ingilizler ne demek?

İngilizler (), İngilizce dilini konuşan ve ortak tarih ve kültürü paylaşan bir topluluk olarak İngiltere'de ortaya çıkmış etnik grup ve millettir. Tarih boyunca İngiltere'de ikamet etmiş olan farklı grupların karışımıyla yeni bir kimlik oluşturmuşlardır; Anglo-Saksonlar, Vikingler, Bretonlar ve Normanlar İngiliz kimliğini oluşturan etnik gruplardır.

Tarihsel süreç içerisinde Britanya'yı yurt edinen ilk halk Kelt kökenli Britonlar kabul edilmektedir. Daha sonra Kuzey Almanya'dan gelen Cermen kökenli Saksonlar, Angluslar ve Jütler adaya ayak bastı. Bu üç toplum birbirleri ile karışarak Anglo-Saksonları oluşturdu ve Büyük Britanya'daki baskın toplum oldular. Bretonlar adanın kuzey (İskoçya) ve batısına (Galler) çekildi. 11. yüzyılda adayı son olarak istila eden Viking kökenli Normanlar oldu. İskoçya'daki Bretonlar ile İngiltere'deki Anglo-Normanlar arasındaki uzun savaşlar, İngiltere'nin üstünlüğü ile sonuçlandı. Böylece Britanya'da, İngiliz adı altında tek bir ulusun oluşum süreci hız kazandı. Büyük Britanya Krallığı döneminde de sömürgecilik politikası ile dünyanın birçok yerine dağıldılar.

Tarih

Erken Orta Çağlar

Britanya'da Roma hakimiyetinin sonuna müteakip "İngiliz" olarak adlandırılan ilk halk Cermen kabileleri ile yakından ilişkili olan ve 5. yüzyılda güney Danimarka ve Kuzey Almanya'dan, Büyük Britanya'nın doğu ve güney kesimlerine göç eden Anglosaksonlardı. Anglosaksonlar İngiltere'ye (Anglusların ülkesi anlamına gelen "Engla land") ve İngiliz milletine ismini verdi.

Anglosaksonlar, halihazırda 1. ve 5 yüzyıllar arasında süren Roma hâkimiyeti altında yaşayan yerli Britanyalı Briton topluluklarının yaşadığı topraklara ulaştı. Roma İmparatorluğu'nun çok etnikli yapısı, Anglosaksonlar gelmeden önce İngiltere'de az sayıda başka halkların da var olabileceği anlamına geliyordu. Örneğin, Cumbria'da günümüzde Burgh by Sands olan Aballava'daki bir Roma garnizonunda erken bir Kuzey Afrika varlığına dair arkeolojik kanıtlar var: 4. yüzyıldan kalma bir yazıt, "Numerus Maurorum Aurelianorum" (Aurelian Mauretanyalıların Birliği) adlı Mauretanya'dan (Fas) gelen Roma askeri birliklerinin orada konuşlandığını gösteriyor. Roma İmparatorluğu uzaktan ve geniş bir coğrafyadan olan halkları bünyesine katmış olsa da genetik araştırmalar Romalıların İngiliz nüfusu arasında önemli ölçüde karışmadığını gösteriyor.

Anglosaksonların Britanya'ya yerleşmesi ve yerli Roma-Britanyalı topluluklar ile aralarındaki ilişkileri günümüzde tam olarak kesinliğe kavuşmuş değildir ve bir tartışma konusudur. Geleneksel kabul edilen görüş Anglosakson kabilelerinin yerli Britanyalı toplulukları güney ve doğu Büyük Britanya'dan (Cornwall dışında günümüz İngiltere'sinden) çıkardığını söylemektedir. Bu görüş, dönemin tek çağdaş tarihsel kaynağı olan ve yerli Britanyalıların istilacı kabileler (aduentus Saxonum) tarafından katledilmelerini ve aç bırakılmalarını anlatan Gildas'ın yazıları tarafından desteklenmektedir. Ayrıca, İngilizce dili, Briton kaynaklarından ödünç alınmış bir avuç kelimeden fazlasını içermemektedir. Bu görüş daha sonra bazı arkeologlar ve tarihçiler tarafından yeniden değerlendirildi ve muhtemelen ülkenin yönetimini devralan ve orada yaşayan insanları yavaş yavaş kültürel olarak asimile eden azınlık bir savaşçı eliti varsayımı şeklinde daha küçük ölçekli bir göç öne sürüldü. Bu ikinci süreç, Anglosakson kimliğini veya en azından İngilizce konuşuculuğunun yerli halklar açısından teşvikini sağlayan Wergild'in Ine of Wessex yasasında ana hatlarıyla belirtilen teşviklerle açıklanır. Tarihçi Malcolm Todd şöyle yazıyor: "Briton nüfusunun büyük bir bölümünün yerinde kalması ve giderek artan bir şekilde bir Cermen aristokrasisinin egemenliğine girmesi, bazı yerlerde evlilikler yapılması ve Kelt isimlerini, kuşkusuz çok şüpheli olarak, ilk Anglosakson hanedanlarına bırakması çok daha olasıdır. Ancak Anglosakson yerleşimlerinin baskın olduğu bölgelerde, arkeolojik veya dilsel olarak varlığını sürdüren Britonları nasıl tanımladığımız, hala erken dönem İngiliz tarihinin en derin sorunlarından biridir."

