.

II. Anadolu Beylikleri dönemi

Anadolu Beylikleri, Türklerin 1071’deki Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’da kurdukları devletlerdir. Savaşın hemen ardından, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kurulan devletlere Birinci Dönem Anadolu Türk Beylikleri, aynı dönemde; önce Anadolu'nun batı ucunda İznik'i başkent edinen, sonradan da Haçlı Seferleri nedeniyle başkentini Konya'ya taşıyarak Orta Anadolu merkezli olarak devam eden Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve yıkılmasından sonra kurulan devletler ise İkinci Dönem Anadolu Türk Beylikleri olarak ifade edilebilir.

Anadolu Selçukluları, Anadolu'daki Türkmen beylerini aşiretleriyle birlikte Bizans ve Kilikya sınırlarına yerleştirmişlerdi. Böylece Anadolu Selçukluları hem devletin sınırlarını güvence altına alıyor, hem de Türkmen beylerini denetim altında tutuyorlardı. Ama 1243'teki Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilen Anadolu Selçuklu Devleti’nin Türkmenler üzerindeki denetimi zayıfladı. Bu savaşın ardından, Moğolların bir kolu olan İlhanlılar Anadolu’da denetimi ele geçirdiler. Bu süreçte uç beylikleri, önce İlhanlılara bağlı, sonra bağımsız devletlere dönüştüler. Bu beyliklerden biri olan Osmanlı Beyliği, zamanla bütün öbür beyliklerin topraklarını ele geçirdi ve bir imparatorluğa dönüştü.

Osmanlı dönemi

Osmanlı İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti’nin46 kurucusu ve Osmanlı Hanedanı’nın atası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır.47 Devlet, Bilecik’e yakın Söğüt’te kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması 1299 yılında olmuştur. Buna karşın Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmiştir.48 Osmanlı İmparatorluğu'nun Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermiştir.49 Bu devlet, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu

  1. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyılarına, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.50 Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote51 (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar52 (1627) ve Lundy53 (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hâkimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hâkimiyeti altında tutmayı başarmıştır.54 Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve âdetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.55

Osmanlı Devleti'nin kurulmasıyla Orta Asya'dan gelen göçler kesilmemiştir. Akkoyunlu, Karakoyunlu Türkmenleri devletlerinin yıkılmasıyla Türkmen boyları Anadolu'ya yayılmışlardır. Orta Asya ve diğer bölgelerden göç Azeri Safevi Devleti’nin kurulmasına kadar sürmüştür. 1517 Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinden sonra binlerce çadırlık Suriye, Irak, Dulkadirli Türkmenlerinin bir kısmı Batı Anadolu'ya gönderilmiştir.

Osmanlı döneminde Anadolu'da yaşayan Türkmen boylarının bir kısmı Balkanlara geçirilerek oralara iskân ettirilmiştir ve bunlar Balkanlardaki bugünkü Türk grupları oluşturmuşlardır.

1856 ve 1877 Rus-Osmanlı savaşı sonucuyla Anadolu'daki Türk ve Müslüman sayısı gittikçe artmaya; Rum ve Ermeni sayısı azalmaya başladı. Osmanlı kayıtlarına göre, bu dönemde Balkanlardan Anadolu’ya geri göç eden Türk nüfusu 3 milyon kadardır (Muhacir). Bu nüfusa Boşnak ve Arnavut kökenliler dâhil değildir.

1856-1877 Osmanlı-Rus savaşları ve I. Dünya Savaşı sonucuyla Kafkasya bölgesinden Türk kökenli halklardan Nogaylar, Azeriler, Terekemeler, Ahıska Türkleri, Balkar, Karaçay gibi Türk topluluklarının göçü yaşanmıştır.

1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinde Rusların baskısının artması sonucu 2 milyona yakın Türk dili konuşan Kırım Tatarı ve Kazan Tatarları Anadolu'ya yerleşmiştir.

1914 resmî istatistiğine göre (Kars, Ardahan ve Artvin hariç; Arap ve Kürtler dâhil) çoğunluğu Türk olan 13.4 milyon Müslüman vardır.56

Göç

Türklerin Bulgaristan'dan göçü (1878–1994)

<table> <tbody> <tr class="odd"> <td><table> <thead> <tr class="header"> <th><p>Yıl</p></th> <th><p>Sayı</p></th> <th><p>Not</p></th> </tr> </thead> <tbody> <tr class="odd"> <td><p>1878-1912</p></td> <td><p>350,000</p></td> <td><p><small><a href="93_Harbi" title="wikilink">93 Harbi</a>, <a href="Balkan_Savaşları" title="wikilink">Balkan Savaşları</a></small></p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>1923-33</p></td> <td><p>101,507</p></td> <td><p><small>1933 <a href="Razgrad_Olayları" title="wikilink">Razgrad Olayları</a></small></p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>Eylül 1934</p></td> <td><p>97,181</p></td> <td><p><small>1934 <a href="Balkan_Antantı" title="wikilink">Balkan Antantı</a></small></p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>Eylül 1940</p></td> <td><p>21,353</p></td> <td><p><small>1940 <a href="Craiova_Anlaşması" title="wikilink">Craiova Anlaşması</a></small></p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>1950</p></td> <td><p>154,198</p></td> <td><p><small><a href="Kore_Savaşı" title="wikilink">Kore Savaşı</a></small></p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>1952-68</p></td> <td><p>24</p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>1969-78</p></td> <td><p>114,356</p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>1979-88</p></td> <td><p>10</p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>1989</p></td> <td><p>321,800</p></td> <td><p><small>150,000'i 1990'larda Bulgaristan'a döndü.</small></p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>1991-92</p></td> <td><p>50,000</p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>1993-94</p></td> <td><p>70,000</p></td> <td></td> </tr> </tbody> </table></td> </tr> </tbody> </table>

Naim Süleymanoğlu, 1988 Yaz Olimpiyatları'nda, Seul'de, halter müsabakasında toplamda 342,5 kg kaldırarak kırılması çok güç bir dünya rekoruna imza atmıştır. Bu rekor sonrası tüm dünya Süleymanoğlu'nu konuşmuş ve Süleymanoğlu The New York Times'a kapak olmuştur. Bu rekoru kırdıktan sonra 13 Aralık 1988'de Birleşmiş Milletler'de konuşmuş ve tüm dünyaya Bulgaristan Halk Cumhuriyeti hükûmetinin, Türkleri asimile ettiğini ve Türkleri öldürdüğünü duyurmuştur. Bu konuşma yüzünden Bulgaristan Halk Cumhuriyeti hükûmeti baskılara dayanamamıştır ve Türklerin, Türkiye'ye dönmesine izin vermiştir.57 Bu göç sonrası Bulgaristan'dan gayri resmi verilere göre 321,000 Türk anavatana göç etmiş, daha sonraları da 150,000 Türk tekrar Bulgaristan'a dönmüştür.

Türklerin Yunanistan'dan göçü

Yunanistan bölgesinden Türk göçleri birkaç şekilde gelişmiş, bu göçler sonucunda bölgede bir zamanlar hatırı sayılır nüfus oranına sahip Türkler, günümüzde sadece Batı Trakya’da kalmıştır.

Batı Trakya’nın 1923 yılındaki nüfusu 191.699’dur. Batı Trakya nüfusunun 129.120’si Türk (%67), 33.910’u Yunan (%18), 28.669’u Bulgar, geri kalan nüfusunu ise Ermeni ve Yahudi topluluğu oluşturmaktaydı.58

1923 Yılında Batı Trakya Nüfusu59
Şehirler
Gümülcine
Dedeağaç
Sofulu
İskeçe
Toplam

Osmanlı Devleti’nin yıkılma süreciyle birlikte yaşanan büyük savaşlarla gelen Türk ve Müslüman göçler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte devam etmiş Türk-Yunan nüfus mübadelesi, Bulgaristan’dan Türklerin sürgün hareketleri, Kıbrıs’ta yaşanan olaylar ve sonucunda yaşanan savaş sonucuyla Kıbrıs'ta oluşan Türk göçü ve Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinden savaşlar ve ekonomik sebeplerle Türk toplumlarının önemli göç hareketleri olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti dönemi

Türkiye, resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, başkenti Ankara olan ve Eski Dünya karaları denilen Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı noktada bulunan ülkedir. Ülke topraklarının bir bölümü Anadolu Yarımadası'nda, bir bölümü ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur.

Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı sonunda yenilmesinden sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine kurulan ardıl devletler içinde tek bağımsız devlet olarak6061 devletin Türk nüfus çoğunluğuna sahip toprakları üzerinde Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki halkın büyük mücadelesi ile kurulmuştur. Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler ise Türkiye'nin (başlıca ardıl olmak bir yana) tek ardıl devlet sayılması gerektiğini savunurlar.62 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyeti ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu iradesinin sahibidir.

Nüfus yapısı

“Türk” tabiri bugün temelde iki düzeyi belirtir. İlk kısımda veya dar anlamıyla eski Osmanlı İmparatorluğu topraklarında ve yeni göçlerle çeşitli kıtalarda yaşayan Türkler (Türkiye Türkleri, Osmanlı Türkleri) belirtilir. İkinci kısımda veya geniş anlamıyla ise dünyadaki bütün Türk gruplarını belirtir. Bu ikinci kısım asli olarak Doğu Avrupa, Balkanlar, Türkiye, Orta Doğu, Kafkaslar, İran, Orta Asya, Sibirya, Doğu Türkistan, Moğolistan bölgesinde yaşar.

Burada, “Türkler” tabiri dar anlamıyla ele alınmıştır.

Asli unsur

Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarında yaşayan ve Oğuz Türkleri merkezinde ortaklaşan Türk grubu bugün Balkanlar, Ege Adaları, Türkiye, Kıbrıs Adası ve Orta Doğu'da yerleşik bir halk ve asli unsur olarak yaşarlar.

Yeni göçler

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, 20. yüzyılda çeşitli sebeplerle başta Avrupa (Batı Avrupa) olmak üzere, Amerika, Avustralya ve Asya kıtalarındaki çeşitli ülkelere göç eden Türkler vardır.

Avrupa'ya Türkiye'den göç ederek yerleşmiş olan Türk göçmen toplulukları genellikle Batı Avrupa kısmında, özellikle Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda, Avusturya, Belçika ve Lihtenştayn'da bulunanlar. Bölgeye ilk göçlerinden günümüze birkaç kuşak geçmiştir. Amerika ve Avustralya'daki Türk göçmenler de yine 20. yüzyıldan itibaren bu kıtalara göç etmişlerdir.

20. yüzyılda başlayan göçlerle birçok kıtaya göç eden Türkler, Türkiye merkezli bir Türk grubudurlar ve Türkçenin Anadolu kolunun içinde yer alan çeşitli ağızlar konuşurlar.

