ermeniler ne demek?

| nüfus5 = 168.1911
41.864 | ref5 = 2

| bölge6 =
{{*}} Artsah Cumhuriyeti | nüfus6 =
146.573 | ref6 =

| bölge7 = | nüfus7 = 150.000 | ref7 =

| bölge8 = | nüfus8 = 120.000 | ref8 =

| bölge9 = | nüfus9 = 90.000-110.000 | ref9 =

| bölge10 = | nüfus10 = 100.000 | ref10 =

| bölge11 = | nüfus11 = 100.000 | ref11 =

| bölge12 = | nüfus12 = 98.000 | ref12 =

| bölge13 = | nüfus13 = 80.000 | ref13 =

| bölge14 = | nüfus14 = 70.000 | ref14 =

| bölge15 = | nüfus15 = 65.000 | ref15 =

| bölge16 = | nüfus16 = 55.740 | ref16 =

| bölge17 = | nüfus17 = 50.000 | ref17 =

| diller = Çoğunluk:

Azınlık:
| dinler = Hristiyanlık\ <small>()</small> | ilgili_gruplar = Hemşinliler, Çerkesya Ermenileri, Hayhoromlar, Gizli Ermeniler, Lomlar ve Türkiye Ermenileri }}

Ermeniler (, hayér, ), anayurdu Batı Asya'daki Ermeni Yaylaları olan etnik grup ve millettir.3

Ermeniler, Ermenistan'ın ve fiilen bağımsız Artsah'ın demonimidir. Anayurtları Ermenistan ve Artsah dışında dünyanın çeşitli bölgelerine yayılarak diaspora oluşturmuş Ermeniler sırasıyla Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Gürcistan'da yüksek nüfusa sahiptiler. İran ve eski Sovyet devletleri haricindeki Ermeni diasporası, çoğunlukla 20. yüzyıl başındaki Ermeni Kırımı sonrası ortaya çıkmıştır.4

Ermenilerin çoğu, dünyanın en eski ulusal kiliselerinden biri olan Ermeni Apostolik Kilisesi'ne bağlıdır. Hristiyanlık, İsa'nın ölümünden kısa bir süre sonra, iki havarisi Aziz Yudah ve Aziz Bartalmay'ın çabalarıyla ilk defa Anadolu'daki Ermeniler arasında yayılmaya başladı.5 Dördüncü yüzyılın başlarındaki Ermenistan Krallığı, Hristiyanlığı bir devlet dini olarak benimseyen ilk devlet oldu.6

Etimoloji

Ermeniler kendilerine Hay (Erm: հայ çoğul: հայեր - hayér) ve ülkelerine Hayastan (Erm: Հայաստան) veya Hayk (Հայք) adını verirler. Bu isim, geleneksel olarak Ermenilerin efsanevi atası olan ve Horenli Movses'e göre: Babil Kralı Bel'i, MÖ 2492 yılında mağlup edip, ülkesini Ararat bölgesinde kuran Nuh'un büyük torunu Hayk'tan türetilmiştir.7 Ayrıca "Hay" isminin iki konfederasyonlu Hitit vasal devletlerinden biri olan Hayasa-Azzi'den geldiği veya ilişkili olduğu da ileri sürülmektedir.89 En nihayetinde "Hay" sözcüğü, Proto Hint-Avrupa sözcüklerinden póti (lord veya efendi)10 veya *h₂éyos/*áyos "(metal anlamına gelir)11 kelimelerinden türetilebilir.

Horenli Movses, Ermeni kelimesinin Hayk'ın soyundan gelen Armenak veya Aram isminden geldiğini yazmıştır. Horenli; hem Ermenistan'ı hem de Ermenileri Hayk (Հայք) olarak ifade eder — yukarıda adı geçen ve bahse konu patrik Hayk ile karıştırılmamalıdır) Patrik olan Hayk (Հայկ) adı, Ermenistan için kullanılan Hayk' (Հայք) adı ile tam olarak ve birebir homofon değildir.12 Hayk' (Հայք) klasik Ermenice'de, Ermeni için kullanılan Hay (հայ) teriminin yalın hâlinin (nominativ) çoğuludur.13 Bazıları Hayk (Հայկ) kelimesinden, Hayk' (Հայք) etimolojisinin imkansız olduğunu ve "Hay" (Ermeni) teriminin kökeninin doğrulanabilir olduğunu iddia eder.14 Bununla birlikte her iki kelimede Ermenilerin kendi kendilerini tanımlaması olan "Hay" (հայ) ve çoğulu "Hayer" (հայեր) kelimelerinin kök kısmıyla bağlantılıdır. Hayk, bu nedenle etiyolojik (destan anlatısı) efsanevi bir figürdür, tıpkı "Kral Dan" Danimarkalılar, "Aşur" veya "Assur" – Asurlular ve "Tanrı Saxnot" ile Saksonlar gibi.15 Yabancı ulusların Ermeni ülkesi için kullandıkları egzonim bir terim olan "Armina" veya "Arminiya" MÖ 517 tarihli üç dilli Behistun Yazıtı'nda Eski Farsça; 𐎠𐎼𐎷𐎡𐎴 (a-r-mi-i-n /Armina/) Babil dilinde Armina), Elamca Harminuya) şeklinde kaydedilmiştir. Yunan dilinde bilinen en eski tasdiki, bazı tarihlerde Behistun Yazıtı'ndan bile öncesine tarihlenen, Yunanca; "Armenios" Αρμένιοι) Yunan tarihçi ve coğrafyacı Miletli Hekataios'a atfedilen bir parça bölümdür, içeriğinde; Pontus daki Chalybes halkından, Thermōdōn Nehri'ni geçerken, Ermenilerin güney komşu halkı diye bahseder. (MÖ 525-500)161718

