Hiperemi, genel anlamıyla bir dokunun normalden daha fazla kanlanmasıdır.1234
Genel olarak 2 çeşit hiperemi vardır: Aktif hiperemi ve Pasif hiperemi (konjesyon)
Arteriollerin genişlemesine bağlı olarak kapillerlere fazla kan gelmesi sonucu ortaya çıkar. Sıklıkla akuttur. Genellikle artan metabolizma gereksinimlerini karşılamak için ortaya çıkar (kas eksersizleri gibi fiziksel stresler): kan dolaşımı hızlanır; arteriollere ve kapillerlere daha çok kan gelir. Artan perfüzyonla oksijenlenme ve enerji üretimi için gerekli maddelerin gelişi hızlanır, metabolizma artığı ürünler ortamdan kısa sürede uzaklaştırılır.
***Aktif Hiperemi Nedenleri *** * *
Pasif bir süreçtir; venöz kan akımı yavaşlamıştır (venöz durgunluk) ve geriye doğru birikme vardır (konjesyon; congestion). Venaların boşalamaması nedeniyle kapillerlerde birikme olur, uzarsa birikme arteriollere dek uzanır. Organlar büyür ve ağırlaşır. Kesit yüzeylerinde biriken kanın neden olduğu koyu kırmızı bir renk görülür. Damarlar geniştir ve eritrositlerle doludur.
Aktif hipereminin olumlu etkilerine karşın konjesyon olumsuzluklar içeren bir süreçtir. Kan akımının yavaşlaması oksijen taşınmasını ve enerji üretimi için gereken maddelerin ulaştırılmasını güçleştirir, metabolizma artıklarının temizlenmesi gecikir. Kısa bir süre sonra ödem başlar (vena ve venüllerdeki tıkanma kapiller ağında konjesyona yol açar. Kapiller ağı konjesyonu “ödem” olgusunu tetikler).
Konjesyonun etkilediği organlarda venöz drenajın bozulması nedeniyle kan geriye doğru birikir, organ morumsu mavi bir renk alır (siyanoz). Siyanoz (cyanosis) karboksihemoglobin içeren alyuvarların (eritrositler) renginden kaynaklanır. Çok uzun süren konjesyon olgularında kronik hipoksi nedeniyle parenkim hücrelerinde dejenerasyonlar ve nekrozlar olur, küçük kanama alanları içinde hemosiderin pigmenti izlenir. Bu sürecin son aşaması fibrozistir.
İki tür konjesyon vardır: genel konjesyon, yerel konjesyon.
Normal koşullarda kanın hidrostatik basıncı dokulardan yüksektir, kan sıvısı dokulara itilir. Kanın hidrostatik basıncının yükselmesi ya da dokulardaki hidrostatik basıncın azalması aradaki farkın büyümesine ve dokulara fazlaca sıvı çıkmasına neden olur. Kapillerlere gelen kanın artması ya da giden kanın herhangi bir nedenle azalması sonucunda kan miktarı artar ve hiperemi ortaya çıkar. Bu durumda kanın hidrostatik basıncı da artar. Önce transüda çıkışı (transüdasyon), daha sonra ödem oluşur. Nasıl?
Yaygın venöz staz konjestif kalp yetmezliğinde görülür, kardiyak ödem oluşur. İleri şeklinde seröz boşluklara da sıvı birikir. Hastanın yatar, oturur durumda ya da hareketli olması ödemin dağılımını etkiler. Genel ödem niteliği taşıyan kardiyak ödemin dağılımında yer çekiminin de önemli etkisi vardır.
Yerel venöz staz ve onunla ilgili ödem şu durumlarda görülür: venalarda trombus, venaların dışarıdan sıkışması (tümör basısı, gebe uterus basısı, volvulusta bağırsak mezosunun bükülmesi), varislerde ve karaciğer sirozunda (vena porta ile gelen kan karaciğerden güçlükle geçer, peritonda ve distaldeki organlarda sıvı birikir).
Orijinal kaynak: hiperemi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Tahsinoğlu M, Çöloğlu AS, Erseven G. Dişhekimleri için Genel Patoloji, Altın Matbaacılık, İstanbul, 1981 ↩
Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015 ↩
Goljan EF. Rapid Review Pathology. 5th edt., Elsevier, Philadelphia, 2019 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page