Türkiye'de etnik yapı

2007 yılında Milliyet gazetesinin Konda Araştırma Şirketine yaptırdığı ve şirketin denekler ile tüm Türkiye çapında 47958 kişiyle evlerinde yüz yüze yaptığı bir anket neticesinde Türkiye'nin etnik yapısı deneklerin kendilerini tanımlamalarına göre şu şekilde ortaya çıkmıştır:63

Araştırmada kullanılan kimlik gruplarıToplamda %Deneklerin Söyledikleri Kimlik kategorileriToplamda %
Türk81,33Türk81,33
Yerel kimlik1,54Manav0,59
Laz0,28
Türkmen0,24
Yurt içi bölge adı0,22
Yörük0,18
Anadolu Türk boyları0,03
Asya Türkleri0,08Tatar0,04
Azeri0,03
Orta Asya Türk boyları0,01
Kafkas kökenliler0,27Çerkes0,19
Gürcü0,08
Çeçen0,004
Balkan kökenliler0,22Balkan ülkelerinden0,12
Bosnalı0,06
Bulgaristan Türkü0,04
Göçmenler0,4Muhacir0,22
Balkan göçmeni0,16
Yurt dışı bölge adı0,02
Müslüman Türk1,02Müslüman0,58
Müslüman Türk0,44
Alevi0,35Alevi0,35
Genel tanımlayanlar0,36Türkiyeli0,23
Dünyalı0,12
Osmanlı0,01
Kürt8,61Kürt8,61
Arap0,75Arap0,75
Zaza0,41Zaza0,41
Müslüman olmayanlar0,1Ermeni0,08
Rum ve Hristiyan0,01
Yahudi0,004
Süryani0,004
Roman0,03Roman0,03
Diğer ülkelerden0,05Avrupalı0,02
Diğer Asya ülkelerinden0,01
Rus0,01
İranlı0,004
Amerika-Afrika0,004
TC vatandaşı4,45TC Vatandaşı4,45
Toplam100100

Türklerin diğer uygarlıklara etkileri

Çin

Çin’in siyasi tarihi M.Ö. 3 binlerde başlar ve 800 yıllık ilk dönemi 2200’de sona erer. Bu döneme Beş İmparatorluk dönemi denir. Bu dönem Çin ulusal tarihinin de başlangıcı ve simgesidir. Bu dönem başlatıcısı Fuhi ile onun kadar önemli olan kardeşi Niyü-kua’dır. İlk Çin devletini kuran bu iki kardeş, Türklerin varlıklarını günümüzde de sürdürdüğü Kansu ilinden gelmişlerdir.64

Bu süreci takiben M.Ö. 2200’lerde Üç İmparatorlar Dönemi başlar. Bu dönemin önemli bir özelliği İmparatorların Millet Uluları denilen bir kurul tarafından seçilmesidir. Bu sayede siyasi katılımın sağlandığı iyi bir yönetim kurulabilmiştir. Bu dönemi başlatan Hiya, Yin ve T’sin sülaleleri Çin kaynaklarına göre Türkistan’dan gelen Türklerdi.6566

1923 yılında bugünkü Çin’in kuzeyinde yer alan Scarausoyol’da yapılan kazılarda çok önemli bulgular ortaya çıkarıldı. Genç yontma taş dönemine ait bulgular Scarasuyol’da kullanılan taş aletlere dayalı ilkel üretim ile Orta-Asya Gobi mikrolitik kültür arasında ortak özelliklere dayanan bir geçiş döneminin yaşandığını ortaya çıkarmıştır. Aynı tür bulgular 1958 Şansi ve 1960 Hunan kazılarında da bulunmuştur. Orta Yontma Taş döneminde alete dayalı üretimi bilmeyen Çinlilerin, bu endüstriyi tarla açıcı ormancılar kültüründen yani Orta-Asya’dan aldıkları ve sivri uçlu taş geleneğine bağlı kalarak bu aletleri kullandıkları görülmüştür.67
== Avrupa'da yaşayan Türkler ==

<table> <thead> <tr class="header"> <th><p><a href="Avrupa_ülkeleri" title="wikilink">Ülke</a></p></th> <th><p>Toplam Türk Nüfusu</p></th> <th><p>Ayrıntılı Bilgi</p></th> <th><p>Nüfus Türü</p></th> </tr> </thead> <tbody> <tr class="odd"> <td><p><a href="Arnavutluk" title="wikilink">Arnavutluk</a></p></td> <td><p>4.000</p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Andorra" title="wikilink">Andorra</a></p></td> <td></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Avusturya" title="wikilink">Avusturya</a></p></td> <td><p>300,000-350,000<a href="#fn1" class="footnote-ref" id="fnref1" role="doc-noteref"><sup>1</sup></a></p></td> <td><p><a href="Avusturya_Türkleri" title="wikilink">Avusturya Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Azerbaycan" title="wikilink">Azerbaycan</a></p></td> <td><p>110,000<a href="#fn2" class="footnote-ref" id="fnref2" role="doc-noteref"><sup>2</sup></a></p></td> <td><p><a href="Azerbaycan_Türkleri" title="wikilink">Azerbaycan Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Belarus" title="wikilink">Belarus</a></p></td> <td><p>154</p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Belçika" title="wikilink">Belçika</a></p></td> <td><p>200,000<a href="#fn3" class="footnote-ref" id="fnref3" role="doc-noteref"><sup>3</sup></a><a href="#fn4" class="footnote-ref" id="fnref4" role="doc-noteref"><sup>4</sup></a></p></td> <td><p><a href="Belçika_Türkleri" title="wikilink">Belçika Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Bosna-Hersek" title="wikilink">Bosna-Hersek</a></p></td> <td><p>50,000</p></td> <td><p><a href="Bosna_Hersek_Türkleri" title="wikilink">Bosna Hersek Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Bulgaristan" title="wikilink">Bulgaristan</a></p></td> <td><p>746,664<a href="#fn5" class="footnote-ref" id="fnref5" role="doc-noteref"><sup>5</sup></a><a href="#fn6" class="footnote-ref" id="fnref6" role="doc-noteref"><sup>6</sup></a></p></td> <td><p><a href="Bulgaristan_Türkleri" title="wikilink">Bulgaristan Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Hırvatistan" title="wikilink">Hırvatistan</a></p></td> <td><p>300<a href="#fn7" class="footnote-ref" id="fnref7" role="doc-noteref"><sup>7</sup></a></p></td> <td><p><a href="Hırvatistan_Türkleri" title="wikilink">Hırvatistan Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Kıbrıs_Cumhuriyeti" title="wikilink">Kıbrıs</a> <a href="Kuzey_Kıbrıs_Türk_Cumhuriyeti" title="wikilink">Kuzey Kıbrıs</a></p></td> <td><p>2,000<a href="#fn8" class="footnote-ref" id="fnref8" role="doc-noteref"><sup>8</sup></a> 260,000<a href="#fn9" class="footnote-ref" id="fnref9" role="doc-noteref"><sup>9</sup></a></p></td> <td><p><a href="Kıbrıs_Türkleri" title="wikilink">Kıbrıs Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Çek_Cumhuriyeti" title="wikilink">Çek Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p>1,700<a href="#fn10" class="footnote-ref" id="fnref10" role="doc-noteref"><sup>10</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Danimarka" title="wikilink">Danimarka</a></p></td> <td><p>| 70,000<a href="#fn11" class="footnote-ref" id="fnref11" role="doc-noteref"><sup>11</sup></a></p></td> <td><p><a href="Danimarka_Türkleri" title="wikilink">Danimarka Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Estonya" title="wikilink">Estonya</a></p></td> <td><p>24<a href="#fn12" class="footnote-ref" id="fnref12" role="doc-noteref"><sup>12</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Finlandiya" title="wikilink">Finlandiya</a></p></td> <td><p>7,000</p></td> <td><p><a href="Finlandiya_Türkleri" title="wikilink">Finlandiya Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Fransa" title="wikilink">Fransa</a></p></td> <td><p>500,000<a href="#fn13" class="footnote-ref" id="fnref13" role="doc-noteref"><sup>13</sup></a><a href="#fn14" class="footnote-ref" id="fnref14" role="doc-noteref"><sup>14</sup></a></p></td> <td><p><a href="Fransa_Türkleri" title="wikilink">Fransa Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Gürcistan" title="wikilink">Gürcistan</a></p></td> <td><p>2,500</p></td> <td><p><a href="Ahıska_Türkleri" title="wikilink">Ahıska Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Almanya" title="wikilink">Almanya</a></p></td> <td><p>3,500,000<a href="#fn15" class="footnote-ref" id="fnref15" role="doc-noteref"><sup>15</sup></a><a href="#fn16" class="footnote-ref" id="fnref16" role="doc-noteref"><sup>16</sup></a><a href="#fn17" class="footnote-ref" id="fnref17" role="doc-noteref"><sup>17</sup></a><a href="#fn18" class="footnote-ref" id="fnref18" role="doc-noteref"><sup>18</sup></a></p></td> <td><p><a href="Almanya_Türkleri" title="wikilink">Almanya Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Yunanistan" title="wikilink">Yunanistan</a> <a href="Batı_Trakya" title="wikilink">Batı Trakya</a> <a href="Atina" title="wikilink">Atina</a> <a href="Rodos" title="wikilink">Rodos</a> ve <a href="İstanköy" title="wikilink">İstanköy</a> <a href="Selânik" title="wikilink">Selânik</a></p></td> <td><p>Toplam nüfus bilinmiyor. 150,000<a href="#fn19" class="footnote-ref" id="fnref19" role="doc-noteref"><sup>19</sup></a><a href="#fn20" class="footnote-ref" id="fnref20" role="doc-noteref"><sup>20</sup></a> 10,000<a href="#fn21" class="footnote-ref" id="fnref21" role="doc-noteref"><sup>21</sup></a> to 15,000<a href="#fn22" class="footnote-ref" id="fnref22" role="doc-noteref"><sup>22</sup></a> 5,000<a href="#fn23" class="footnote-ref" id="fnref23" role="doc-noteref"><sup>23</sup></a><a href="#fn24" class="footnote-ref" id="fnref24" role="doc-noteref"><sup>24</sup></a> 5,000<a href="#fn25" class="footnote-ref" id="fnref25" role="doc-noteref"><sup>25</sup></a></p></td> <td><p><a href="Girit_Türkleri" title="wikilink">Girit Türkleri</a> <a href="Batı_Trakya_Türkleri" title="wikilink">Batı Trakya Türkleri</a> <a href="Atina_Türkleri" title="wikilink">Atina Türkleri</a> <a href="Oniki_Ada_Türkleri" title="wikilink">Oniki Ada Türkleri</a> <a href="Selanik_Türkleri" title="wikilink">Selanik Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Macaristan" title="wikilink">Macaristan</a></p></td> <td><p>1,700<a href="#fn26" class="footnote-ref" id="fnref26" role="doc-noteref"><sup>26</sup></a></p></td> <td><p><a href="Macaristan_Türkleri" title="wikilink">Macaristan Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="İzlanda" title="wikilink">İzlanda</a></p></td> <td><p>68<a href="#fn27" class="footnote-ref" id="fnref27" role="doc-noteref"><sup>27</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="İrlanda" title="wikilink">İrlanda</a></p></td> <td><p>3,000<a href="#fn28" class="footnote-ref" id="fnref28" role="doc-noteref"><sup>28</sup></a></p></td> <td><p><a href="İrlanda_Türkleri" title="wikilink">İrlanda Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="İtalya" title="wikilink">İtalya</a></p></td> <td><p>17,651<a href="#fn29" class="footnote-ref" id="fnref29" role="doc-noteref"><sup>29</sup></a></p></td> <td><p><a href="İtalya_Türkleri" title="wikilink">İtalya Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Kazakistan" title="wikilink">Kazakistan</a></p></td> <td><p>150,000<a href="#fn30" class="footnote-ref" id="fnref30" role="doc-noteref"><sup>30</sup></a></p></td> <td><p><a href="Kazakistan_Türkleri" title="wikilink">Kazakistan Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Kosova" title="wikilink">Kosova</a></p></td> <td><p>50.000-80.000<a href="#fn31" class="footnote-ref" id="fnref31" role="doc-noteref"><sup>31</sup></a><a href="#fn32" class="footnote-ref" id="fnref32" role="doc-noteref"><sup>32</sup></a><a href="#fn33" class="footnote-ref" id="fnref33" role="doc-noteref"><sup>33</sup></a></p></td> <td><p><a href="Kosova_Türkleri" title="wikilink">Kosova Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Letonya" title="wikilink">Letonya</a></p></td> <td><p>38</p></td> <td><p><a href=":lv:Turki_Latvijā" title="wikilink">Letonya Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Lihtenştayn" title="wikilink">Lihtenştayn</a></p></td> <td><p>1,000</p></td> <td><p><a href="Lihtenştayn_Türkleri" title="wikilink">Lihtenştayn Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Litvanya" title="wikilink">Litvanya</a></p></td> <td><p>35<a href="#fn34" class="footnote-ref" id="fnref34" role="doc-noteref"><sup>34</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Lüksemburg" title="wikilink">Lüksemburg</a></p></td> <td><p>450<a href="#fn35" class="footnote-ref" id="fnref35" role="doc-noteref"><sup>35</sup></a></p></td> <td><p><a href="Lüksemburg_Türkleri" title="wikilink">Lüksemburg Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Kuzey_Makedonya" title="wikilink">Kuzey Makedonya</a></p></td> <td><p>77,959<a href="#fn36" class="footnote-ref" id="fnref36" role="doc-noteref"><sup>36</sup></a><a href="#fn37" class="footnote-ref" id="fnref37" role="doc-noteref"><sup>37</sup></a> - 200,000<a href="#fn38" class="footnote-ref" id="fnref38" role="doc-noteref"><sup>38</sup></a><a href="#fn39" class="footnote-ref" id="fnref39" role="doc-noteref"><sup>39</sup></a></p></td> <td><p><a href="Kuzey_Makedonya_Türkleri" title="wikilink">Kuzey Makedonya Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Malta" title="wikilink">Malta</a></p></td> <td><p>53<a href="#fn40" class="footnote-ref" id="fnref40" role="doc-noteref"><sup>40</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Moldova" title="wikilink">Moldova</a></p></td> <td><p>1,000</p></td> <td><p><a href="Moldova_Türkleri" title="wikilink">Moldova Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Monako" title="wikilink">Monako</a></p></td> <td></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Karadağ" title="wikilink">Karadağ</a></p></td> <td></td> <td><p><a href="Karadağ_Türkleri" title="wikilink">Karadağ Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Hollanda" title="wikilink">Hollanda</a></p></td> <td><p>400,000-500,000<a href="#fn41" class="footnote-ref" id="fnref41" role="doc-noteref"><sup>41</sup></a></p></td> <td><p><a href="Hollanda_Türkleri" title="wikilink">Hollanda Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Norveç" title="wikilink">Norveç</a></p></td> <td><p>16,000<a href="#fn42" class="footnote-ref" id="fnref42" role="doc-noteref"><sup>42</sup></a></p></td> <td><p><a href="Norveç_Türkleri" title="wikilink">Norveç Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Polonya" title="wikilink">Polonya</a></p></td> <td><p>2,500<a href="#fn43" class="footnote-ref" id="fnref43" role="doc-noteref"><sup>43</sup></a></p></td> <td><p><a href="Polonya_Türkleri" title="wikilink">Polonya Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Portekiz" title="wikilink">Portekiz</a></p></td> <td><p>250<a href="#fn44" class="footnote-ref" id="fnref44" role="doc-noteref"><sup>44</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Romanya" title="wikilink">Romanya</a></p></td> <td><p>55,000<a href="#fn45" class="footnote-ref" id="fnref45" role="doc-noteref"><sup>45</sup></a></p></td> <td><p><a href="Romanya_Türkleri" title="wikilink">Romanya Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Rusya" title="wikilink">Rusya</a></p></td> <td><p>100,000</p></td> <td><p><a href="Rusya_Türkleri" title="wikilink">Rusya Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="San_Marino" title="wikilink">San Marino</a></p></td> <td></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Sırbistan" title="wikilink">Sırbistan</a></p></td> <td><p>20,000</p></td> <td><p><a href="Sırbistan_Türkleri" title="wikilink">Sırbistan Türkleri</a></p></td> <td><p>Asli Nüfus</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Slovakya" title="wikilink">Slovakya</a></p></td> <td><p>150<a href="#fn46" class="footnote-ref" id="fnref46" role="doc-noteref"><sup>46</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Slovenya" title="wikilink">Slovenya</a></p></td> <td><p>259<a href="#fn47" class="footnote-ref" id="fnref47" role="doc-noteref"><sup>47</sup></a></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="İspanya" title="wikilink">İspanya</a></p></td> <td><p>4,000<a href="#fn48" class="footnote-ref" id="fnref48" role="doc-noteref"><sup>48</sup></a></p></td> <td><p><a href="İspanya_Türkleri" title="wikilink">İspanya Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="İsveç" title="wikilink">İsveç</a></p></td> <td><p>70,000<a href="#fn49" class="footnote-ref" id="fnref49" role="doc-noteref"><sup>49</sup></a></p></td> <td><p><a href="İsveç_Türkleri" title="wikilink">İsveç Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="İsviçre" title="wikilink">İsviçre</a></p></td> <td><p>100,000<a href="#fn50" class="footnote-ref" id="fnref50" role="doc-noteref"><sup>50</sup></a></p></td> <td><p><a href="İsviçre_Türkleri" title="wikilink">İsviçre Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Ukrayna" title="wikilink">Ukrayna</a></p></td> <td><p>10,000<a href="#fn51" class="footnote-ref" id="fnref51" role="doc-noteref"><sup>51</sup></a></p></td> <td><p><a href="Ukrayna_Türkleri" title="wikilink">Ukrayna Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Birleşik_Krallık" title="wikilink">Birleşik Krallık</a></p></td> <td><p>200,000 - 500,000<a href="#fn52" class="footnote-ref" id="fnref52" role="doc-noteref"><sup>52</sup></a></p></td> <td><p><a href="Büyük_Britanya_Türkleri" title="wikilink">Büyük Britanya Türkleri</a></p></td> <td></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><strong>Toplam</strong></p></td> <td><p><strong>6,965,936</strong> - <strong>8,853,936</strong></p></td> <td></td> <td></td> </tr> <tr class="even"> <td></td> <td></td> <td></td> <td></td> </tr> </tbody> </table> <section class="footnotes footnotes-end-of-document" role="doc-endnotes"> <hr /> <ol> <li id="fn1" role="doc-endnote"><a href="#fnref1" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn2" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref2" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn3" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref3" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn4" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref4" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn5" role="doc-endnote"><a href="#fnref5" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn6" role="doc-endnote"><a href="#fnref6" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn7" role="doc-endnote"><a href="#fnref7" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn8" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref8" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn9" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref9" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn10" role="doc-endnote"><a href="#fnref10" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn11" role="doc-endnote"><a href="#fnref11" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn12" role="doc-endnote"><a href="#fnref12" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn13" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref13" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn14" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref14" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn15" role="doc-endnote"><a href="#fnref15" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn16" role="doc-endnote"><a href="#fnref16" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn17" role="doc-endnote"><a href="#fnref17" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn18" role="doc-endnote"><a href="#fnref18" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn19" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref19" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn20" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref20" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn21" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref21" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn22" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref22" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn23" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref23" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn24" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref24" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn25" role="doc-endnote"></li> <li id="fn26" role="doc-endnote"><a href="#fnref26" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn27" role="doc-endnote"><a href="#fnref27" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn28" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref28" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn29" role="doc-endnote"><a href="#fnref29" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn30" role="doc-endnote"></li> <li id="fn31" role="doc-endnote"></li> <li id="fn32" role="doc-endnote"></li> <li id="fn33" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref33" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn34" role="doc-endnote"><a href="#fnref34" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn35" role="doc-endnote"><a href="#fnref35" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn36" role="doc-endnote"><a href="#fnref36" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn37" role="doc-endnote"><a href="#fnref37" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn38" role="doc-endnote"><a href="#fnref38" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn39" role="doc-endnote"><a href="#fnref39" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn40" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref40" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn41" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref41" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn42" role="doc-endnote"><a href="#fnref42" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn43" role="doc-endnote"><a href="#fnref43" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn44" role="doc-endnote"><a href="#fnref44" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn45" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref45" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn46" role="doc-endnote"><a href="#fnref46" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn47" role="doc-endnote"><a href="#fnref47" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn48" role="doc-endnote"><a href="#fnref48" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn49" role="doc-endnote"><a href="#fnref49" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn50" role="doc-endnote"><a href="#fnref50" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn51" role="doc-endnote"><p>.<a href="#fnref51" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn52" role="doc-endnote"><a href="#fnref52" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> </ol> </section>

Din

Türkiye kuruluşlu Optimar Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'nin nüfusunun %89'unu Müslümanlar oluşturmaktadır.68 Yine, Türkiye'deki Müslüman nüfusunun %75'i Hanefi, %10'u Alevi ve %5'i Şafi mezheplerine bağlı olduğu tahmin edilmektedir.69 Dünyadaki Türkiye Türklerinin çoğunluğu Müslüman’dırlar.

Türkiye Türklerinin hâricinde Türk boyları içinde bugün İslam dışında, Ortodoksluk, Şamanizm, Budizm, Musevilik gibi inançlar da görülür.

Dinsel tarih

Tengricilik

Tengricilik ya da Tengrizm tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıydı. Tengri'ye ibadet etmenin yanında Animizm, Şamanizm, Totemizm ve atalara ibadet etmek bu inancın diğer ana hatlarını oluşturuyordu. Tengri, bugünkü Türkçe'deki Tanrı kelimesinin eski şeklidir.