Bir kısım araştırmacılar "Ermenistan" adını Erken Tunç Çağı'nın Armani (Armanum, Armi) veya Geç Tunç Çağı'nın Arme-Şupria devleti ile ilişkilendirdi.19 Bahse konu bu krallıklarda hangi dil veya dillerin konuşulduğu bilinmediğinden bu bağlantılar sonuçsuz kalmıştır. Bunlara ek olarak Arme'nin Van Gölü'nün hemen batısında bulunduğu kabul edilirken eski "Armani" bölgesinin yeri tartışma konusudur. Bazı modern araştırmacılar, günümüz Samsat yakınlarına "Arme" ile aynı genel alana yerleştirdiler20 ve en azından veya kısmen de olsa, Hint-Avrupa dilleri konuşan bir halk tarafından yaşandığını öne sürdüler.21 MÖ 1446'da Mısır firavunu III. Thutmose tarafından bahsedilen "Ermenen" topraklarının (Manna Krallığı' veya yakınlarında bulunur) Ermenistan'a bir referans olabileceği ileri sürülmekle beraber, spekülasyona da tabidir.

Dil

Ermenice, Hint-Avrupa dil ailesi içinde bağımsız bir koldur. Yukarı Fırat ve Aras havzasında MÖ 5. yüzyıldan itibaren varlığı kaydedilmiş ve 405 yılından itibaren Ermeni alfabesi ile yazılmaya başlanmıştır.22 Din adamı Mesrop Maştots (y. 361-441) tarafından geliştirilerek günümüze dek kullanılan Ermeni alfabesi 38 harften oluşur.

Modern Ermenice yazı lehçeleri, İstanbul merkezli olarak gelişen Batı Ermenicesi ile, İsfahan merkezli olarak yayılan Doğu Ermenicesidir. Ermenistan'ın resmî dili Doğu Ermenicesidir. Batı ülkelerindeki Ermeni diasporası bünyesinde Batı Ermenicesi daha yaygın olmakla birlikte, son yıllarda Ermenistan Cumhuriyeti'nin kültürel etkisinin artmasıyla birlikte Doğu Ermenicesi giderek ön plana çıkmıştır.

Dinî kimlik

Ermeni toplumu, geleneksel tarih anlatımına göre MS 301 yılında "Aydınlatıcı" (Lusavoriç) lakabıyla anılan Aziz Gregor'un önderliğinde Hristiyan dinini kabul etmiştir. Yaygın bir kanıya göre dünyada Hristiyanlığı resmi olarak kabul eden ilk devlet Ermeni Krallığı'dır23. Ancak 451 yılında Kalkedon Konsili'nde Roma Kilisesi ile Doğu kiliseleri arasında doğan doktrin farkları ve siyasi çekişmeler nedeniyle24 Ermeni Kilisesi, Ortodoks/Katolik dünyasıyla yolunu ayırarak Oryantal Ortodoks kiliselerinden biri oldu. Hristiyanlığı Ermenilere ilk tanıtanlar olduklarına inanılan, İsa Mesih'in havarileri Taday ve Bartalmay'a dayanarak Ermeni Apostolik Kilisesi adını alan ulusal kilise, Batılı kaynaklarda (Ermeni kilisesinin kurucusu olan Aziz Gregor'a atfen) Gregoryen adıyla da anılır.

Ermenilerin çoğunluğu Ermeni Apostolik Kilisesi'ne mensuptur. Bunun yanı sıra 17. yüzyılda ortaya çıkan Katolik Ermeni cemaati ve az sayıda Protestan Ermeni de mevcuttur.

5. yüzyılda (428 yıl) eski Ermeni Krallığı'nın yıkılması ile birlikte Ermeni Apostolik Kilisesine mensup olmak Ermeniliğin başlıca tanımlayıcı unsuru olarak değerlendirilmeye başlandı. Böylece, ulusal mezhebi terk ederek mesela Ortodoks kilisesine bağlanan Ermeniler, Rum olarak kabul edilmişler, yine aynı şekilde Malazgirt Savaşı'ndan önce ve sonra Müslümanlığı kabul eden Ermeniler de zamanla Arap, Fars, Türk ya da Kürt kimliklerini benimsemişlerdir.

Tarih

Başlangıçlar

Ermeni dili, Hint-Avrupa dil ailesi içinde kendi başına bağımsız bir dal olarak sınıflandırılır ve daha geniş bir Hint-Avrupa dil ailesine yerleştirilmesi ise apayrı bir tartışma konusudur. Yakın zamanlara kadar bilim adamları, Ermenice'nin, Yunanca ve Eski Makedonca - Helenik dillerin önerilen lehçesi) ile en yakın akraba olduğuna inanıyorlardı. Dilbilimci "Eric P. Hamp; 2012 yılındaki Hint-Avrupa aile ağacında, Ermenice'yi erken evresi MÖ.3000 yılına oturtulan (Greko-Ermeni veya Heleno-Ermeni) olarak'da adlandırılan, Pontus − Hint-Avrupa) alt grubu'na yerleştirdi.25 Ermeni ve Yunan dillerinin ortak kökenine ilişkin olarak, karşılıklı münhasır olmayan iki olası açıklama vardır.

  • Eric P. Hamp'a göre; önerilen Greko-Ermeni alt grubunun anavatanı, Karadeniz'in kuzeydoğu kıyıları ve Hinterlandları'dır.26 Oradan güneydoğu Kafkasya'ya göç ettiklerini ve Ermenilerin Batum'dan sonra kaldıklarını, Ön-Yunanların ise Karadeniz'in güney kıyıları boyunca Batıya doğru ilerlediklerini varsaymaktadır.27
  • Antik Yunan tarihçi Herodot; yetersiz şekilde kanıtlanmış bir Hint-Avrupa dilini konuşan Batı Anadolu Friglerinin, erken Ermeni etnogenezine katkıda bulunduğunu öne sürdü: (MÖ 440 civarında yazdığı) "Ermeniler Frigler gibi kuşanır, onlar Frig kolonicileridir.." (7.73) (Ἀρμένιοι δὲ κατά περ Φρύγες ἐσεσάχατο, ἐόντες Φρυγῶν ἄποικοι.) Bu durum MÖ 7. yy'ın sonlarında Kimmer istilası ile Frigya'nın yıkılmasından sonra, bazı Friglerin Doğuya doğru, Ermenistan'a göç ettikleri anlamına gelir. Erken dönem Yunan bilginleri, Friglerin yüzyıllar önce Anadolu'ya göç ettiklerini ve Makedonya'ya bitişik bir bölgeden, Balkanlar'dan geldiklerine inanıyorlardı. Ancak Ermenilerin veya dillerinin) Balkanlar'da ortaya çıktığına dair teori, zamansal çizelgelerdeki tutarsızlıklar, genetik ve arkeolojik kanıtların eksiklikleri nedeni ile son yıllarda, daha fazla inceleme ve eleştirel yaklaşımlar ile karşı karşıya kalmıştır.282930 Ermenilerin Güney Kafkasya'ya özgün olduğu görüşü, Ararat Ovaları'nı Ermeni kültürünün beşiği olarak gören, eski Ermeni tarihi hesapları ve efsaneleri ile birlikte, modern genetik araştırmalar ile de desteklenmiştir. Bu minvalde bazı bilim adamları, Friglerin veya akraba oldukları iddia edilen Muşki halkının'da, aslen Ermeni Yayların'dan olduklarını ve Batıya doğru hareket ettiklerini ileri sürmüşlerdir.31

Birçok araştırmacı Ermenice'nin, Yunanca ile olduğu kadar Hint-İran dillerine' de yakın olduğuna inanır.323334 Bu görüş, bazı bilim adamları tarafından, Proto-Ermeni, Proto-Yunan, Proto-Hint-İran ve muhtemel Frig dilinin'de iniş yaptığı, Hint-Avrupa dili içinde, varsayımsal (Greko-Aryan veya Greko-Ermeni-Aryan) olarak da adlandırılan (klad veya monofiletik) bir dilsel yapının da önerilmesine yol açmıştır.35 Dilbilimci Ronald Kim'e göre;(2018) Ermenice ve Yunanca arasında kladistik bir bağlantı için yeterli kanıtlar yoktur ve bu iki dil arasındaki ortak özellikler sadece temas sonucu açıklanabilir. Ermenice'nin, Hint-İran ve Baltık-Slav dilleriyle paylaştığı morfolojik özellikler'de erken bir temas'dan kaynaklıdır.36

