Antifosfolipid antikorları (APA), vücudun kendi fosfolipidlerine ve fosfolipid bağlayıcı proteinlerine karşı ürettiği otoantikorlardır. Bu antikorların varlığı, Antifosfolipid Sendromu (APS) olarak bilinen otoimmün bir bozukluğa işaret edebilir. APS, tekrarlayan tromboz (kan pıhtıları), gebelik komplikasyonları ve trombositopeni (düşük trombosit sayısı) ile karakterizedir.
Antifosfolipid antikorları sağlıklı insanlarda da bulunabilir, ancak yüksek titrelerde ve belirli türlerde bulunmaları APS tanısı için önemlidir. APA'lar, laboratuvar testleri ile tespit edilir ve genellikle lupus antikoagülanı (LA), antikardiyolipin antikorları (aCL) ve anti-beta 2 glikoprotein I antikorları (aβ2GPI) olmak üzere üç ana grupta sınıflandırılır.
Lupus Antikoagülanı (LA): Pıhtılaşma testlerini in vitro olarak inhibe eden, ancak in vivo olarak tromboza neden olan bir antikor türüdür. LA varlığı, pıhtılaşma testlerinin uzamasıyla tespit edilir ve çeşitli doğrulama testleri ile doğrulanır.
Antikardiyolipin Antikorları (aCL): Kardiyolipin adı verilen bir fosfolipide karşı üretilen antikorlardır. IgG, IgM ve IgA izotiplerinde bulunabilirler. Yüksek titrelerde ve kalıcı olarak bulunmaları APS için daha anlamlıdır.
Anti-Beta 2 Glikoprotein I Antikorları (aβ2GPI): Beta 2 glikoprotein I (β2GPI) adı verilen bir proteine karşı üretilen antikorlardır. β2GPI, fosfolipidlere bağlanır ve antikorların fosfolipidlere bağlanmasını kolaylaştırır. Özellikle IgG ve IgM izotipleri klinik olarak önemlidir.
Antifosfolipid antikorlarının tromboza nasıl yol açtığı tam olarak anlaşılamamıştır, ancak birkaç mekanizma öne sürülmektedir:
Antifosfolipid antikorları, aşağıdaki klinik durumlarla ilişkilidir:
Antifosfolipid antikorlarının tanısı, laboratuvar testleri ile konulur. Uluslararası kriterlere göre, APS tanısı için aşağıdaki laboratuvar kriterlerinden en az birinin karşılanması gerekmektedir:
Laboratuvar testlerinin en az 12 hafta arayla iki kez pozitif olması gerekmektedir. Tek bir pozitif sonuç APS tanısı için yeterli değildir.
Antifosfolipid antikorları pozitif olan ancak APS tanısı almamış hastalar için tedavi, tromboz risk faktörlerine göre belirlenir. APS tanısı almış hastalar için tedavi, tromboz ve gebelik komplikasyonlarını önlemeye yöneliktir:
Antifosfolipid Sendromu, kronik ve yönetilmesi gereken bir durumdur. Uygun tedavi ile tromboz ve gebelik komplikasyonları riski azaltılabilir. Hastaların düzenli olarak takip edilmesi ve tedaviye uyum sağlaması önemlidir.
Antifosfolipid antikorları ve Antifosfolipid Sendromu hakkında araştırmalar devam etmektedir. Yeni tanı yöntemleri, tedavi stratejileri ve patofizyolojik mekanizmaların anlaşılması için çalışmalar yürütülmektedir. Özellikle, kompleman sisteminin rolü, hedefe yönelik tedaviler ve biyobelirteçlerin belirlenmesi konularında yoğun araştırmalar yapılmaktadır.