Bu inanca göre Gök'ün yüce ruhu Tengri'ydi. İnsanlar kendilerini gök baba Tengri, toprak ana Ötüken ve insanları koruyan atalarının ruhları arasında güven içinde hissedip, onlara ve diğer doğa ruhlarına dua ederlerdi. Büyük dağların, ağaçların ve bazı göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını bu cisimlere doğru yöneltirlerdi. Göğün ve yeraltının 7 katı olduğuna, her katta çeşitli tanrıların, tanrıçaların ve ruhların varolduğuna inanılırdı. İnsanlar doğaya, tanrılara, ruhlara ve diğer insanlara saygılı davranıp, belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tuttuklarına inanırlardı. Eğer bu denge kötü ruhların saldırısıyla ya da bir felaketten dolayı bozulursa bir şamanın yardımıyla tekrar düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.

Bu inancın kalıntılarını bugün Moğollarda (Lamaizme entegre edilmiş şekilde), ve bazı hala doğa'ya bağlı göçebe yaşam tarzı sürdüren Türk halklarında bulmak mümkündür. Bunların bazıları Altay-Türkleri ve Yakutlar. Ama Tengriciliği çoktan bırakmış halklarda da bu inancın birçok parçaları, mesela İslamın, Hiristiyanlığın, Budizmin, Museviliğin veya Taoizmin yanında hala batıl inanç olarak ya da geleneksel kültür olarak sürdürülmektedir. Ufak bir örnek: "Utançtan yedi kat yerin dibine girdim.."

İslam

Türklerin dinî hayatını kısaca İslam öncesi ve sonrası olmak üzere iki ana kısma ayırabiliriz. İslam'ı kabul etmeden önce Tengricilik dinine tabi olan bu Asya topluluğu, önce yönetici kesiminin, daha sonra da halk tabakasının Müslümanlığı kabul etmesiyle İslam'ı inanç dünyalarının merkezine yerleştirmişlerdir. Örneğin: Muhammed'in, Türkler hakkında "'أتركوا الترك ما تركوكم'" (Uturkû al-Turka ma tarakûkum) yani "Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın," dediği rivayet edilir.7071 Böylece Türklerin İslam'ın koruyucusu olan bir millet haline geleceği yönündeki inanç bu hadise dayanarak öne sürülür. Bu hadis bazı kaynaklarda "Habeşliler sizinle uğraşmadıkça siz de onlara uğraşmayınız. Ve Türkler size dokunmadıkça siz de Türklere dokunmayınız!" (دَعُوا الْحَبَشَةَ مَا وَدَعُوكُمْ ، وَاتْرُكُوا التُّرْكَ مَا تَرَكُوكُمْ) şeklinde yer alır.727374

Ancak buna karşın değişik kaynaklarda gerçek (sahih) olmadığı veya gerçekliği (sahihliği) kanıtlanamadığı halde Muhammed'in söylediği iddia edilen, hadis olduğu öne sürülen pek çok söz bulunur. Örneğin Kaşgarlı Mahmud "Divânu Lügati't-Türk"te Türkleri öven pek çok hadise yer vermiştir. Ancak bunların neredeyse hiçbirisi hadis kaynaklarında yer almaz. Bunlardan bir tanesi şöyledir: "Türk dilini öğreniniz, çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır."75 Bu cümleden önce şöyle bir açıklama bulunur: "And içerek söylüyorum, ben Buhara'nın, sözüne güvenilir imamlarından birinden ve başkaca Nişabur'lu bir imamdan işittim."7677 Ancak bu hadis güvenilir (hatta yeterince güvenilir bile olmayanlar dahil) hiçbir hadis kaynağında yer almaz, dolayısıyla sahih kabul edilemez.78

İslam dini, Türkler arasında Arapların Maveraünnehir'i istilası sonrası din alimleri, sufiler ve tüccarlar tarafından yayılmaya başladı. Ancak yeni dinin tanıtımı Araplar tarafından başlatılmış olmasına rağmen Türklerin İslam'a geçişi Fars ve Orta Asya kültürleri aracılığıyla olmuştur. Emeviler döneminde Arap istilaları sırasında İslam dünyasına esir olarak giren Türklerin çoğunluğu hizmetçilik yapmaktaydı. Abbasiler döneminde ise Türkler askeri gücü oluşturmaya başladılar. Dokuzuncu yüzyıla gelindiğinde, Türk komutanlar halifelik ordusunun Türk birliklerini savaşlarda yönetiyordu. Abbasi Halifeliği zayıfladıkça Türk subayları, kendi Türk birlikleri ile bölgesel hanedanlıkları ele geçirerek veya kurarak daha fazla askeri ve siyasi güç elde ettiler.

Daha sonra, 9. yüzyıldan başlayarak, kökleri Zerdüşt teokratik soylularından gelen Samaniler devleti Sünni İslam'ı ve İslamo-Fars kültürünü Orta Asya'nın derinliklerine yaydı. Özellikle günümüz Kazakistan'ında bulunan Taraz bölgesi başta olmak üzere Orta Asya bölgesindeki önemli bir nüfus İslam'ı kabul etmeye başladı. Kuran'ın Farsça'ya ilk tam çevirisi 9. yüzyılda Samaniler döneminde gerçekleşti. Samani toprakları içindeki birçok topluluk İslâmiyete girmeye başladı. Tarihçilere göre Sâmânîlerin gayretleri ile o dönemde yaklaşık 200.000 Türk İslâmiyete girdi.79 Türkler'in İslâm'a girişi gelecekte bölgeyi egemenlikleri altına alacak olan Gaznelilerin hızla güçlenmesine ortam hazırladı. Daha sonra Gazneliler döneminde 55.000'den fazla Türk Müslüman oldu. Saffariler ve Samaniler'den sonra Gazneliler, Mâverâünnehir'i yeniden fethettiler ve 11. yüzyılda Hint alt kıtasını kontrol altına aldılar.

Hristiyanlık

Tarihte Türk boylarının Hristiyanlık ile temasları oldukça eskilere götürülebilmekteyse de, ciddi anlamda bu inanca bağlılıklarının Hristi­yan dünyasının kristolojik tartışmalarının yaşandığı 5. yüzyıla dayandığı söylenebilir. Bu dönem içerisinde İstanbul’un dışında mevcut Nasturî kilisesinin misyonerlik faaliyetleri sonucu Nasturî Hristiyanlık Orta Asya ve Çin’den başlayarak İlhanlı ve Altın Ordu devletlerinin hüküm sürdüğü geniş bir saha içerisinde çeşitli Türk ve Moğol toplulukları ara­sında yayılma imkanı bulmuştur. 7. yüzyıldan itibaren Orta Asya'daki göçer Türkler Nasturi Hıristiyanlık'ı benimsemeye başladılar. 781–2'de ve daha sonra 1007 yılında 200.000 Türk ve Moğol'un kitlesel olarak Hristiyan olduğu kaydedilmektedir.80 Diğer taraftan, benzer bir faaliyet Bizans Ortodoks Kilisesi tarafından 6.-13. yüzyıllar arasında yürütülen misyon faaliyetleri sonucunda Karadeniz’in kuzey kıyıları ile Balkanlara gelerek yerleşen Bulgar, Hazar, Peçenek, Uz, Kuman-Kıpçak Türklerin­den Ortodoks Hristiyanlığı kabul edenler olmuştur. Yine Karadeniz’in kuzeyinde ve Romanya topraklarında özellikle XIII. yüzyılda Roma Ka­tolik Kilisesi misyonu sonucu Katolikliğin de Kumanlar üzerinde etken olduğu bilinmektedir. Çuvaşlar, Yakutlar, Batı Kumanlar, Peçenekler, Karamanlılar, Gagavuzlar Hristiyanlık'ı benimseyen Türk kavimleri olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Bunların çoğu Ortodoks, bir kısmı da Katolik ve Protestan olmuşlardır.

9. yüzyılda, Selçuklular ile Bizans arasındaki çekişmelerden önce, Bizanslılarla müttefik olan Peçenekler Ruslara ve Macarlara karşı savaşmışlardır. 12. yüzyılda ise “Kanglılar” adındaki Türk boyu, Peçenek kabile siyasetinde egemen güç haline gelmiştir. Liderleri Kurya Kaan çok önemli bir karara imza atmıştır. Kanglılar, Katolik olan Macar düşmanlarının aksine, Bizans’ın Ortodoks Hristiyanlığını benimsemişlerdir. Böylelikle Bizans’tan Yunan keşişler gönderilmiş ve Peçenek kilisesi kurulmuştur.

Kumanların hikâyesi de oldukça ilginçtir. M.S. 13. yüzyıllarda Batı Kumanlar Macaristan yakınlarına yerleşmiş ve bu topraklar “Kumanya” olarak adlandırılmıştır. 1227 yılında Kuman savaş ağası Bortz, Katolik Dominikan misyonerler tarafından ziyaret edilir ve bu süreçle birlikte Hristiyanlığı kabul eder. Papa 9. Gregor bu toplu iman olayını işitince 1 Temmuz 1227’de Estergon Başpiskoposu Robert’i oraya gönderir ve Batı Kumanlar Moldovya yakınlarında topluca vaftiz olur. Kumanya’da yeni bir Episkoposluk bölgesi (diyosez) oluşturulur ve Teodoric adındaki papaz Episkopos olarak atanır. Sonrasında Bortz Kaan Macaristan Kralı II. Andrew ile bir sadakat antlaşması imzalar ve Moğollara karşı müttefik olurlar.

Kumanların imanını pekiştirmeye yönelik Katolik misyonerler, “Codex Cumanicus” isminde Türk dilinde bir rehber ve ilmihal geliştirirler. Şu anda Venedik San Marco kütüphanesinde yer alan bu belge (Cod. Mart Lat. DXLIX), aynı zamanda en eski yazılı Türkçe metinlerden bir tanesidir.81

Dil

Türkçe, varlığı tam olarak ispatlanamamış ortak Altay dil ailesine bağlı Türk dillerinin Oğuz öbeğine üye bir dildir.82 19. yüzyıl sonlarına doğru yoğunluk kazanan araştırmalarla Altay dilleri olarak adlandırılan Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Kore dilleri ile Fin-Ugor dilleri olarak anılan Fin, Macar ve Samoyed dillerinin Ural-Altay adında bir dil ailesi oluşturduğu düşüncesi, dünyada genel kabul görmüş bir kuramdı. Ancak,

  1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yürütülen dil bilimi araştırmalarıyla Ural ve Altay dillerinin bir dil ailesi oluşturamayacağı düşüncesi yaygınlaşmaya başladı. Fin, Macar ve Samoyed dilleri ile Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Kore dilleri arasında benzerlikler bulunuyordu ama bu benzerlikler bir dil ailesi oluşturmaya yetecek ölçüde bir kaynak dilden miras kalan ortak dil ögesi içermiyordu.83

Dîvânu Lugâti't-Türk adlı eser, Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça bir sözlüktür. Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olup, o dönemde yaşamış Türk boylarının dil özellikleri, Türk dilinin yaygınlığı hakkında güzel bilgiler veren kapsamlı ve önemli bir eserdir.

Türkçe dünya genelinde çok yaygın kullanılan önemli bir dildir. Avrupa Birliği kurumları tarafından yapılan araştırmaya göre dünyada 77 milyonun ana dili, ikinci dil olarak konuşanlarla birlikte 83 milyonun insanın konuştuğu bir dildir.

Türkçede Arapça, Farsça, Fransızca vs. dillerden geçmiş kelimeler bulunurken, Türkçeden; Arapçaya, Farsçaya, Boşnakçaya, Yunancaya, Sırpçaya, Ermeniceye, İbraniceye, Bulgarcaya, İngilizce, Fransızca gibi dillere de geçen birçok kelime olmuştur.84

Osmanlı döneminden beri geleneksel bir hâl alan Türkçe yazı dili, İstanbul ağzından temel almıştır. Bu ağzın özellikleri, yazı dili olarak klasikleşmiştir.

Türkçenin Anadolu'da kullanılmasında öncülük eden beylerden Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanı önemlidir. Beyliğinde fermanı şöyledir:

Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmî; Romanya, Makedonya, Kosova ve Irak'ın ise tanınmış resmî bölgesel dilidir.

Lehçe ve ağızlar

Bugün Türk dilinin birçok lehçesi vardır. Türkçe temelde iki ağız bölgesine ayrılır: Anadolu ağızları ve Rumeli ağızları. Anadolu ağızları, Anadolu toprakları ve civarındaki Türkçe ağızlarını kapsar, Rumeli ağızları Balkanlar’daki Türkçe ağızlarını kapsar.

Alfabe

Tarihte Türkler, Orhun, Uygur, Arap, Mani, Brahmi, Süryani, Grek, İbrani, Kiril, Latin alfabelerini kullandılar. Türkiye'de 1928'den beri Latin alfabesi kaynaklı Türk alfabesi kullanılmaktadır.

Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla bağımsız bir kurum olarak kurulmuştur. Türk Dil Kurumu dilin yalınlaşması, Türkçe ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılması, yabancı kökenli sözcüklerin değiştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Ancak 1983'te çıkarılan bir yasayla Türk Dil Kurumu, Atatürk'ün vasiyetine karşın kapatılarak aynı ad altında Başbakanlığa bağlı bir devlet dairesi kurulmuştur.85

Kültür

Altay dil grubuna mensup bir dil konuşan Türklerin kültürünün temeli, Orta Asya menşelidir. Anadolu uygarlıkları ve İslam uygarlıklarından gelen kültürün de birleşmesiyle Anadolu’daki Türk kültürü gelişmiştir. Selçuklu ve Osmanlı dönemiyle beraber melez bir kültür ortaya çıkmıştır. 1923 yılından itibaren Türkler, Batı ile de yakınlaşmışlardır.

Türk dilinin ve edebiyatının tespit edilebilen en eski yazılı metinleri VII. Asrın sonlarına ve VIII. Asrın ilk yarısına ait olan dikili taşlardır. Bunlar arasında yer alan 732'de Kültigin, 735'te Bilge Kağan, 720'de Tonyukuk adına dikilen Orhun Yazıtları gerek muhtevaları, gerekse mükemmel dil ve üsluplarıyla Türk dili ve edebiyatının ve tarihinin şaheserleri arasında yer almaktadır. Bu dönemden günümüze ulaşan Türk destanları arasında Yaratılış, Saka, Oğuz Kağan, Göktürk, Uygur, Manas destanları sayılabilir. XIV. asırda yazıya geçirilen "Dede Korkut Kitabı" destan döneminin hatıralarını saklayan, gerek muhteva gerekse dil ve üslup mükemmeliyeti bakımından önem arz eder.

Müzik alanında Türk halk müziği, Türk sanat müziği, Türk pop müziği gibi türler vardır.

Edebiyat

Türk edebiyatı, Türk dilinde yazılmış sözlü ve yazılı metinlerdir. Türklerin İslam’ı kabullerine kadar birçok alfabede yazılan eserler söz konusudur. İslam’ın birçok Türk boyunda yayılması ve gelişmesiyle beraber Arap alfabesine bazı harflerin eklenmesiyle oluşturulan alfabe ile Orta Asya, Anadolu ve Balkanlar’da birçok değerli eser meydana getirilmiştir. Arap asıllı alfabenin kullanılması Osmanlı döneminin öncesinde başlamıştır. Bu yeni dönemle beraber Arapça ve Farsça bilmek de Türkler arasında yayılmaya başlamış, bunun sonucunda bazı tabirler Türk diline taşınmıştır. Ancak, Türk dili geniş coğrafyasında yüzyıllarca hep kendi yapısıyla kullanılagelmiştir.

Orta Asya ve civarında Çağatay Türkçesi, Anadolu ve Balkanlar’da Osmanlı Türkçesi merkezinde oldukça değerli eserler yazılmıştır.

Türk edebiyatının tarihi yaklaşık 1500 yıl öncesine dayanmaktadır. Bilinen en eski Türk yazıları 8. yüzyıldan kalma Orta Moğolistan'daki Orhun Irmağı vadisinde bulunan Orhun Yazıtları'dır.86 Türklerin İslam'ı kabul ettikten sonraki edebiyat metinleri şiir, nesir, lügatler, fıkıh eserleri, peygamberler tarihi, şecere türü yapıtlardır. 15. yüzyılda Dede Korkut Kitabı ile devam eden destan türüne ek olarak, mektuplar, menakıplar, tarihler, tezkireler nesir türünün biçimleridir.

Türk halk edebiyatı, âşık ve tekke kollarıyla eski çağlardan beri süregelir. Halk edebiyatının bilmece, destan, masal, efsane, hikâye, atasözü, fıkra, menkıbe, deyim, oyun biçimleri vardır. Tekke edebiyatının nefes, ayin, ilahi, naat, mevlit, münacat kalıplarıyla gelen kolları günümüze ulaşmıştır. Halk edebiyatı yanında klasik edebiyat denilen Divan edebiyatı gelişmiştir. Batı'da roman türünün yaygınlaşmasıyla Türk edebiyatı da telif ve tercümelerle 1800'lerden başlayarak bu yöne eğilmiştir.87

Türkiye'de Cumhuriyet döneminin ilk devrinde Millî Edebiyat hâkimdir. Halk diliyle yazan ve Genç Kalemler dergisinde toplanan yazarlar eserlerinde Türklüğü, vatanı, kurtuluş mücadelesini anlatmışlar; kendilerinden önceki bireye dönük Edebiyat-ı Cedidecileri eleştirmişlerdir. Bu devrin en önemli yazarlarına örnek olarak Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Halide Edib Adıvar verilebilir. Millî Edebiyat'ın milliyetçi görünümü sonraki devirde Anadoluculuk ve halkçılık olarak edebiyata yansımıştır.88 Bu dönemde Beş Hececiler ve Yedi Meşaleciler grupları kurulmuştur.89 Daha sonra II. Dünya Savaşı ve savaşın siyasi etkileriyle toplumculuk ve köycülük akımları güçlenmiştir.90 Âşık ve tekke edebiyatı, modernleşmenin etkisiyle gücünü kaybetmiştir. Divan edebiyatından ise Dil Devrimi, Türkçenin ön plana çıkarılması ve değişen edebiyat akımlarıyla, Osmanlı'ya ait bir tür olarak vazgeçilmiştir.

Modern Türk edebiyatı öykü, roman, eleştiri, deneme, şiir ve tiyatro eserleri gibi hemen her türde örnekler içermektedir. Genellikle modernist bir çizgide seyretmekte olsa da postmodernizmin etkileri de yoğun olarak görülmektedir.

Müzik

Türk müziği, Türklerin yüzlerce yıldan beri geliştirdikleri, bugünkü özellikleri Selçuklu ve Osmanlı döneminde belirginleşen müziktir. Musiki, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevrelerinde birbiriyle ilişkili, fakat karakterleri farklı iki ana dal olarak gelişmiştir. Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme hareketleriyle Batı etkisi görülmeye başlanmış, bu etki Cumhuriyet döneminde daha da artmıştır.

Türklerin İslam'ı kabullerinden çok önce dinî törenleri yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu. Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır.

Hun Türklerinde, Uygur Türklerinde, Selçuklu Hanedanında ve Osmanlılarda müziğe büyük yer ve önem veriliyordu. Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur.

Eski Türk hakanlarının saraylarında ve ordugâhlarında musiki takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı.

Geleneksel Türk müziği

Halk müziği ve Klasik Türk müziği arasında çok önemli bir bağ vardır. Nitekim türkülerin pek çoğunda klasik musiki makamları kullanılmıştır. Aynı şekilde, türkü, köçekçe, oyun havası, sirto, vb. halk musikisi formları klasik Türk musikisinde kullanılmıştır. İsmail Dede Efendi, Şakir Ağa, Şevki Bey gibi büyük klasik musiki bestekârlarının hemen hepsinin halk musikisi formlarını kullandıkları gözlemlenir.

  • Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda

Kâr, beste, semai, şarkı

  • Köylerde

Türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası

  • Kışlalarda

''Mehter müziği

Klasik Türk müziği

Osmanlı İmparatorluğu yalnız musiki sanatına değil musiki ilmine de büyük önem vermiştir. Türk müziğinin Arap, Acem, eski Yunan ve Bizans asıllı olduğunu ileri sürenler vardır. Ancak Klasik Türk müziği genel nitelikleri bakımından Türk asıllıdır. Osmanlı uygarlığı her alanda büyük bir sentez geliştirdiği gibi, Türk müziği potasında yerel pek çok renk bu müziğin parçası haline gelmiş ve bunun karşılığında da Osmanlı musikisi devletin kapsadığı topraklar ve ötesine büyük etkilerde bulunmuştur.

Türk halk müziği

Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir. Uzun havalar Anadolu'nun değişik bölgelerinde “bozlak, türkmani, maya, hoyrat, divan, ağıt” gibi adlarla anılır. Bunlar genellikle Karacaoğlan, Emrah, Ruhsati, Sümmani ve daha birçok tanınmış halk ozanının deyişleri üzerine yakılmıştır.

Klasik Batı müziği

Türkiye'de Cumhuriyet döneminde girişilen devrim hareketleri sanat konularına da yöneldi. Daha çok klasik Batı müziğine önem verildi.

1924'te Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kuruldu. Osmanlı sarayındaki müzik topluluğu başkente getirilerek Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla konserler vermesi sağlandı.