Ortaya çıkan bir görüş, Anglosaksonların yerleşim derecesinin ve dolayısıyla Romano-Britonların varlığını sürdürme derecesinin İngiltere genelinde bölge bölge değiştiği ve bu nedenle İngiltere'nin Anglosaksonlar tarafından genel iskanının tek kesin bir süreçle tanımlanamayacağıdır. Doğu Anglia ve Lincolnshire gibi doğu bölgeleri açısından büyük ölçekli göç ve eski halkların yer değiştirmesi en doğru kabul edilebilir olan görüş gözükmektedir ancak Northumbria'nın bölgelerinde elitlerin yönetimi devralmasıyla yerli nüfus muhtemelen büyük çoğunlukla yerinde kaldı. Bethany Fox, kuzeydoğu İngiltere ve güney İskoçya'daki yer adları üzerine yaptığı bir araştırmada büyük sayıda göçmenin Tyne ve Tweed gibi nehir vadilerine yerleştiğini ve Britonların daha az verimli olan tepelik bölgelere taşındığını ve daha uzun bir süre boyunca asimile olduğunu buldu. Fox, İngilizlerin bu bölgeye hakim olma sürecini "kitlesel göç ve elitlerin yönetimi devralma modellerinin bir sentezi" olarak tanımlıyor.

Vikingler ve Danelaw

800'lü yıllardan itibaren Danimarkalı Vikinglerin Britanya Adaları kıyılarına gerçekleştirdiği akınlar süreç içerisinde Danimarkalı yerleşimci dalgasını beraberinde getirdi. İlk başta Vikingler çoğunlukla İngilizlerden ayrı bir halk olarak kabul edildi. Bu ayrılık Büyük Alfred'in, Alfred ve Guthrum Antlaşması'nı imzalaması sonucu Danların kuzey ve doğu İngiltere'yi kontrol ettiği, İngiltere'nin İngiliz ve Dan yönetimi arasında bölünmesi ile kurulan Danelaw ile resmi bir hal aldı.

Ancak Alfred'in halefleri Danlar üzerine askeri zaferler kazanıp Danelaw'ın büyük bir kısmını doğmakta olan İngiltere Krallığı'na kattı. Dan istilaları 11. yüzyıla dek sürdü ve İngiltere'nin birleşmesini takip eden dönemde hem İngiliz hem de Dan kökenli krallar hüküm sürdü. (Örneğin, Kral II. Æthelred (978-1013) ve 1014-1016) İngiliz, Kral Knut (1016-1035) Dan kökenliydi.)

Yavaş yavaş, İngiltere'deki Danlar 'İngiliz' olarak görülmeye başlandı. İngiliz dili üzerinde gözle görülür bir etkileri oldu: anger (öfke), ball (top), egg (yumurta), knife (bıçak), take (almak) ve they (onlar) gibi birçok İngilizce sözcük Eski Norsça kökenlidir ve -thwaite ve -by ile biten yer adları da İskandinav kökenlidir.

İngiltere'nin birleşmesi

İngiliz halkı 10. yüzyıla dek politik olarak birleşmiş değildi. Bu tarihten önce aralarında en güçlüleri Wessex ve Mercia olmak üzere süreç içerisinde Yedi krallık çatısı altında birleşen küçük krallıklar hüküm sürmekteydi. İngiliz ulus devleti Anglosakson krallıklarının 800'lerde başlayan Danimarkalı Viking istilalarına karşı birleşmesi ile oluşmaya başladı. Takip eden bir buçuk yüzyıl boyunca İngiltere, büyük ölçüde siyasi olarak birleşmiş bir devlet haline geldi ve 959'dan sonra daimi olarak öyle kaldı.

İngiltere, 937'de Brunanburh Muharebesi'nden sonra Wessex Kralı Æthelstan tarafından Wessex'in Güney Batı'da nispeten küçük bir krallık iken büyüyüp İngiliz Krallığı'nın kurucusu haline gelerek tüm Anglosakson krallıkları ve Danelaw'i tek bir devlet çatısı altında bir araya getirmesiyle birleşmiş oldu.