Tunç Çağı dönemi Trialeti-Vanadzor kültürü ile Aştarak bölgesinin 3 kilometre uzağında, Alagöz dağının güney yamaçlarında bulunan "Verin ve Nerqin Naver - Ներքին ու Վերին Նավեր) mezarlık kompleksleri gibi alanlar, MÖ 3000 yılının sonlarına kadar, Ermenistan'da bir Hint-Avrupa varlığının mevcudiyetine işaret etmektedir.37383940414243 Tamaz V. Gamkrelidze ve Vyaçeslav İvanov gibi bazı akademisyenler tarafından ortaya konan tartışmalı Ermeni hipotezi, Hint-Avrupa anavatanının Ermeni Yaylası civarlarında olduğunu öne sürmektedir.44 Bu teori, 2018 yılında genetikçi David Reich ve ekibinin araştırmaları tarafından kısmen doğrulanmıştır.454647 Benzer bir çalışma, Ermeni yaylaları'nın sadece Proto-Ermeniler için değil, aynı zamanda Proto Hint-Avrupalılar içinde vatan olduğunu desteklemektedir.48 Genetik çalışmalar, Ermeni çeşitliliğini MÖ 3000 ve 2000 yılları arasında meydana gelen, Avrasya popülasyonlarının çeşitli karışımları ile açıklamaktadır. MÖ 1200'den sonra, Güneybatı Asya ve Doğu Akdeniz'deki Tunç Çağı uygarlıklarının şiddetli ve ani bir şekilde çöküşleri ile beraber, (bakınız:Bronz Çağı Çöküşü) popülasyon karışımlarının genetik sinyalleri de sona ermiştir. Ermeniler o zamanlar'dan başlayarak, Ermenistan'ın, Osmanlı ve Safevi devleti arasında bölünmesiyle, yaklaşık 500 yıl öncesine tekâmül eden nüfusların ortaya çıkması, Ermenileri önemli ölçüde etkilememiştir ve genetik yapıları ile izole bir şekilde kalmaya devam etmişlerdir.4950 Chao Wang ve ekibi genetik çalışmalarıyla Kafkasya'nın güneyindeki bir bölgede Ermenilerin yerli kökenlerini desteklemektedirler ve bu araştırmaya "Büyük Kafkasya" adını vermektedirler.51

Luvilolog "John D. Hawkins, MÖ 10. yüzyıl'da "Haî'' isimli bir halktan, muhtemelen Karkamış antik kentindeki, Luvi hiyeroglif yazıtlarında bahsedildiğini öne sürdü.52 İngiliz tarihçi A.Elizabeth Redgate sonrasında bu ‘Hai’ halkının Ermeniler olabileceğini açıklamıştır.53

Antik ve modern Ermeni ulusu, Hint-Avrupalı Proto-Ermeni dili konuşmacıları ve diğer Anadolu halklarından olan Luviler ile beraber, yukarı Mezopotamya menşeli Urartu ve Hurri halklarının etnik ve dilsel çözülmeleri ile başlayan asimilasyonlarına dayanaraktan oluştu.5455Dyakonov' bu sürecin MÖ 12. yüzyılda başladığını ve yaylaların batı kesimlerinde MÖ 6. yüzyılda tamamlandığını söyler, yine Dyakonov'a göre; Hurri aşiretleri nüfus açısından kalabalık insanlardı ve oluşan Ermeni toplumunun büyük yarı kısmını oluşturdular ve fiziksel devamlılığın ana hattını belirlediler. Proto-Ermeniler, bir dizi tarihsel nedenlerden dolayı dillerini yeni insanlara aktardılar.56 Bronz Çağında Hitit İmparatorluğu (MÖ 14. yüzyılda gücünün zirvesinde), (Mitanni (Güney-Batı tarihi Ermenistan, MÖ 1500-1300) ve Hayasa-Azzi MÖ 1500-1290) olmak üzere büyük Ermenistan bölgesinde gelişti. Arme-Şupria (MÖ 1300-1190), Nairi (MÖ 1200-900) ve Urartu (MÖ 860-590) Konfederasyonları'da dahil, yukarıda'da adları belirtilen tüm bu ulusların ve kabilelerin her biri Ermeni halkının etnogenezine katıldı.57

Genetik

Y-DNA: 2012 yılında yapılan bir çalışmada, Ermeniler'de en başat Haplogrup R1b'dir ve diğer J2, G, J1, R1a, T, E, I, L, N) haplogruplarıdır.5859

mtDNA: Ermeni örnekleri arasında en dikkate değer mtDNA haplogrupları H, U, T, J, K ve X iken, geri kalan mtDNA'ları HV, I, X, W, R0 ve N'dir.60

Eski Ermeni Krallığı

Eski Fars (Pers) İmparatorluğunun son döneminde Arminiya eyaletinin siyasi öneminin arttığı ve bölgenin imparatorluk bünyesindeki iktidar mücadelelerinde ön planda rol oynadığı görülür. Fars İmparatorluğunun Makedonyalı III. Aleksander tarafından yıkılmasından (M.Ö. 331) bir süre sonra bölgede, biri Aras Vadisinde, diğeri Sophene (Elazığ) havalisinde odaklanan iki ayrı krallık ortaya çıkmıştır. Her iki devletin hükümdar sülaleleri İran yönetici sınıfı kökenli olduklarını iddia etmekle birlikte, Suriye ve Anadolu'da egemen olan Helenistik devletlerle yakın ilişkiler kurmuşlardır.

M.Ö. 1. yüzyıl başında Suriye'de Selevkoslar Krallığının çöküşü üzerine Ermenistan Kralı II. Tigran (M.Ö. 95 - 55) Yukarı Mezopotamya ve Suriye'ye doğru yayılma siyaseti izleyerek egemenliğini bugünkü Lübnan'ın güneyine dek genişletmeyi başarmıştır. Tigran, başkentini de Amida (Modern Diyarbakır) yakınlarında kurduğu Tigranakert (Tigranocerta) kentine taşımıştır. Ancak Doğu Akdeniz'de güçler dengesinin bozulmasından rahatsız olan Roma İmparatorluğunun müdahalesi üzerine Tigran, Pompeius komutasındaki Roma kuvvetlerine yenilmiş ve fethettiği toprakları terke mecbur bırakılmıştır.

M.Ö. 1. yüzyıldan MS 4. yüzyıla dek Ermeni krallığının, bir yandan Roma, diğer yandan İran'da kurulan Part ve daha sonra Sasani imparatorlukları arasında bir tür "tampon bölge" görevi üstlendiği görülür. Krallar sık sık dış güçlerin müdahaleleriyle değişmiş, hatta kraliyet hanedanı dışından yabancı asıllı kişiler zaman zaman Roma veya İran baskısıyla kral atanmışlardır. Kraliyet makamının zayıfladığı bu dönemde yerel bey hanedanları (nakharar 'lar) güçlenmiş ve çok sayıda beylikler ortaya çıkmıştır. En önemli nakharar hanedanları Muş'ta Mamigonyan'lar, Kars'ta Gamsaragan'lar, İspir'de, daha sonra Kars, Ardanuç ve Muş'ta Bagratuni'ler, Başkale ve Van'da Ardzruni'ler, Gevaş'ta Rştuni'ler, Tekman'da Vahevuni'ler, Erciş'te Abahuni'ler, Malazgirt'te Knuni'lerdir.

387 yılında Ermenistan, Doğu Roma İmparatorluğu ile Sasani İmparatorluğu arasında ikiye bölünmüştür. Bu tarihte çizilen ve Erzurum-Silvan-Nusaybin hattından geçen sınır, yaklaşık 300 yıl boyunca Bizans-İran sınırını oluşturmuştur. Batı Ermenistan bu tarihten itibaren Bizans tarafından atanan (fakat çoğunlukla yerel nakharar ailelerinden gelen) askeri valilerce yönetilirken, Doğu Ermenistan'da kraliyet hanedanı 421 yılına kadar hüküm sürmüş, bu tarihten sonra doğuda da İran tarafından atanan valiler (vostikan 'lar) dönemi başlamıştır. Ancak 451 yılında, İran Sasani İmparatorluğu Ermenilerin dini seçimlerini zor kullanarak değiştirmek istediğinde, Ermeni beylerinin temsilcisi (sparabed) Vartan Mamigonyan önderliğinde İran'a karşı başlatılan savaş yenilgi ile sonuçlanmıştır. Ermeniler yenildiği halde İranlilar Ermeniler'e dinde özerkliklerini geri vermişlerdir. Bu nedenle Ermeniler arasında bu yenilgi aslında bir başarı olarak adlandırılır.

Ortaçağ

Ermeni ülkesi 640-653 yılları arasında gerçekleştirilen seferler sonucunda Arap egemenliğine girmiştir. Ancak Halifelik yönetimi bölgede doğrudan bir İslamlaştırma veya Araplaştırma politikası uygulamayarak, yerel nakharar sülalelerine geniş özerklik tanıyan bir düzen kurmuştur.

9. yüzyıl sonunda Abbasi Halifeliğinin zayıflaması üzerine, Bizans'ın Ermeni beylerini kazanmaya yönelik politikalar geliştirdiği, buna karşılık Bağdat yönetiminin de Arap yanlısı olarak tanınan Bagratuniler ve Ardzruniler gibi nakharar ailelerini destekleme yoluna gittiği görülür. 806'da Halife Harunürreşid Bagratuniler´den "Et Yiyen" lakabıyla anılan Aşot'u "Ermenistan Emiri" ilan etmiştir. Kendisinin torunu olan bir başka Aşot Bagratuni 886'da "Şehinşah-ı Armen" sıfatıyla Ermenistan tacını giymiştir. Kars ve Ani kentlerinde hüküm süren Bagratuni'lere karşılık, Gevaş ve Akdamar Adası'nda yerleşik olan Ardzruni hanedanı onlara rakip bir Ermenistan Krallığı iddiasına girişmişlerdir. Her iki krallık iç kavgalar ve hanedan mücadeleleriyle bölündüğü halde, 10. yüzyılda ve 11. yüzyılın ilk yıllarında, bugüne kadar kalıntıları görülen bayındırlık ve sanat eserleri ortaya koydular. Akdamar Adası'ndaki Surp Haç Kilisesi ve Kars, Ani ve Artvin yöresindeki birçok anıtsal yapı bu dönemin eseridir.

11. yüzyıl başında tamamen parçalanan Arap imparatorluğunun bıraktığı boşlukta Bizans İmparatorluğu atağa geçerek bölgedeki Ermeni devletlerini teker teker egemenliği altına almıştır. Malazgirt 993'te, Ardanuç ve Yusufeli 1000'de, Ardzruni Krallığı 1020'de, Ani 1045'te, Kars 1064'te Bizans'a boyun eğer. Yenilgiye uğrayan Ermeni beyleri Bizans Devleti tarafından Fırat'ın batısındaki eski Rum topraklarına göç ettirilerek, maiyetleri ile birlikte Sivas, Kayseri, Maraş, Antep ve Kilikya bölgelerine iskân edilirler.

Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da Bizans egemenliğinin iflası üzerine, Bizans toprakları içindeki Ermeni askeri şeflerinin bazıları İç-doğu Anadolu'da bağımsız veya özerk(yarı-bağımsız) beylikler kurmuştur. Bu beyliklerin çoğu 1080'den sonra Türkler tarafından tasfiye edildi ya da küçük bir bölümü Müslümanlığı kabul ederek Türkleşirken,Kilikya (Çukurova) bölgesinde Sis (Kozan) ve Anavarza kalelerinde yerleşik olan Rupenyan Beyliği yaklaşık 300 yıl boyunca bağımsız kimliğini korumayı başardı.

Osmanlı ve İran egemenliği

Ermeniler'in vatanı 11. yüzyıldan itibaren çeşitli Türk ve İran devletlerinin egemenliği altında paylaşıldı. Eski Ermeni yerleşim merkezleri 13. yüzyıldaki Moğol istilası ve özellikle 16. yüzyıldaki Osmanlı-İran savaşları sonucu büyük tahribata uğrarken, bölgeden Türk ve İran devletlerinin siyasi ve ekonomik merkezlerine doğru önemli bir Ermeni göçü vuku bulmuştu.

15. yüzyılda Akkoyunlu Devleti, Ermeni kilisesine yönelik aktif bir himaye politikası izlemiş, Ermeni Kilisesi'nin ruhani başkanlığı olan Gatoğigosluk makamının Eçmiadzin'de (bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti içinde, antik Vağarşapat kenti yakınında) 1441'de yeniden tesisine önayak oldu. II. Mehmed'in 1476'da İstanbul'da Ermeni Patrikhanesini kurdurmasında, Akkoyunlu Devleti ile Osmanlı Devleti arasındaki güç mücadelesinin etkisi vardı.

1606'da Safevi Şahı I. Abbas İsfahan yakınında Yeni Culfa kentini kurarak Nahçıvan ve Kars'tan getirdiği 150.000 Ermeniyi buraya iskân ettirdi. Bu tarihten itibaren Yeni Culfa, İstanbul ile birlikte Ermeni kültürünün başlıca iki merkezinden biri olarak öne çıktı.