Popüler müzik

1970'lerden sonra geniş halk kitlelerine hitap eden müziktir. Şu kategorilere ayrılır:

Sanat

Mimaride dinî yapılar anıtsaldır. Yakın Çağ'a kadar temel üslup Koca Sinan'da belirginleşmiştir. Resimde ve heykelde dinin etkisiyle gelişme olmamıştır, ancak minyatür ve süsleme sanatlarında olmuştur. Türk sanatı çini, hat, ebru, seramik, tezhip ve halıcılıkta gelişmiştir. Müzik gerek sivil gerek askerî müzikte sanat müziğinden hafif müziğe çevrilir. Dinî müzik Türk müziğinin önemli unsurudur. Halk müziği, klasik ve arabesk niteliktedir. Türk sanat müziği çağdaş bir sesle, hafif müzik klasik ve pop müzikle gelişmektedir.

Türk edebiyatı şiir, hikâye, deneme, mizah, eleştiri dallarında eski ve yeni formatlarda dünya dillerine çevrilen eserler üretmektedir. Sözlü edebiyat geleneği, dini edebiyat formunda yaygındır ve en meşhuru kandillerde okunan mevliddir. Halk edebiyatında dünyaya Nasreddin Hoca tanıtılmış, halk danslarıyla ve seyirlik sanatlarla tarihi kültür yapıları yaşatılmıştır

Mimari

Erken dönem Anadolu Türk mimarisi Türk kavimlerinin Anadolu’ya göç etmeye başladığı dönem ile Osmanlı Beyliği’nin kurulduğu dönem arasındaki mimariyi inceler. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimarileri de özel bir önem arz etmektedir. Türklerin çok değişik coğrafi koşullar, değişik kültür çevreleri içinde, uzun zaman aralığında oluşturduğu mimari eserler söz konusu edildiğinde, Anadolu Türk Mimarisine özel bir yer ayırmak gerekir. Yakın zamana kadar, Anadolu Türk sanatı ve mimarisi konusunda araştırma yapanların büyük bir bölümü, bazı önyargılarla bu sanatı ve mimariyi İslam sanatı çerçevesi içinde sınırlı bir yere oturtuyor, oluşumunda katkısı olan öğeleri bu genel çerçeve içinde açıklamaya çalışıyorlardı. Bu tür yaklaşımların başlıca nedeni, Türk sanatı üstüne özgül araştırmaların sınırlı oluşu kadar, araştırmacıların önyargılarından da gelmekteydi. Oysa bugün aynı konuda oldukça yoğun çalışmalar yapılmakta, Türklerin sistemli bir gelişme sonucunda ortaya koydukları Anadolu Türk mimarisinin özgün karakteri açık bir biçimde belirlenerek, daha sağlam genel yargılara varılabilmektedir. Özellikle Türk araştırmacılar bir yandan ayrıntılarına kadar mimari ürünleri geniş yığınlara tanıtmaya çalışmakta, basamak niteliğindeki eserleri gün ışığına çıkarmaktadırlar. Bu tür malzemenin yanı sıra, eserlerin o ortamın siyasal, ekonomik ve sosyal yapısını da belirleyen çalışmaların sürdürülmesi sevindiricidir. Bu girişimler, mimariyi toplumdan soyutlayarak, yalnız biçimsel gelişmelerine yaslanarak yargılarda bulunmayı önlemekte daha sağlam noktalara ulaşma olanaklarını çoğaltmaktadır. Öte yandan daha düne kadar genellikle tek tek eserler üzerinde dururken, bugün konuya daha büyük ölçekte yaklaşılmakta örneğin, eski bir kentten bu kentin en yalın evine kadar uzanan bir bütünlük duygusu içinde yapılan değerlendirmeler dikkati çekmektedir. Ayrıca Türk Kenti- Türk Evi de yalnız fiziksel görüntüsü içinde düşünülmemekte, oluşumundaki siyasal, ekonomik, sosyal yapıyla birlikte verilmeye çalışılmaktadır. Bu da önemli bir gelişme, tarihi çevreyi bir bütün olarak görme aşamasıdır.

11. yüzyılın ikinci yarısından sonra Anadolu'da yoğun biçimde yerleşmeye başlayan Türkler, kısa zamanda İslam dininin ve kendi toplum yapılarının gereklerine uygun bir mimari ortamın yaratılmasına çalışmışlardır. Kuşkusuz Anadolu ilk kez 11. yüzyılın ikinci yarısında Müslüman topluluklarla karşılaşmıyordu. Özellikle Güneydoğu Anadolu da daha 7. yüzyılın sonlarında birçok eski kent, Müslümanlığın yaygınlık kazandığı önemli yerleşme merkezleri durumuna gelmiştir. Ancak Bizans İmparatorluğu'nun topraklarını daraltarak batıya doğru ilerleyen Türkler, Hıristiyan dünyasının mimari geleneklerine ve isteklerine karşılık, İslam dininin getirdiklerini yerleştirmeye çalışmışlardır. Kısa sürede çeşitli yerleşme merkezleri; başta cami olmak üzere türbe, medrese ve zaviye gibi dinsel amaçları ağır basan yapılarla donanmıştır. Bunun yanı sıra Türklerin daha önce Anadolu dışındayken özellikle üzerinde durdukları askeri ve sivil yapılar da dinsel yapılarla birlikte oluşmuş, Anadolu yeni bir görünüm kazanmıştır. Burada önemle üzerinde durulacak noktalardan birisi, Anadolu'nun değişik bölgelerinde egemen olan mimari geleneklerin ve geçmişte üretilmiş mimarinin, Türkler tarafından gerçekleştirilen yeni oluşumlara etkisidir. Özellikle ilk yıllarda, alınan bölgelere getirilen yeni değerleri, eldeki olanaklarla şekillendirmek gerekiyordu. Sultan ve beylerle, mimari eylemlerde söz sahibi kişilerin, yeni olanakları kullanırken bağnaz bir tutumla olaya yaklaşmadıkları anlaşılmaktadır. Bunun kanıtı, mimari eylemleri oluştururken yerli ustaların sürekli kullanılmasıdır. Yerli ustalar bir oranda eski geleneksel alışkanlıklarını, yeni isteklere uydurmaya çalışmışlar, İran, Azerbaycan, Suriye'den gelen ustalarla birlikte Anadolu Türk mimarisinin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Bu oluşum sırasında bazen Anadolu'nun geleneksel, bölgelerde geçerli malzeme olanaklarından yararlanılmış, bazen de İran, Mezopotamya ve Suriye'nin eski denenmiş malzeme ve teknikleri Anadolu'ya aktarılmaya çalışılmıştır. İlk yıllarda bu yüzden Anadolu'daki değişik yerleşme bölgelerinde oluşan ürünlerde belirgin bir bütünlük yoktur. Nedeni, özümleme süresinin koşullarında aranmalıdır. Ancak 13. yüzyılın başlarında -bazı bölgeler dışında- mimaride bir bütünlüğün varlığı sezilmekte, bir süre bu bütünlük mimaride egemen olmaktadır. Biraz da bu durumu sağlayan, siyasal, ekonomik ve diğer etkenlerin mimari oluşuma olanak tanımasıdır. Azımsanamayacak bir diğer etken de doğudan Anadolu'ya sürekli göçlerin olmasıyla ilgilidir. Zaman zaman yavaşlasa da bu göçler, mimari ve bezeme alanında sürekli bir alışverişi beraberinde getirmiş, Osmanlı İmparatorluğu'nun mimariyi merkezi bir düzene bağladığı yıllara kadar sürmüştür. Doğudan getirilenlerle yeni alınan topraklardaki gelişmeleri göz önünde tutan Osmanlı mimarlarının ürünleri, bir oranda imparatorluğun bütün topraklarında geçerli olmaya yönelmiştir. Bu durum bir anlamda Osmanlı toplumunun o yıllardaki siyasal, ekonomik ve sosyal yapısının mimariye yansımasıdır.

11. yüzyıldan başlayarak 16. yüzyılın ortalarına kadar süren uzun zaman dilimi içinde üretilen eserlerin tümü gözden geçirildiğinde ilk dikkati çeken, bu süre içinde Büyük Selçuklu, Erken Türk Beylikleri, Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlılar'ın egemen olduğu topraklarda sınırlı yapı tekniklerinin kullanılmış olmasıdır. Gerçekten Türklerin yeni yapı teknikleri ortaya koymaktan çok, eldekileri büyük bir ustalıkla geliştirerek kullandıkları görülmektedir. Özellikle konut mimarisinde bölgesel malzeme ve tekniklerle yetindikleri, bu yüzden de her bölgede çok değişik görünümlere ulaştıkları dikkati çekmektedir. Konut mimarisi alanında Anadolu'nun kuzey bölgelerinde ahşap, güney bölgelerinde taş yapının ağırlık kazanmasına karşılık, diğer bölgelerde genellikle kerpiç ve hımış kullanımı ağırlık kazanmaktadır. Geleneksel konut yapımındaki bu görüntünün yanı sıra, anıtsal mimaride de çoğunlukla taş duvar yapımının geniş bir kullanıma ulaştığı görülür. Bu durum bir bakıma Iran ve Orta Asya'daki yapı tekniklerinden kopmanın en somut örneğidir. Yapıların örtü sistemlerinde ise ikili bir durum dikkati çekmektedir. Bir yandan düz ahşap çatı ve taş tonoz kullanılırken, öte yandan -Orta Asya ve Iran etkilerinin izleri olarak- tuğladan kubbe ve tonozlara da büyük oranda yer verildiği görülür. Tuğladan kubbe ve tonoz kullanılmasının bir önemli yanı da sürekli gelişmeye olanak tanımasıdır. Bu nedenle 13. yüzyıldan sonra Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş topraklarındaki anıtsal yapıların örtü sisteminde tuğla tonoz ve kubbe egemen olacaktır. Kuşkusuz bu egemenliğin yanı sıra ahşap kirişlemeli düz tavan örtünün tümüyle ortadan kalktığı söylenemez. Özellikle ahşap camiler başlığı altında toplanan bir grup yapıda ve diğer bazı yapılarda bu sistem sınırlı oranlarda da olsa yaşamıştır. Mimariye bağlı bezemede de ilginç gelişmeler söz konusudur. Anadolu'da özellikle Selçuklu ve Beylikler dönemi taş işçiliği, İslam ve Anadolu öncesi Türk mimari bezeme motiflerini geliştirerek sürdürmüştür. Ayrıca Büyük Selçuklular yoluyla Anadolu'ya gelen bir diğer mimari bezeme, çini ve sırlı tuğladır. Ancak sırlı tuğlanın kullanılması çini kadar uzun ömürlü olmamış, özellikle

  1. yüzyıldan sonra çok azalmıştır. Oysa çini yapımı ve kullanımı gelişip yaygınlaşarak Osmanlı döneminin sonuna kadar sürmüş, bugün birer başyapıt sayılan çeşitli örnekler birçok yapıyı bezemiştir. Taş işçiliği, çini ve sırlı tuğla oranında olmasa da, bazı mimari ürünlerde İran'dan getirilen alçı işi bezemeye yer verilmiş, kalem işi dediğimiz boyalı bezeme de birçok yapıda kullanılmıştır. Kuşkusuz, mimariyi tamamlayan bezeme bunlarla bitmemektedir. Yapıların değişik yerlerinde karşımıza çıkan tahta oymacılığı, sedef kakma işçiliği, maden, dokuma ve cam işçiliği, yüzyıllara göre ağırlıkları değişerek mimaride kullanılma olanaklarını bulmuşlardır. Özellikle Osmanlı döneminde büyük sorun, işlevsel değerlere yer veren anıtsal mekanı yakalamak olmakla birlikte, ona bağlı olarak bezemeye de gerektiği oranda yer verilmesine çalışılmıştır.

Kısaca değindiğimiz Büyük Selçuklu, Erken Türk Beylikleri, Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemi yapı teknikleri ve mimari bezeme türleri yanında biraz da bu dönemde geliştirilen değişik işlevli yapı örnekleri üzerinde durmak gerekir. Tarihsel süreç içinde Anadolu'daki Selçuklu, Beylikler ve hatta Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş topraklarında toplumun isteklerine uygun bir biçimde gelişen bu değişik işlevli yapılar, bir bakıma Türk toplumunun zaman içinde nasıl bir sosyal, ekonomik ve siyasal yapı geliştirdiğini de ortaya koyacak niteliktedir. Fazla ayrıntıya girmeden her değişik işlevli yapıdan örnekler verirken, onların hangi gereksinmelerin ürünü olduğunu belirleyerek Türk mimarisinin önemli bir kesitini bütünlemeye çalışmak yerinde olacaktır. Anadolu Türk mimarisinde başta cami olmak üzere mescit, zaviye, türbe, kümbet, medrese, tekke, hamam, kervansaray, bedesten, çarşı, köprü, kale, köşk-saray gibi değişik işlevli yapılar belirli yoğunluklarda üretilmiştir. Bu yapılar bazen tek başlarına, bazen de külliye dediğimiz değişik ya da yakın işlevli kimi yapıları bir araya getiren bir bütünlük içinde oluşturulmuşlardır. Sultanların, beylerin, devletin ileri gelenlerinin ve halktan bazı kişilerin dinsel, sosyal ve yer yer ekonomik amaçlarla yaptırdıkları bu yapıların, ayrıca vakıf dediğimiz bir sistemle uzun yıllar yaşamaları sağlanmıştır. Merkezinde caminin yer aldığı bu külliyeler, kendi dönemlerinde dinsel istekler dışındaki işlevleri de karşılayan yapıların bir araya getirilmesiyle oluşmuşlardır.

Beylikler mimarisi

Selçuklu mimarisi

Anadolu Selçuklu mimarisi

Osmanlı mimarisi

Türkiye mimarisi

Geleneksel Türk mutfağı

Türk mutfağı Türklerin millî mutfağıdır. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı hem Balkan ve Ortadoğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöreler kendilerine ait zengin bir yemek haznesine sahiptirler.

Yörelere göre Türk mutfağı

Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı kendi içerisinde yörelere göre birtakım farklılıklar barındıran çok zengin bir yemek yelpazesini içerir:

Spor

Türk spor tarihi Yaşar Doğu, Tanju Çolak, Cemal Kamacı, Naim Süleymanoğlu, Hidayet Türkoğlu, Hamza Yerlikaya, Halil Mutlu, Nevin Yanıt, Nurcan Taylan, Sinan Şamil Sam, Süreyya Ayhan gibi millî sporcuların başarılarına rağmen toplumda (özellikle Türkiye’de) spor yapma yaygınlığı ve spora ayrılan bütçe kısıtlıdır. En kabul gören spor futboldur. Geleneksel yağlı güreşi, cirit ve at yarışları ata sporu olarak sürerken avcılık, binicilik, kılıç, okçuluk, boks, atletizm, halterde dünya ve olimpiyat dallarında uluslararası başarılar gösterilmektedir.

Türk diasporası

Bu hesaplamalara Türkiye'de ya da daha önceden Osmanlı bölgesi olan Irak, Suriye, Bulgaristan, Kıbrıs, Yunanistan, Makedonya ve Kosova'da yaşayan insanlar dahil edilmemiştir.

<center>
Ülke ya da bölgeTürk vatandaşları (2004)101Türk vatandaşları (2006)102Toplam Türk nüfusuÜlke ya da bölge toplam Nüfusu (2009)103% TürkDaha fazla bilgi
Almanya1,924,1541,738,8312,812,000104 4,000,00010582,329,7583.4%-4.8%Almanya Türkleri
Fransa341,728423,471500,00010664,057,7920.78%Fransa Türkleri
Birleşik Krallık90,00052,893500,00010761,113,2050.81%Birleşik Krallık Türkleri
Amerika Birleşik Devletleri220,000250,000500,000108307,212,1230.16%ABD Türkleri
Hollanda330,728364,333400,00010916,715,9992.3%Hollanda Türkleri
Avusturya130,703113,635300,0001108,210,2813%-3.65%Avusturya Türkleri
Belçika45,86639,664200,00011111210,414,3361.92%Belçika Türkleri
Suudi Arabistan100,000120,000200,00011328,686,6330.69%Suudi Arabistan Türkleri
Avustralya56,26164,500150,00011421,262,6410.70%Avustralya Türkleri
Kazakistan6,0009,593150,00011515,399,4370.58%-0.71%Kazakistan Türkleri
Azerbaycan16,00016,000110,0001168,832,0000.50%-1.21%Azerbaycan Türkleri
Rusya18,00022,808100,000117118140,041,2470.07%Rusya Türkleri
İsviçre79,47073,861100,0001197,604,4671.31%İsviçre Türkleri
Libya3,2001,35080,0001206,173,5791.26%Libya Türkleri
İsveç31,89463,58070,0001219,059,6510.77%İsveç Türkleri
Danimarka31,97854,85970,0001225,500,5101.1%Danimarka Türkleri
Brezilya--58,973123198,739,2690.03%
Kırgızistan3,2003,38055,0001245,431,7471.01%Kırgızistan Türkleri
Kanada40,00041,00050,000125 140,00012633,487,2080.15%-0.41%Kanada Türkleri
İsrail22,00030,00030,0007,233,7010.30%İsrail Türkleri
Venezuela--28,00026,814,8430.10%
İtalya5,28414,12416,25512758,126,2120.02%İtalya Türkleri
Norveç10,91515,35616,0001284,660,5390.33%Norveç Türkleri
Japonya2,4246,30910,000129127,078,6790.007%Japonya Türkleri
Özbekistan700-10,000-15,00013027,606,0070.03%-0.05%Özbekistan Türkleri
Ukrayna550-8,844131 10,00013245,700,3950.02%Ukrayna Türkleri
Finlandiya1,9817,0007,0005,322,5880.10%Finlandiya Türkleri
Katar1,348-7,000133833,2850.8%Katar Türkleri
Türkmenistan5,0007,0007,0001344,884,8870.10%Türkmenistan Türkleri
Birleşik Arap Emirliği-5,4845,5004,798,4910.11%Birleşik Arap Emirliği Türkleri
Afganistan-4,5004,50028,396,0000.01%Afganistan Türkleri
Kuveyt1,9223,2603,2621352,691,1580.11%Kuveyt Türkleri
Meksika--3,100136111,211,7890.002%
Dubai-3,0003,0002,262,0000.13%
Ürdün1,6002,5002,5006,342,9480.025%Ürdün Türkleri
Polonya-2,5002,50013738,482,9190.002%Polonya Türkleri
İspanya1,289-2,50013840,525,0020.006%İspanya Türkleri
İrlanda--2,000-3,0001394,203,2000.05%-0.07%İrlanda Türkleri
Çek Cumhuriyeti--1,70014010,211,9040.006%
Macaristan--1,7001419,905,5960.004%Macaristan Türkleri
Arjantin--1,36414240,913,5840.003%
Güney Afrika1,100-1,10049,052,4890.002%Güney Afrika Türkleri
Şili--1,00014316,601,7070.005%Şili Türkleri
Lihtenştayn809-89434,7612.57%Liechtenstein Türkleri
Fas--85334,859,3640.002%
Uruguay--695144
Yeni Zelanda--6001454,213,4180.01%Yeni Zelanda Türkleri
Moldova1,000-4641464,320,7480.01%Moldova Türkleri
Lüksemburg287-450147480,2220.06%Lüksembourg Türkleri
Tacikistan400-4007,349,1450.005%
Hırvatistan--3001484,489,4090.006%Hırvatistan Türkleri
Hong Kong--2601497,055,0710%
Slovenya--2591502,023,3580.01%
Portekiz--25015110,707,9240%
Endonezya--250152240,271,5220%
Kongo Cumhuriyeti--2284,012,8090.005%
Beyaz Rusya154-1549,648,5330%
Slovakya--1501535,463,0460.002%
Moğolistan--1343,041,1420.003%
Hindistan--1261541,166,079,217Hindistan Türkleri
Tayvan--100-49922,974,3470.002%
İzlanda--68155306,6940.02%
Malta53156405,165
Porto Riko--441573,994,2590.001%
Litvanya--351583,555,1790%
Cezayir--3134,178,1880%
Estonya--241591,299,3710%
Letonya--92,231,503
Grönland--816057,6000.013%
Güney Kore--8 (1991)48,508,9720.001%
Bahamalar--4309,1560.001%
Bolivya--29,775,2460.003%
Diğerbilinmiyor35,375bilinmiyorbilinmiyorbilinmiyor
Toplam3,518,7263,693,121
Alt bağlı
Üst bağlı
</center>

Türklerin genetiği

Türk Y-DNA haplogruplarına bakılırsa, Türklerin %49,2'si E3b, G, J, I gibi Avrupalı ve Yakın Doğulu haplogrupları taşırken, %36'sı L, N, K, C, Q, O, R1a, R1b gibi Orta Asya kökenli haplogruplara sahip. Ayrıca Türklerin %1,5'u R2 ve H gibi Hint yarımadası kökenli haplogrupları taşımakta iken, %1'i de A, E3*, E3a gibi Afrika kökenli haplogruplara sahiptir.