Norman ve Angevin yönetimi

1066 yılında İngiltere'nin Normanlar tarafından fethi, yeni gelen Fransızca konuşan Norman elitlerinin neredeyse tüm Anglosakson aristokratları ve kilise liderlerinin yerini almaları ile birlikte İngiltere'deki Anglosakson ve Dan yönetimini sona erdirdi. Fetihten sonra "İngiliz" kimliği, bir ya da daha fazla nesil boyunca İngiltere'de yaşamış olsalar dahi "Norman" kimliği ile bilinen Norman istilacılardan kendilerini ayıran Anglosakson, İskandinav ya da Kelt farketmeksizin tüm yerli İngiltere halkını kapsar hale geldi. Norman hanedanı Kral Stephen'ın ölümüne kadar İngiltere'yi 87 yıl yönetti. 1154'te (Fransa merkezli) Plantagenet Hanedanı'ndan II. Henry tahta çıktı ve İngiltere 1214'e kadar Angevin İmparatorluğu'nun bir parçası oldu.

Birçok modern kaynak istila sonrası 50 yıl içerisinde saray dışındaki birçok Norman'ın İngilizce'ye dil değiştirdiğini ve Anglo-Norman dilinin hükümet ve kanun dili olarak kaldığını öne sürmektedir. Örneğin, 1075 doğumlu bir tarihçi olan ve bir Norman şövalyesinin oğlu olan Orderic Vitalis, Fransızca'yı yalnızca ikinci bir dil olarak öğrendiğini aktarmaktadır. Anglo-Normanca, I. Edward tahta geçene kadar Plantagenet kralları tarafından kullanılmaya devam etti. Zamanla İngiliz dili sarayda bile daha önemli hale geldi ve ta ki hem yöneticilerin hem de tebaanın kendilerini İngiliz olarak görüp İngilizce konuşduğu 14. yüzyıla dek Normanlar yavaş yavaş asimile oldular.

Normanların asimilasyonuna ve 'İngiliz' ve 'Fransız' şeklinde bir ayrım halk arasında olmamasına rağmen resmi belgelerde özellikle de İngilizliğin Bildirimi (bir idare bölgesinin cezai yaptırıma maruz kalmak istemiyorsa kendi bölgesi içerisinde kimliği belirsiz öldürülmüş bir kişinin Norman değil ancak İngiliz olduğunu kanıtlaması gerektiği kanundur) adlı yasal kanunda varlığını sürdürdü. Bu kanun 1340 yılında kaldırılmıştır.

Birleşik Krallık

18. yüzyıldan itibaren İngiltere, günümüzde Birleşik Krallık olarak adlandırılan ve Britanya Adalarının tamamını kapsayan daha geniş bir devletin parçası olmuştur. Galler, bölgeyi İngiliz devletine katan Galler 1535-1542 Kuruluş Kanunları ile birlikte İngiltere tarafından ilhak edildi. Britanyalı kimliği daha sonra İskoçya Kralı VI. James'in aynı zamanda İngiltere Kralı olarak da taç giymesiyle ve Britanya'nın hükümdarı olarak tanınma arzusunu dile getirmesi ile gelişti.

İngiltere, Mart 1707'de Birlik Yasaları'nı onaylayan bir Birlik Antlaşması'nı kabul ederek İskoçya ile birlik oluşturdu. İskoçya Parlamentosu daha önce kendi Birlik Yasalarını çıkarmıştı. Böylece 1 Mayıs 1707'de Büyük Britanya Krallığı kuruldu. 1801'de, başka bir Birlik Yasaları, Büyük Britanya Krallığı ile İrlanda Krallığı arasında birlik oluşturarak Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı'nı kurdu. 1922'de İrlanda nüfusunun yaklaşık üçte ikisi (İrlanda'nın 32 bölgesinden 26'sında yaşayanlar), Birleşik Krallık'tan ayrılarak Özgür İrlanda Devleti'ni kurdu. Geri kalan kısım Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı oldu ancak bu isim "Birleşik Krallık" teriminin kısa süreli kullanıldığı birkaç yıldan sonra ancak 1927'den itibaren kullanılmaya başlandı.

Birleşik Krallık tarihi boyunca İngilizler, Birleşik Krallık'ta nüfus ve siyasi olarak baskın olmuştur. Sonuç olarak, 'İngilizlik' ve 'Britanyalılık' kavramları genellikle çok benzerdir. Aynı zamanda, 1707 Birliği'nden sonra İngilizler ve Britanya Adaları'nın diğer halkları kendilerini kurucu uluslarla özdeşleştirmek yerine Britanyalı olarak tanımlamaya teşvik edildi.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Orijinal kaynak: ingilizler. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler