Ari ırk, 19. yüzyılın sonlarında ortaya atılan ve 20. yüzyılın ortalarına kadar etkili olmuş, bilimsel temelden yoksun bir ırksal sınıflandırma ve ideolojidir. Bu ideoloji, Hint-Avrupa dil ailesini konuşan halkların ortak bir atadan geldiği varsayımına dayanır ve bu halkların fiziksel ve kültürel olarak üstün olduğunu iddia eder. Özellikle Nazi Almanyası'nda ırkçı politikaların temelini oluşturmuştur. Günümüzde bilimsel ve ahlaki olarak reddedilmektedir.
Ari ırk kavramı, dilbilimsel ve antropolojik teorilerin birleşimiyle ortaya çıkmıştır:
Ari ırk ideolojisi, Nazi Almanyası'nda en tehlikeli ve yıkıcı şekilde kullanılmıştır. Naziler, Ari ırkın üstünlüğünü savunarak, Alman halkını bu ırkın en saf temsilcisi olarak gördüler. Bu ideoloji, Yahudiler, Çingeneler, Slavlar ve diğer grupların aşağı ırklar olduğunu ve Ari ırkın saflığını korumak için ortadan kaldırılması gerektiğini savunan ırkçı politikaların temelini oluşturdu.
Ari ırk kavramı, modern bilim tarafından tamamen reddedilmektedir. Genetik araştırmalar, insanların ırklara ayrılmasının biyolojik bir temeli olmadığını ve insanlığın genetik olarak çok çeşitli olduğunu göstermiştir. Dilbilimsel ve kültürel benzerliklerin ırksal benzerliklerle hiçbir ilgisi yoktur.
Ari ırk ideolojisi, günümüzde aşırı sağcı ve neo-Nazi gruplar tarafından hala savunulmaktadır. Bu gruplar, ırkçı ve ayrımcı fikirleri yaymaya ve şiddeti teşvik etmeye çalışmaktadırlar. Ancak, Ari ırk ideolojisi, bilimsel ve ahlaki olarak reddedilmiş ve insanlığın ortak değerlerine aykırı bir ideolojidir.
Ari ırk kavramı, bilimsel temelden yoksun, ırkçı ve ayrımcı bir ideolojidir. Tarihte milyonlarca insanın acı çekmesine ve ölmesine neden olmuştur. Günümüzde bilim ve ahlak tarafından reddedilmektedir. Bu tür ideolojilere karşı mücadele etmek, insan haklarını ve eşitliği savunmak için önemlidir.