J1=9% - Arap Yarımadası insanları arasında

J2=24% - Güneydoğu Avrupa ve Güneybatı Asya halkları arasında

R1a=6.9% - Doğu Avrupalılar ve Orta Asyalılar arasında

I=5.3% - Orta Avrupalılar ve Balkan halkları arasında

R1b=14.7% -Orta Asya ve Batı Avrupalılar arasında

G=10.9% - Kafkas halkları arasında

E1b1b=11.3% - Balkan nüfusu arasında

N=3.8% - Sibirya ve Altay nüfusu arasında

T=2.5% - Akdeniz ve Güney Asya nüfusu

K=4.5% - Asya nüfusu arasında

L=4.2% - Hindistan ve Horasan nüfuslarında

Q=1.9% - Kuzey Altay nüfusunda

iGENEA'ya göre Türk Y-DNA'sı: G %28 (İskit geni, Türk ve Kafkas halklarında görülür), R1b %21 (Batı Avrupalı Keltler ile bazı Orta Asyalılarda görülür), J %16 (Ortadoğu geni), F %11 (Uzakdoğu ve Orta Asya'da yaygındır), K %11 (Kuzey Afrika geni), R1a %9 (Kurgan geni, Türkler ve Slavlarda yaygındır), I2a %4 (Nordik, Arnavut ve Cermenlerde görülür).

İsveçli Linnaeus (1735), “İri yapılı, beyaz tenli, güzel Osmanlı”yı, beyaz Kafkas ırkından -yani Avrupalı- saymıştı. Fizyonomist Lavrater (1854)’e göre Türkler, Küçük Asya kanı ile Tatar (Mongoloid, sarı) ırkın maddi özelliklerinin melezi idi. Blumenberg (1865), antropolojik sınıflamasına göre, Türkler beyaz ırktandı. Garn (1964), Orta Asya steplerinin yerleşik ya da göçebe hayvancılarının fizik özelliklerini, doğal seçilim sonucu ortaya çıkan değişmelerle açıklamaya çalışır. Hazar Denizi ile Pamir Yaylası arasını yurt edinmiş insanlar, ne tam beyaz ne de sarı idi, öteki ırklarla karışmış, zamanla değişikliğe uğramışlardı.161

Wallois’e göre, Türk, Türk-Tatar veya Turan ırkının bazı fiziksel (görünür) beden özellikleri Moğol ırkına benzediği için, çoğu araştırmacılar, Turanlıları sarı ırktan saymışlardı. Oysa Turanlıları beyaz (Kafkas) ırkın Orta Asya’ya doğru uzanan dalı veya kolu saymak daha doğru olurdu. Turan (Orta Asya) düzlüklerinde göçebelik yapan Türklerin, Moğollarla karışmış bulunmaları olasıydı. Weiner (1971), Anadolu ırkının Küçük Asya'dan Pamir'e kadar uzanan vadilerde yaşadığını, Ermeni veya Kafkas ırkının alt grubu olan Dinarik ırkla benzerlikleri nedeniyle Avrupa kökenli sayıldıklarını söylemektedir.162

Afet İnan, yaptığı çalışmalarda; Anadolu (Türk) ırkının %75 oranında Brakisefal, düz ince burunlu, kahverengi saçlı, sonuç olarak "Dinarik" ile karışmış Alpli yani "Beyaz-Ari" olduğu sonucuna varmıştı.163 Moğolların oranı % 5'ten azdı. Gerçi fenotipik (görünür) özellikler böyleydi; ama kan grupları gibi genotipik (laboratuvarda saptanan görünmez) bazı özellikler Türklerin, Sarı Asyalılarla, Beyaz Avrupalılar arasında bulunduğu görüşünü desteklemektedir.164

2019 ve 2020'deki son çalışmalar, Doğu Asyalıları (Mongoloidler) karakterize eden benzersiz genleri ve DNA soylarını ortaya çıkardı. Doğu Asya ile ilgili insanlar Avrupalılardan ve Afrikalılardan açıkça ayırt edilebilir.165166

Kaynakça

Orijinal kaynak: türkler. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Sevan Nişanyan, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, İstanbul, 2009 ISBN : 9789752896369

  2. Abdulkadir İnan, Urartu yazıtında ve Romalı Plinius'un tarihinde «Türk Adı» var mı? Belleten, TTK, Cilt. XlI, S. 45, 1948, s. 277 - 278

  3. dile Ayda, Une Theorle Sur L'Orlglne Du Mot «Türk», «Türk» kelimesinin Menşei Hakkında Bir Nazariye, TTK, Belleten. Cilt. XL., No. 158, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Nisan 1976, s. 229 - 247

  4. Hamit Koşay, ldil - Ural bölgesindeki Türklerin Menşei Hakkında, V. Türk Tarih Kongresi: 12-17 Nisan 1956, TTK. Basımevi. Ankara

    1. s. 232-243
  5. Laszlo Rasonyi, Dünya'da Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları. Ayyıldız Matbaası, Ankara 1974

  6. Prof. Dr. Ercümend Kuran, Türk Adı ve Türklük Kavramı, Türk Kültürü Dergisi, Yıl, XV, S. 174, Nisan 1977. s. 18-20.

  7. Kultegin's Memorial Complex, TÜRIK BITIG

  8. Bilge Kagan's Memorial Complex, TÜRIK BITIG

  9. Muharrem Ergin-Orhun Abideleri,s-78,Boğaziçi yayınları 1978(7. baskı)

  10. Orhun Abideleri M.E.B. 1970

  11. Genel Türk Tarihi, 1 Cilt, (Hasan Celâl Güzel, Ali Birinci), Yeni Türkiye Yayınları, 2002

  12. S. Frederick Starr, Xinjiang: China's Muslim Borderland, M.E. Sharpe, 2004

  13. Sadi BAYRAM, Tarihte Türk Adı Ne Zaman Ortaya Çıktı, Millî Kültür Dergisi, S. 5, Mayıs 1977

  14. Jared Diamond Tüfek, Mikrop ve Çelik, TÜBİTAK Yayınları ISBN 975-403-271-81997

  15. Mirfatih Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Selenge Yayınları, 2007, s. 143-178.

  16. KOCA, Salim, Türk Kültürünün Temelleri II, Başkent Matbaacılık, Ankara, 2003, s. 129-133.

  17. Balaban, Ayhan. İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006. URL:http://fef.kafkas.edu.tr/sosyb/tde/halk_bilimi/makaleler/kultur_med/kultur_med%20(20).pdf . Erişim tarihi: 11.12.2011. (Archived by WebCite® at)

  18. ÇETİNDAĞ, Yusuf, Türk Kültüründe Hayvan ve Bitki Motifinin Seyri, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yay., 4. C, Ankara, 2002, s. 171.

  19. Osman Nedim Tuna, "Ekin Ara İdi Oksuz Kök Türk Anca Olurur Ermiş (KT; D; 2-3) İbaresi Üzerine", Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1993, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1995 s. 77-81.

  20. Ahmet Taşağıl, Göktürkler, C. 1, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Basımevi, 1995

  21. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1977, s. 27.

  22. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 72-73, ISBN 975-437-236-5

  23. İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Cilt 5, s. 28

  24. İslam Ansiklopedisi (Türkiye Diyanet Vakfı), Cilt 5, s. 28.

  25. Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi 3, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Prizren 2005, s. 20-21.

  26. İslam Ansiklopedisi (Türkiye Diyanet Vakfı), Cilt 5, s. 28-29.

  27. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 179-180., ISBN 975-437-236-5

  28. Gyula Györffy, Sur la question de l’établissement des Pétchenégues en Europe, s. 283-292

  29. Cin, T.. Yunanistan'ın "Pontus Soykırım" İddiaları ve Türkiye. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 8, Sayı: 2, s. 27-89, 2006. URL: http://web.deu.edu.tr/hukuk/dergiler/DergiMiz8-2/pdf/tcin.pdf . Erişim tarihi: 8.12.2011. (Arşiv: WebCite® http://www.webcitation.org/63lQ0ljbi )

  30. '' Bilim.org - ""Osmanlı İmparatorluğu Söğüt'te değil Yalova'da kurulmuştur". 23 Mayıs 2009 tarihinde erişilmiştir.

  31. 1914 Resmî Nüfus İstatistiği Memalik-i Osmaniye'nin 1330 [1914] Senesi Nüfus İstatistiği, Dahiliye Nezareti Sicil İdare-i Umumiyesi, Hilal Matbaası, 1336 [1920].

  32. STAR | erişimtarihi = 4 Nisan 2021 | çalışma = Star.com.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20200812151705/https://www.star.com.tr/yasam/naim-suleymanoglu-bm-konusmasi-naim-suleymanoglu-birlesmis-milletler-konusmasi-haber-1564895/ | arşivtarihi = 12 Ağustos 2020}}

  33. .

  34. Lozan Antlaşması tam metni Türk Tarih Kurumu

  35. Konda Araştırma ve Danışmanlık, Rapor-Toplumsal Yapı Araştırması-Biz kimiz, 2006, s. 14.

  36. El-Cüveyni; Tarih-i Cihan-güşa, 1, s:11

  37. İmam Taberani (Mu’cem’ül-Kebir ve Mu’cem’ül Evsat)

  38. (Sünen-i Davud, IV.s:112)

  39. Câmi'u's-Sahîh, 3884

  40. Ebû Davud, Melâhim: 8.

  41. Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt-1, Sayfa:3

  42. Divânu Lügati't-Türk, Kaşgarlı Mahmud, Trc. Besim Atalay, I, XVII, TDK Ankara

  43. Türklerin Araplarla Münasebetleri, Sami Baskın, ODÜ, Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi

  44. KARAHANLI DÖNEMİ TÜRKÇESİNDE SÖZÜN ETKİLİ KULLANIMI, Ramazan Çakır, Mevlana Üniversitesi

  45. Ibn Athir, Cilt 8, s.396

  46. Foltz, p. 70.

  47. Şükrü Haluk Akalın, Türk Dili: Dünya Dili Türk Dil Kurumu

  48. Vilhelm Thomsen, Les inscriptions de l’Orkhon dechiffrees, Helsingfors, 1896

  49. Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, M.E.B. Yayınları, 1997

  50. Şükran Kurdakul, Çağdaş Türk Edebiyatı, Broy Yayınları, İstanbul, 1986

  51. Gündüz Akıncı, Türk Romanında Köye Doğru, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Yayınları, Ankara 1961

  52. Bayrak, Orhan M. (1994). Türkiye Tarihi Yerler Rehberi. İnkılâp Kitabevi. ISBN 975-10-0705-4.

  53. Anadolu Selçukluları Devrinde Aksaray Şehri, Yrd. Doç.Dr. Nevzat Topal, Aksaray Valiliği Yayınları

  54. * FERİT, M., MESUT, M., (1934), Selçuk Veziri Sahip Ata ile Oğullarının Hayat ve Eserleri, Türkiye Matbaası, İstanbul.

  55. BAYRAM, S. and KARABACAK, A. H. (1981), Sahib Ata Fahrü’d-din Ali’nin Konya, İmaret ve Sivas Gök Medrese Vakfiyeleri, Vakıflar Dergisi, (vol.13) sayfa 31-69.

  56. .

  57. .

  58. .

  59. .

  60. .

  61. .

  62. .

  63. further information on Immigration to Mexico

  64. Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, 4. Basım, Remzi Kitabevi, ISBN 975-14-0504-1, s. 24.

  65. Güvenç, a.g.e, s. 25.

Kategoriler