Ermeni Reform Hareketi ve milliyetçiliğin doğuşu

Osmanlı Ermenileri arasında Batılılaşma ve reform hareketlerinin başlangıcı 18. yüzyılın ilk yıllarına dayanır. 1701 yılında Sivas'lı Mkhitar Vartabed öncülüğünde İstanbul'da başlayan reform hareketi, kız ve erkek çocuklar için modern okullar açılması, eski kilise Ermenicesi yerine İstanbul halk diline dayalı yeni yazı dilinin geliştirilmesi, Batı dillerinden kitaplar çevrilmesi ve reformlara direnen Kilise yönetimine karşı sivil siyasi örgütlenmelerin kurulmasını hedeflemiştir. Zaman zaman sert mücadelelere sahne olan reform hareketi, 1860'ta Padişah Abdülmecid tarafından Ermeni Milleti Nizamnamesi ile gerçekleşti. Bu Nizamname ile kurulan Ermeni Millet Meclisi Osmanlı Devletindeki ilk temsili parlamenter organ niteliğinde olup, 1876 Kanun-u Esasi'si ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ne de örnek teşkil etmiştir. İstanbul Ermeni entelijensiyası özellikle 1826-1876 yılları arasında, II. Mahmut ve Tanzimat'ın reform politikalarıyla özdeşleşerek, Osmanlı siyasi ve kültürel yaşamında daha önce sahip olmadığı aktif bir rol oynamaya başlamıştır. Ermenice basın 1860'tan itibaren hızla gelişerek Türkçe basınla rekabet edebilecek bir toplam tiraja ulaşmıştır. 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra Ermeniler çeşitli devlet kademelerinde görev alarak, askeri ve sivil vezaret (paşalık) rütbesine ve nazırlık görevine kadar yükselmişlerdir.

Ermeni toplumu içinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda II. Abdülhamid'in gayrimüslimlere karşı yürüttüğü baskıcı hareketler sonucu olarak, özellikle Avrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy göstermiştir.

Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'de İsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis Nazarbekyan ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. 1890'da Tiflis'te Hristofor Mikaelyan, Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan Ermeni Devrimci Federasyonu ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçu hareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır.

1895'te Taşnaksutyun önderliğinde Doğu Anadolu'da girişilen protesto yürüyüşü, II. Abdülhamid'in yönetimince sert bir şekilde bastırılmıştır. Protestonun amacı azınlıklara yapılan baskının durdurulmasının istenmesiydi. 1895 olayları çoğu zaman "Birinci Ermeni Katliamı" olarak adlandırılır.

Abdülhamid saltanatının son yıllarında Ermeni Devrimci Federasyonu rejime karşı direnişin önemli bir nüvesini oluşturmuş ve bu niteliğiyle İttihat ve Terakki örgütüne de model ve müttefik olmuştur. 1908 Devrimi'nde İttihat ve Terakki ile Taşnaksutyun beraber hareket etmişlerdir. Ancak ihtilalden kısa bir süre sonra iki örgüt arasında anlaşmazlık çıkmış ve iktidar partisinin eski müttefikleri hakkındaki kuşkuları, İttihat ve Terakki'nin 1912'den itibaren belirginleşen Ermeni aleyhtarı politikasında rol oynadı.

Ermeni Kırımı

I. Dünya Savaşı öncesinde, 1914 sayımına göre Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam nüfusu 18.520.016 kişiydi. Bunun 15.044.846’sı (%81,23) Müslümandı. Müslüman nüfus, Türkler, Kürtler, Lazlar, Araplar, Çerkesler ve diğer Müslüman milliyetlerden oluşmaktaydı. Kalan 3,475,170 kişinin 1.729.738’i (%9,34) Rum Ortodoks, 1.162.169’u (%6,27) Ermeni Gregoryen, 62.468’i (%0,34) Rum Katolik, Gürcüler (Kartveli ırkı), 65.844’ü (%0,35) Protestan, 24.845’i (%0,13) Latin, 187.073’ü (%1,01) Yahudi, 47.406’sı (%0,26) Maruni, 195.617’si (%1,06) diğerleriydi.

Nüfusun ana dile göre dağılımıyla ilgili olarak Osmanlı tarihçisi Kemal H. Karpat, 1914 yılı nüfus çalışmasıyla ilgili olarak şu gruplandırmayı yapmaktadır (Karpat, age, sayfa, 208-227): Müslümanlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Katolikler, Ermeni Katolikler, Protestanlar, Latinler, Süryaniler, Eski Süryaniler, Keldaniler, Jakobiler, Maroniler, Samiriyeliler, Nasturiler, Yezidiler, Çingeneler, Dürziler, Kazaklar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar. Rum Katolik ve Rum Ortodoks nüfusları toplamı, 1 milyon 792 bin 206’dı. Ermeni Gregoryen ve Ermeni Katolik toplamı ise 1 milyon 230 bindir. Bu halde etnik köken itibarıyla 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu nüfusunun yüzde 9,68’i Rum ve yüzde 6,64’ü Ermenidir.61

Cumhuriyet döneminin ilk sayımı olan 1927 nüfus sayımında Türkiye'de anadili Ermenice olan nüfusu 64.745 kişi olarak belirtilmiştir.62

I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen bu büyük nüfus hareketi sırasında yaşananlar Ermeni kaynaklarında genellikle Medz Yeğern (Büyük Felaket) veya Çart (Kırım) olarak adlandırılmakta ve modern Ermeni tarihinin dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.

Diaspora

Ermeni diasporası, Ermenistan, Türkiye ve İran dışında yaşayan Ermenilere verilen genel addır. Ermenistan dışında 3-4 milyon kadar Ermeninin yaşadığı iddia edilmektedir. Ancak sağlıklı istatistikler yoktur. Ermenilerin en yoğun olduğu ülkeler Rusya, ABD ve Fransa'dır.

Dipnot

<references group="lower-alpha"/>

Kaynakça

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: ermeniler. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. (2011 sayımına göre.).

  2. Richard G. Hovannisian, The Armenian people from ancient to modern times: the fifteenth century to the twentieth century, Volume 2, s. 427, Palgrave Macmillan,

  3. see

  4. Razmik Panossian, The Armenians: From Kings And Priests to Merchants And Commissars, Columbia Üniversitesi Yayınları (2006), , sayfa 106.

  5. Rafael Ishkhanyan, "Illustrated History of Armenia," Yerevan, 1989

  6. Elisabeth Bauer. Armenia: Past and Present (1981), s. 49

  7. Martirosyan, Hrach (2010). Ermeni Kalıtsal Sözlüğü'nün Etimolojik Sözlüğü. Leiden: Brill. s. 382–385.

  8. " (The Armenians border on the Chalybes to the south)".

  9. Mahmoud A. Al-khatib, "Language shift among the Armenians of Jordan", International Journal of the Sociology of Language, Volume 2001, Issue 152, Pages 153–177, ISSN 0165-2516, DOI: 2001.

  10. Haz. Adrian Hastings, A World History of Christianity, Wm. B. Eerdmans Publishing, 2000, ISBN 0-8028-4875-3, p. 289.

  11. Handbook of Formal Languages (1997), p. 6 .

  12. John A. C. Greppin and I. M. Diakonoff, Some Effects of the Hurro-Urartian People and Their Languages upon the Earliest Armenians Journal of the American Oriental Society Vol. 111, No. 4 (Oct. - Dec., 1991), pp. 721 1

  13. Joan Aruz, Kim Benzel, Jean M. Evans, Beyond Babylon: Art, Trade, and Diplomacy in the Second Millennium B.C. Metropolitan Museum of Art (New York, N.Y.) (2008) pp. 92

  14. pp. 254

  15. Peter I. Bogucki and Pam J. Crabtree Ancient Europe, 8000 B.C. to A.D. 1000: An Encyclopedia of the Barbarian World. Charles Scribner's Sons, 2004

  16. Daniel T. Potts A Companion to the Archaeology of the Ancient Near East. Volume 94 of Blackwell Companions to the Ancient World. John Wiley & Sons, 2012 p.681

  17. Thomas Gamkrelidze and Vyacheslav Ivanov (philologist)|Vyacheslav V. Ivanov, The Early History of Indo-European Languages, March 1990, p. 110.

  18. Grolle, Johann (12 May 2018), "Invasion aus der Steppe", Der Spiegel

  19. Wang, Chuan-Chao (2018), The genetic prehistory of the Greater Caucasus

  20. J. D. Hawkins. Building Inscriptions of Carchemish: The Long Wall of Sculpture and Great Staircase. Anatolian Studies Vol. 22. British Institute of Ankara. (1972). p. 109. 2

  21. A.E. Redgate. Reviewed Work: The Pre-History of the Armenians by Gabriel Soultanian. Cambridge University Press. (2007). p. 175. Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London Vol. 70, No. 1 (2007), pp. 175. 3

  22. Vahan Kurkjian, "History of Armenia", Michigan, 1968, History of Armenia by Vahan Kurkjian ; Armenian Soviet Encyclopedia, v 12, Yerevan 1987; Artak Movsisyan, "Sacred Highland: Armenia in the spiritual conception of the Near East", Yerevan, 2000; Martiros Kavoukjian, "The Genesis of Armenian People", Montreal, 1982

  23. Family Tree DNA — Armenian DNA Project

  24. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Tarih Vakıf Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, sayfa 226-227; birçok kaynaktan aktaran DİE, Cilt 2, sayfa 46.

  25. İstatistik Umum Müdürlüğü ve Devlet İstatistik Enstitüsü, 1927 nüfus sayım sonuçları.

Kategoriler